2015 yılına dikkat!
2015 yaklaşıyor... Aldatılmış Ermeniler sözde “Ermeni soykırımı’nın 100. yılı” diye olmadık yalan-dolanla dünyayı ayağa kaldıracaklar. Türkiye Cumhuriyeti Devleti tüm olanaklarıyla bu fitnenin etkisini sıfırlayacak önlemleri şimdiden almalıdır.
Şunu belirtmeliyim: Ermeni Meselesi, tarih ve gerçekler karşısında ’mesele’midir, değil midir; artık onu tartışmanın zamanı geçti... Katı gerçek önümüzdedir ve Türkiye’nin bir “Ermeni Meselesi” vardır! O halde Türkiye, bu ’mesele’de gerçekleri, çağdaş yöntemlerle; bilim-sanat karışımı tanıtımlarla dünyaya ısrarla anlatmak zorundadır.
‘Soykırım’ masalı bahanesiyle, Türklüğün imajına kırk cepheden etkili bir saldırı var. Bu saldırı karşısında Türkiye, çok daha üstün bir psikolojik savunma ve saldırı konumunda olmalıdır. Bir dakika dahi kaybedecek zamanımız yoktur. Dünya, bir yalan-dolanın peşinden gidiyor...
Yüzyıllar boyu Osmanlı’da iç içe yaşadığımız, ‘sadık millet’ (Millet-i sadıka) diye anılan Ermeni yurttaşlarımızın 19. yüzyılda emperyalistlerce; daha sonra komiteciler tarafından yapay bir ’Türk düşmanlığı’ile nasıl doldurulduğunu dünya halkları bilmiyor. İşin en acı yönü ise, kendi yurdumuzda da bu konu 40 yıl öncesine kadar -ciddiye alınmadığı için- yeterince bilinmiyordu. Bu ’bilmeyişe’devlet yetkilileri özellikle dahildir! Devlet yetkililerinin bu aymazlığına bir örnek vermek istiyorum:
1982’de Esenboğa’yı kana bulayan Ermeni militan yakalandığında, Ankara’da onunla ‘Ermenice’ konuşabilecek bir tercüman bulunamadı. İstanbul’dan Patrikhaneden getirtildi... O olaydan sonra bu satırların yazarı, önüne gelen ’devletlû’ya “Ermeniceyi belli okullarda Türklere öğretiniz” diye, adeta yalvardı. İnanın, kimseyi etkileyemedi! İlgilenmiyorlardı; çünkü ASALA yerine PKK geçince, önceki tehdit unutulmuştu. Oysa o silahlı ’tehdit’durmuştu; ama aldatılmış fanatiklerin propagandaları durmamıştı! Kısa süre sonra dünya devletlerinde sözde ‘Ermeni Soykırımı’nı tanıma’ modasını başlattılar. Ve bizler de; her yıl Nisan ayı yaklaşırken ABD Başkanı “‘Soykırım’ diyecek mi, demeyecek mi?” diye, ağzının içine bakar olduk... Ama askerimiz, özellikle ‘Ermenice’ konusunu unutmadı!
Esenboğa olayından 18 yıl sonra Genelkurmay’ımızdan “Ermenice Harp Okulları’nda öğretilmeye başlandı” açıklaması geldi. (İliştiri: Sevgili okurlarım; Ermenice, Harp Okulları’na Genelkurmay Başkanı Sayın Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu zamanında girdi. Türk’ün bu has evladı, bununla da kalmadı; Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde Stratejik Araştırmalar Merkezi’ni de kurdurdu. Ben inanıyorum ki; tarih bu büyük komutanı övgüyle anacaktır.)
Burada devletimi yöneten iradeye ve özellikle devlet görevlilerine -ukalalık olarak değerlendirilse de- seslenmek istiyorum:
Kuşkusuz devlet memurusunuz; belki de emekliliğinize az bir zaman kaldı... “Ağrımadık başımı mı ağrıtacağım?” veya “Benden başkası yok mu?” denilmemelidir. Dünyada Ermeni kopuntusunun (diasporasının) aleyhimize sinsice geliştirdiği psikolojik bir savaşa muhatabız. Ortak akıl ürünü projelerle bu savaştan zaferle çıkmak zorundayız. Kimseden görev beklemeyiniz; talip olunuz. Millî Mücadele’nin kahramanları, ’durumdan vazife çıkartarak’vatan savunmasına koştular... Bu ülkenin evladıyım diyen herkes -aklı başında Ermeni yurttaşlarımız da dahildir- istisnasız herkes, bu ’savaşta’yerini almalı! Siyasetçisinden, iş adamına; yazarından, sanatçısına; herkes, elinden gelen hüneri ortaya koymalı; fanatik Ermeni 2015 yılında hüsrana uğramalı!