2009'da çöküş hızlanacak
Yeni yıla gamlı baykuş gibi girmek istemedim. Belki başımıza 2009’da gelecek olan kötü şeylerin dışında birkaç iyi bir şey daha gelebilir diye düşündüm, ama bütün uğraşıma rağmen öyle çok bir şey çıkmadı.
Bence 2009’un en kötü şeyi, ülkenin, başında Tayyip Erdoğan olan bir hükümet tarafından yönetiliyor olması. Türkiye’yi resmen yedi yıl içinde muasır medeniyetler düzeyinden alıp taş devrine götürdü. Ha bu sözüme karşı çıkanlar olmayacak mı, tabii ki olacak. Onlar zaten Atatürk tarafından Türkiye’ye çağ atlatılan devrimlerini hiçbir zaman hazmedememiş ve hâlâ mağara devrinde kalmış kişiler.
AKP iktidarından sonra ikinci kötü şey; önümüzdeki yıl, ekonomik felaketin tüm hızıyla bizi vurması. İşin ilgi çeken tarafı, Batı ülkelerini üç yıldır etkileyen ekonomik krizin Türkiye’yi üç ay gibi bir süre içinde hızlanarak vurması.
Öylesine bir darbe ki bunu Erdoğan’ın ne “hamdolsun ekonomisi”ne de, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın mahalle ağzıyla yaptığı tatsız espriler kurtaracak. Özetle kendimizi çok, çok ama çok daha kötü ekonomik günlere hazırlamamız gerek. Dağıtılan kömürleri çıkaran şirketlerin parası ödenmediği için de göçmesi kaçınılmaz. Bu konuda aylardır, yıllardır yazıyorum, ekleyecek bir şeyim yok.
Dış politika alanında ise Türkiye bence 2009 yılında tam dibe vuracak. 24 Nisan tarihinde yeni ABD Başkanı Obama, yayımlayacağı geleneksel Ermeni bildirisinde, soykırımı kelimesini kullanacak. Özürcüler dışında Türk halkı her zaman olduğu gibi bir-iki bağırıp çağıracak, ama gene onların Türkiye’deki temsilcisi olan AKP iktidarını birinci parti yapmaktan vazgeçmeyecek. Erdoğan da aynı Filistin olayında İsrail’e yaptığı gibi bir-iki tribünlere oynayacak ve sonra yeni başkanla görüşmek için yeniden ABD başkentinin yollarını aşındırılacak.
İkinci darbe bence, Kuzey Irak’taki PKK’lılara AKP iktidarının çıkaracağı af ile gerçekleşecek. Devleti ve milleti için çocuklarını, kocalarını ve kardeşlerini kaybeden halk ise gene kaybettikleriyle kalacak. PKK’ya bir genel affın ardından İmralı’daki bebek katili de Türk siyaset yaşamında yerini alacak. Bu arada Güneydoğu’ya federal sistem de yolda, hazır olun. Onun da temeli bu yıl içinde atılacak.
Gelelim Kıbrıs, Ege Kıta Sahanlığı, Ermeni sınırı ve AB konularına. Bence bizden alacak bir şeyi kalmadığı için Avrupa Birliği Türkiye’nin girişi önüne blok taşlarını dizmeye devam edecek. Ama bir yandan da ulusal egemenliğimiz ve bağımsızlığımızı da yok edecek. Ama kimin umurunda. Fener’e kim transfer edilecek, Beşiktaş’ın başkanı kim olacak o daha önemli nasıl olsa.
Türkiye’de bozulan ekonomilerde çok sık görüldüğü üzere suç oranı da çok artacak. Yani hırsızlıklar, cinayetler, adam kaçırmalar ve banka soygunlarında yaşanacak artış sizi hiç şaşırtmasın. Bunlar bozuk ekonomilerde çok sık ortaya çıkan bir yan üründür. Bakın ABD’de ekonomiye paralel olarak yıllardır duymadığım banka soygunları, ırza geçme ve adam kaçırma ile cinayet vakaları birden iki katına çıktı.
Ben bunların üzerine halen geleceğimizi yiyen iktidarın eğitimde de aynı kötüleşmeye götüreceğine inanıyorum. Hatırlayın 12 Eylül dönemi sonrası üniversitelerde hoca kalmamıştı. Şimdilerde de farklı bir şey yok. Üniversitelerin özerkliği ve onuru tamamen yok olurken, artık Türkiye’de insan neslinin Âdem ile Havva’dan mı, yoksa maymunların evriminden mi geldiği tartışılacak.
Gönül ne kadar isterdi, ülkem yeni yıla huzur ve ümitlerle girsin diye. Ben umutlu değilim, inşallah yanılıyorumdur.