2010, Türkiye'nin Ampulü söndürme yılı
Evet, bir yıl, 12 ay, 365 günü daha devirdik. Bu dönüşüm aynı zamanda milletçe yaşadığımız önemli 10 yıllık bir değişim frekansı. Onar yıllık dönemler yaşantımda önemli değişimler yapmamasına rağmen Türk siyasi yaşamına hep damga vurdu.
Evet, 10’ar yıllık desteler benim çocukluktan çıkıp siyasetin farkına varmaya başladığım 1950 yılından bu yana önemli değişimleri içerdi. 1950 senesinde, Demokrat Parti büyük bir çoğunlukla Atatürk’ün partisi CHP’yi geride bırakıp iktidar oldu. Tek parti iktidarı 10 yıl sürdü. Ama bu 10 yıl Demokrat Parti’nin aynı bugün olduğu gibi kendisini işbaşına getiren demokrasiyi unutmasına, faşizan bir tutuma bürünmesine ve 1960 yılında askeri darbe ile devrilmesine neden oldu.
1960 ila 1970 arası Türk siyaseti yeniden yapılandı, evrenin en uygar anayasalarından birine sahip oldu. CHP’nin başındaki milli şef İnönü’nün karşısına yeni kurulan ve Demokrat Parti’nin devamı olduğunu açıklayan bir parti kuruldu ve başına siyasete yeni giren Adnan Menderes’in Devlet Su İşleri Genel Müdürü Süleyman Demirel geçti. Bu dönem aslında Türk siyasetinin şaşkınlık dönemi sayılır. Bülent Ecevit bu dönemde ortaya çıkıp, CHP genel başkanı oldu.
1970 ile 1980 arası Demirel ile Ecevit’in çekişme yıllarıdır. Ancak Türk halkı bu dönemde her iki lidere tam güvenmedi ve koalisyon hükümetleri kuruldu. Bu hükümetlerde Necmettin Erbakan ile Alpaslan Türkeş anahtar rolü oynadı. Bu koalisyon hükümetleri döneminde sanki Türk halkı da kendi yaşamlarında koalisyonlar yapar gibiydi.
1980’de Kenan Evren darbesiyle Türk siyaseti gene yeni bir döneme girdi. Bu kez yeni bir parti kurup askerlerin gölgesinde ülkeyi idare eden Turgut Özal ortaya çıktı. ANAP aslında bugünkü AKP’den çok farkı değildi. Tek fark Semra Özal’ın kocasının ve kardeşlerinin aksine Atatürkçü olmasıydı. Şimdilerde hani Özal askere karşı kahramanlık yaptı falan deniyor ya aslında Özal asker sayesinde iktidar olmuştu. ANAP’ın tek parti iktidarı 1990’lı yıllarda sona erdi.
Demirel’in partisi iktidar oldu ve 1990 ile 2000 arası koalisyon hükümetleri devri başladı. İşin acı tarafı ise Papatyaları ile, şatafatı ile bir dönemin kralı ve astığı astık kestiği kestik Turgut Özal’ına ABD’de Houston’da prostat kanseri teşhisi konduğu zaman etrafında partisi ve yalaka gazeteciler yoktu. Özal’ı yalnızca Sabah gazetesinden ben ve, Hürriyet’ten Doğan Uluç izledik. Biz kinayeli haberler yapınca bu kez Mesut Yılmaz bir partili heyeti alıp Houston’a geldi.
2000 ile 2010 arası Türkiye başka bir döneme girdi. Bu kez, ülkenin temeline dinamit kondu. Topraklar, kurum, kuruluşlar ve nehirlerle limanlar satıldı. Ülkeyi Araplardan birkaç asır öne geçiren kuralların altına dinamit kondu. Ama 10 yıllık dönem de doldu. Türk halkının siyasetçilere verdiği 10 yıllık dönem. Evet, sevgili okurlarım, Erdoğan hükümeti yolcu. Partinin üç büyük il başkanı görevlerinden ayrıldı. Parti içinde Erdoğan’ın dikta rejimine karşı çatlak sesler çıkmaya başladı. Yalaka gazeteciler bile dümeni hafif hafif AKP’den kırdı. Şimdilik bunu açıkça yapmaya korkuyorlar.
Daha önce de yazdığım gibi 2010 Türkiye’nin Ampul iktidarı ile yollarını ayıracağı yıl olacak. Ancak bu ayrılış oldukça ıstıraplı olacak gibi. Hani Necmettin Erbakan’ın Odalar Birliği’nden seçimi kaybettiğinde koltuğu ile dışarı çıkarılması gibi, bunlar da gitmek istemeyeceklerdir.
Sevgili okurlarım, tüm kötü şeyler, ülkemiz ve onun birer çekirdeği olan sizlerle aileleriniz için 2009’da kalsın. 2010’da daha parlak, daha aydınlık, sağlıklı ve başarılı bir dönem yaşamanızı temenni ediyorum. Yeni yılınız kutlu olsun.