20 yılda Türkiye nereden, nereye?

2002, AKP iktidar olduğunda, 2001 krizi bitmişti. Önlem olarak hükümet ve IMF ''''Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı'''' yapmıştı. İktisadi konjonktür yükselmeye başlamıştı.

Geldiğimiz 2022 yılında, TL krizi ile başlayan kriz, ağır bir buhrana dönüştü.

1. Durum tespiti;

* Yİ-ÜFE yüzde 121,82 oldu. Bu oranda bir Yİ-ÜFE oranı perakendeye yansıyacak ve hiper enflasyona doğru bir gidiş olduğunu gösteriyor.

* Türkiye, GSYH büyüklüğü olarak dünyada ilk 20 içinden çıktı, 21. sıraya geriledi.

* Ülke riskini gösteren CDS oranı 709 baz puana çıktı ve dış borçlarda temerrüt riski arttı.

* TL, Cumhuriyet tarihinin en düşük değerine indi, halen yüzde 45 oranında daha düşük değerdedir.

* Düşük değerli TL''ye rağmen 2022 yılında cari açık 60 milyar dolara yükselecek. Türkiye, 2003-2021 arasındaki 19 yılda, 626,1 milyar dolar cari açık ve 831,5 milyar dolar dış ticaret açığı verdi.

* Doğrudan ve portföy yatırımları olarak yabancı yatırım sermayesi gelmiyor, mevcutlar da çıkıyor. Birkaç yıl önce borsada yabancı payı yüzde 65 iken şimdi yüzde 37''ye geriledi.

* Üç büyük raiting şirketi Türkiye''yi yatırım yapılamaz aşırı spekülatif olarak ilan etti.

* Yerli ve yabancı, yatırım yapmıyor. 2021 ilk iki çeyrek haricinde 4 yıldır sabit sermaye yatırımlarında artış eksi değerdedir.

* 2000 yılında yüzde 6,5 olan işsizlik oranı iki katına çıktı.

* Kurumsal yapı bozuldu, Eğitim ideoloji tuzağına düştü, devlet parti devleti oldu.

* En büyük sorun da iktidarın hâlâ sorun yok demesidir. Bu göstergelere rağmen sorun yok diyen ve önlem almayan hükümete olan güven de dip yaptı.

2. Nereye gider?

Erken seçim olmazsa, enflasyon artacak, büyüme düşecek, işsizlik artacak, dış borçlarda sıkıntı yaşayacağız, takibe düşen krediler artacak, sosyal sorunlar artacaktır. Bugünkü koşullarda 2023 seçimlerine ulaşmak olası görünmüyor.

3. Buhran neden ve nasıl geldi?

* Tek kişilik hükümete gidiş için iktisadi kalkınmanın altyapısı, demokrasi ve hukukun üstünlüğü kaldırıldı.

* Cumhurbaşkanı Erdoğan; ''''Devletin Anonim Şirket gibi idare edilmesi lazımdır'''' dedi. Öyle de yaptı.

Gerçekte; özel sektör yönetiminde kâr maksimizasyonu, devlette ise sosyal fayda maksimizasyonu hedeftir. Devletin görevi, dışsallıkları önlemek, sosyal maliyetleri minimize etmek ve sosyal faydayı yükseltmektir. Ekonomideki kaynakları şirket anlayışı ve özel kârlılık için kullanan her iktidar ekonomiyi buhrana sürükler.

* Kaldı ki, şirketlerde de planlama var ve fakat AKP iktidarı planlamayı kaldırdı, günübirlik ve keyfi idare istikrarı bozdu.

* Telekom ve Seka gibi kamu tekelleri, Et ve Balık Kurumu gibi fiyat düzenleyici işletmeler özelleştirildi. Oligopol piyasa yapısı oluştu, stokçuluk arttı. Halk daha pahalı gıda ve hizmet alıyor.

* Devlet parti devleti oldu, bütçe popülizm amaçlı kullanılıyor. Bütçeden para dağıtıldı ve fakat iş yaratmak için yatırım yapılmadı. 4 kamu bankası medya satışlarında ve seçimlerde gördüğümüz gibi partizan hedefli kullanıldı.

* Dolar talep garantili Kamu-Özel İşbirliği, yatırım maliyetlerini çok çok artırdı, bütçeyi ipotek altına aldı.

4. Bu buhrandan nasıl çıkarız?

Bu buhrandan çıkışın ilk adımı, ülkenin demokrasi ve hukukun üstünlüğüne dönmesidir. Aynı zamanda krizi kabul edip, istikrar programı yapmaktır.

Bugünkü iktidar bunları yapmıyor. Büyük olasılıkla kriz derinleşecek ve Türkiye dış borçlarda temerrüde düşecek.

Eğer erken seçim olursa, ya da ekonomi seçime kadar gidebilirse seçim sonrası iktidar değişir. Türkiye''nin iç dinamikleri çalışır, panik biter, güven gelir ve krizden çıkarız. Ancak gelir dağılımında bozulma ve AKP''nin yandaşlara yaptığı servet transferinin düzeltilmesi zaman alır.

20 yıllık serüvenden aklımızda ''''nereden nereye'''' sözü kalır.

Yazarın Diğer Yazıları