Washington'dan Gül de geçti
Bu yazımda size, başlamadan önce sakıncalı olduğunu söylediğimiz ama ziyaretin ardından haklı gösterilmeye çalışılan ve yere göğe konmayan Abdullah Gül’ün Washington ziyaretini değerlendireceğim. Geçen yazımda verdiğim ipuçları ne yazık ki aynen gerçekleşti.
Gül, Washington’da içi doldurulmuş bir programı uyguladı. Aslında gerçek anlamda yapıldığı zaman gazeteciler için hazine dolu, haber dolu bir ziyaret. Beyaz Saray’ın açıklamalarına karşılık, Gül’ün yalanlamaları. Hani bir an insan, Beyaz Saray’ı kızdıracaklar ve onlar da görüşme tutanaklarını açıklayacak diye bekliyor.
Şimdi size anlatacaklarım, dini kullanarak iktidar olan bir partinin, AKP’nin, medar-ı iftihar ile Çankaya’ya çıkardığı kişinin gözümüzün içine baka baka bizleri ve dolayısıyla Türk halkını bazı gerçekler üzerinde oynadığı yanıltma çabası. Yanıltmaya çalıştığı da 70 milyondan fazla din kardeşi Türk milleti.
Gelelim, Abdullah Gül’ün Washington maceralarına. Gelişmeler ne yazık ki Türk basınında yer alan asparagas haberlerdeki gibi geçmedi. Gül’ün uçağına binen kişilerden konuya başka şekilde yaklaşmasını beklemek de yanlış olurdu zaten. Ben, Gül’ün Washington’da, ya beklemediği ve bilmediği bazı gerçekleri görüp, öğrendiğine inanıyorum. Her halde o da tepkilerden korktuğu için basın toplantısında saklamaya çalıştı.
Şimdi anlatacaklarım, belgelerle kanıtlanabilir olaylar. Abdullah Gül, 8 Ocak günü Beyaz Saray’a gitmeden önce Beyaz Saray sözcüsü, Washington saati ile sabah 8.49’da gazetecilere yaptığı açıklamada “Başkan Bush’un sınır ötesi operasyonların ardından, yerel ve bölgesel liderlerle siyasi diyalogun tesis edilmesini ve Talabani, Barzani ve Irak Başbakanı Maliki ile birlikte uzun vadeli bir siyasi çözüm konusunda çalışmayı önereceğini” söyledi.
Gül, Beyaz Saray’a gitti ve ardından düzenlediği basın toplantısında ben konuyu gündeme getirdim. Beyaz Saray sözcüsü Dana Perino’nun yaptığı açıklamayı hatırlatıp, bu konunun ele alınıp alınmadığını sordum. Gül kesinlikle konunun açılmadığını hiç ama hiç konuşmadıklarını söyledi. Bu durumdan huylanan Milliyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin konuyu deşmeye çalıştı. Hep aynı cevap, “konu açılmadı bile” .
Washington’da bir deyim vardır hep vurgularım, “bu kentte gerçekler ancak sekiz saat gizli kalır” diye. İnanın Gül’ün Beyaz Saray temasları konusundaki gerçeklerin ortaya çıkması sekiz saate bile kalmadı ve Gül’ün basın toplantısından 15 dakika sonra Beyaz Saray’da yapılan görüşme konusunda basın mensuplarına bilgi veren üst düzey bir Amerikalı yetkili hem Abdullah Gül’ü yalanladı hem de daha fazla ayrıntı verdi.
Ben bu konuyu hem Yeniçağ TV’de anlattım, hem de kendi internet sitemden ayrıntılı verdim. Hatta Amerikalı yetkililerin yaptıkları açıklamaların resmi transcriplerini de yayınladım. Zaten bunlar şu anda Beyaz Saray’ın internet sitesinin basın kısmında var. Meraklısı isterse bulur okur. Bir grup gazeteci, o yapılan açıklamalardaki sözleri bile kıvırtmış. Yaptıklarını meslek açısından kutlarım.
Önümüzdeki günlerde Amerikan gazetelerinde bu konu, çok daha ayrıntılı olarak dökülecek eminim. Unutmayın bu olaya taraf olan Iraklı Kürtler de bu görüşmenin ayrıntılarını merak ediyor ve perde arkasını öğrenir öğrenmez hemen ortaya dökecekler. Demek istiyorum ki sabredin, birkaç güne kadar her şey gün ışığına çıkacaktır emin olun.
Bu arada, iktidardaki yetkililer Necmettin Hocanın öğrencileri olduğunu bir kez daha kanıtladılar. Dışişleri Bakanı Babacan, Gülen tarikatının bir kuruluşu olan ve 1997 yılından beri faaliyet gösteren Rumi Derneği’ni 2008 yılında yeniden açarak atılmış temellere yeniden temel atan Necmettin Erbakan Hocaya layık birer öğrenci olduklarını kanıtladılar.