12 soruna cevap aranıyor!!!
Hatırlayacağınız üzere BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon 18 Kasım’da New York’ta KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu ve Rum Yönetimi lideri Hristo-fiyasko ile bir araya gelmiş ve Ocak ayında Cenevre’de yeniden bir araya gelme konusunda mutabık kalınmıştı. Ban’ın New York’ta Hristo-fiyasko ve Eroğlu’ndan, Kıbrıs sorununda ciddi anlaşmazlık olan 12 unsur hakkında nasıl bir çözüm bulunacağına ilişkin öneriler sunmalarını talep ettiği gelen haberler arasındadır.
Ban’ın tarafların son pozisyonunu görmek istediği 12 sorun şöyle sıralanmaktadır:
1. Partenojenez: Liderlerin, çözümden sonra yeni federal devletin nasıl kurulacağına dair belirli bir yapı konusunda Ban’a yanıt vermeleri gerekecek. Kıbrıs Rum tarafının talep ettiği gibi Kıbrıs Cumhuriyeti’nin devamı mı olacak yoksa yeni devletin kuruluşundan önce KKTC’nin varlığı kabul mü edilecek?
2. Egemenlik: İki taraf, yeni federal devletin tek egemenliği olacağı konusunda uzlaşıyorlar. Bu konuda net olmayan unsur tek egemenlik ilkesinin nasıl uygulanacağıdır. Kıbrıs Rum tarafı egemenliğin bölünmez olduğunu, bu yüzden de federal hükümet tarafından uygulanması gerektiğini vurguluyor. Kıbrıs Türk tarafı ise, federasyonun kurucu devletçiklerinin de kendi “egemenlik” haklarını uygulamaları gerektiğini savunuyor.
3. Dış İlişkiler: Bu konuda, kurucu devletçiklerin de uluslararası anlaşmalar imzalayabilme yetkisi olup olmadığı ve eğer varsa bunun hangi alanları kapsadığı hususu sorun olmayı sürdürüyor. Kıbrıs Türk tarafı, kurucu devletçiklerin yetkileri dahilinde olan tüm konularda diğer ülkelerle anlaşmalar imzalayabilmelerini öngörüyor. Kıbrıs Rum tarafı ise, “federal eyaletlerin” sadece ticaret ve kültür alanında anlaşmalar imzalayabileceklerini savunuyor.
4. Dönüşümlü Başkanlık ve Çapraz Oy: Konu üzerinde Hristofyas-Talat döneminde anlaşmaya varılmış varsayılıyor. Ancak merkezi devletin başkanının dönüşümlü olacağı ve en yukarıdaki yetkililerin çapraz oyla seçileceğinin doğrulanması gerekiyor. Eroğlu’nun Ban Ki Moon’a göndermiş olduğu mektupta, adadaki iki halkın varlığını ortadan kaldırdığı için çapraz oya karşı çıkması sebebiyle bu doğrulamaya ihtiyaç duyuluyor.
5. Geçici Emirler: Buradaki konu, çözümün uygulanmasında AB normlarından meydana gelecek sapmaların geçici mi yoksa kalıcı mı olacaklarıdır. Kıbrıs Rum tarafı geçici sapmalardan bahsederken, Kıbrıs Türk tarafı ise, özellikle mülkiyet sorununun düzenlenmesinde kalıcı sapmalardan söz etmektedir.
6. 10. Protokol: Kıbrıs’ın AB’ye katılımının temel yasal “pusulası” olan protokol... Kıbrıs Rum tarafı bulunacak çözümün 10. protokole, -söz konusu protokol çözüm durumunda ne olacağını öngördüğünü için- entegre edilebileceğine inanıyor. Protokol, sorun çözülene kadar AB normlarının Kuzey’de uygulanmasını erteliyor. Kıbrıs Türk tarafı ise, Kıbrıs sorununun çözümün yeni bir protokole dahil edilmesi ve ardından üye devletler tarafından onaylanarak AB’nin birincil hukuku haline gelmesini istiyor.
7. FIR-Arama ve Kurtarma: Ocak ayında taraflar, “Lefkoşa Hava Sahası” (FIR) hakkında, yani çözümden sonra FIR hattının tek olup olmayacağı konusunda kesin ve ortak bir görüş sunmak zorundalar.
8. Mülkiyet: Mülkiyet konusunda önemli görüş ayrılığı mevcuttur. Kıbrıs Rum tarafı, taşınmaz malın ’yasal sahibinin’ hangi çözüm şeklini -tazminat mı, iade mi yoksa takas mı- tercih edeceği konusunda ilk söz hakkına sahip olması gerektiğini savunuyor. Kıbrıs Türk tarafı üç kriteri kabul ediyor, ancak mülklerin bugünkü kullanıcılarına ilk söz hakkını veriyor
9. Göçmenlerin Geri Dönüşü: Kıbrıs Türk tarafı, kendi kurucu devletçiğine geri dönecek Kıbrıslı Rum göçmenlerin oranını, iki kesimliliği korumak amacıyla sınırlandırmak istiyor. İşte bu yüzden Hristofyas Mülkiyet ve Toprak konusunun birbirleriyle ilişkilendirilmelerini talep ediyor. Hristofyas, yaklaşık 100 bin Kıbrıslı Rum göçmenin Kuzey’e geri dönmesini istiyor.
10. Toprak-Karpaz: Kıbrıs Türk tarafı bu konunun Güvenlik konusuyla birlikte çok taraflı konferansta ele alınmasında ısrar ediyor. Kıbrıs Rum tarafı konunun Mülkiyet konusuyla ilişkili olarak ele alınmasını talep ediyor
11. Yerleşiklerin Sayısı: Ocak ayı sonuna kadar, Hristofyas’ın çözümden sonra adada kalacak yerleşiklerin (TC kökenliler) sayısının 50 bin olması önerisinin Eroğlu tarafından kabul edilip edilmediği netlik kazanmalıdır.
12. Güvenlik-Garantiler: Garantiler kaldırılacak mı, yoksa 1960 Anayasasının ilgili bazı maddelerinde (tek taraflı müdahale hakkı) düzenleme mi yapılacaktır? Ayrıca Güvenlik başlığında, adadaki askerlerin tümünün geri mi çekileceği, yoksa 1960 anlaşmasında öngörülen askeri birliklerin kalmaya devam mı edeceklerine de açıklık getirilmelidir.
Bu sorunlar yıllardır Kıbrıs sorununun bir anlaşma ile çözümlenmesine engel olmaktadır. Bu sorunların çözümlenmesinde Rum tarafının mevcut katı tutumu nedeniyle herhangi bir ilerleme sağlanamamıştır. Bundan sonra da sağlanması beklenmemelidir. Cenevre’deki üçlü zirve şimdiden başarısızlığa mahkumdur. Ban’ın son Kıbrıs raporunda da belirttiği gibi artık soruna bir takvim çerçevesinde son nokta konmalıdır. Görüşmeler sonsuza kadar devam etmemelidir. Güya 2010 sonunda sorun çözümlenecekti. Şimdi hedef Ocak 2011 veya bu olmazsa 2011’in son çeyreği olarak gösterilmektedir. Artık çözümün ada gerçeklerine, yani iki egemen devletin varlığına dayanması gerektiği anlaşılmalıdır. Yoksa yukarıda belirtilen 12 sorunun çözülmesini beklersek vay halimize...