115 Soruda İmam Matûrîdi...
Ahmet Vehbi Ecer, değerli ve çalışkan bir ilahiyatçı-akademisyen-yazardı. Yakın zamanda yitirdik kendisini. Bu doğurgan yazar, yeni yayımlanan kitaplarını bana yollardı, ben de bu köşede tanıtırdım onları. Fakat bir kitabı vardı ki, o çok özeldi benim için. “Büyük Türk Âlimi İmam Matûrîdi” adlı kitabını, yılların susuzluğunu gidere gidere, kana kana, doya doya, döne döne okumuştum. Okumakla kalmamış, “Kartal Gözüyle Laiklik” adlı kitabımda da yararlanmıştım, birçok alıntılar yapmıştım. Dahası da var, HEPAR’lılara verdiğim laiklik konferanslarında Matûrîdi’yi soruyordum önce, “İtikatta mezhep imamımızmış” yanıtı bile birkaç kişiden gelebiliyordu. “Arkadaşlar üzülmeyin, Diyanet görevlilerinin bilgisi de sizin kadar, İmam Matûrîdi’yi Yavuz’dan başlayarak Osmanlı gizledi bu milletten, Atatürk tekrar onun öğretilerine döndü, fakat onun ölümünden sonra, işler yine Nakşiliğe, Eş’ariliğe, Gazaliciliğe doğru yönlendirildi, şimdi bize düşen bu büyük Türk bilginini tanımak, fikirlerini öğrenmek ve uygulamaktır” diyordum ve kaynak eser soranlara, Ecer dostumuzun kitabını gösteriyordum.
Yesevi Yayınları arasından çıkan bu kitap, egemen İslam zihniyeti ve din mafyasının perde arkası engellemeleri sonucunda gereken ilgiyi görmedi. Şimdi, aynı yayınevi değişik bir sunum biçimi deneyerek, bu değerli eseri okura ve Müslüman Türklere anlatmaya çalışıyor. Milliyetçi camianın yakından tanıdığı Selahattin Baysal Beğ, sorulu cevaplı bir eser hazırlanmasını telkin ve teklif etmiş, Yesevi Yayıncılık da bunun gereğini yapmış. Oğuz Çetinoğlu sormuş ölümünden önce Ahmet Vehbi Ecer’e, o da anlatmış Matûrîdi’yi. Tam 115 soru, 115 cevap ve 200 sayfalık bir kitap.
Hayırlı ve gerekli ve kalıcı bir hizmet olmuş, kutluyorum emek verenleri...
Sayın Çetinoğlu, Rahmetli Ecer’in kitabındaki bilgileri yansıtacak her soruyu sormuş, bu açıdan diyecek sözümüz yoktur, fakat röportajlarda güncel, yakıcı ve gürültü kopacak sorular da sorulmalı. Bu kitapta bu eksik... Örnekleyeyim bu dediğimi; sözgelimi Türk-İslam Ülküsü denilen o ucube ülküyü ortaya atan ve ne yazık ki benimseten Nakşî-Gazali-Eş’ari zihniyetli S.Ahmet Arvasi’nin görüş ve yaklaşımları ile Matûrîdi öğretisinin bir karşılaştırması sorulabilirdi. Sorulmamış, fincancı katırları ürkütülmek istenmemiş belki de...
Türküm, Doğruyum Direniyorum...
Güneş Erkul, genç bir yazar... Ülkesi ve Türklüğü hakkındaki kaygıları, onu arayışlara itmiş, okumuş, düşünmüş, yazmış ve bu yazdıklarını da kitap eylemiş “Türküm, Doğruyum, Direniyorum” adıyla (GMK Yayınları).
Tespitler yapıyor önce Güneş Erkul, diyor ki “Cehalet örgütlüdür, emperyalizm örgütlüdür, gericilik cemaatleriyle, tarikatlarıyla örgütlüdür, ancak Türkiye’de Kemalistler örgütlü değildir.”
Bu doğru tespitin ardından uyarılarını sıralıyor sertçe, mertçe ve açıkça:
“Ağlama, sızlama, teslimiyet değil küllerinden doğma zamanıdır.”
“Damla ol! Damla olduğunu bilmeyen milyonlarca damlayız. ”
“Kurtarıcı arıyorsan aynaya bak! Herkes, önüne kahraman diye sunulan herkesi kahraman görme eğiliminde. Oysa kahraman herkesin içinde, yüreğinde, kahraman biziz!”
“Umutsuzluk saçan emperyalizme hizmet eder.”
Bu Güneş’e perdeleri kapatmamak onun ışınlarından ve enerjisinden yararlanmak gerek öyle değil mi?