Uluslararası koca bir sıfır
Gürcistan-Rusya bunalımı başladığından farklı bitti. Bu arada birilerinin de yalancı pehlivan gibi ortalarda dolanmasının ne kadar boş olduğu görüldü. Üşenmedim, Rus Dışişleri Bakanlığı’nın 13 Ağustos tarihinde Moskova’da Erdoğan-Medvedev görüşmesi konusundaki açıklamalarını okudum.
Medvedev ne dedi?..
Tavsiye ederim siz de okuyun. Erdoğan’a Medvedev, kendileriyle Türkiye’nin 25 milyar dolarlık ticaret yaptığını ve iki ülke ilişkilerinin öteki ülkeler ilişkilerinden önemli olduğunu söylemiş. Bunu Türk basınında okuyamadınız değil mi? Onlar, özellikle mübarek basın, Sarkozy’den daha fazla ses getirdiğini yazmıştı.
Abdullah Gül’e de Rusya Devlet Başkanı 13 Ağustos tarihli telefon konuşması sırasında iki ülkenin bölge güvenlik ve istikrarı için işbirliği yapmalarının kendi çıkarlarına olduğunu söylemiş. Bu da bizim yeşil mübarek basında görülmedi. Aynı gün bizimkiler uluslararası alanda adları geçsin diye uğraşırken, Fransa Devlet Başkanı Sarkozy malı götürmüş ve bir barış planını taraflara kabul ettirmiş.
Basın dedikçe son günlerde kuruluşunu hatırladığım atv ile yayın hayatına girdikten üç ay sonra ilk dış muhabiri olduğum Sabah gazetesinin hali yüreğimi yakıyor. Gerçi atv sunucu ve habercilik açısından ilk yıllarında da bazı badirelerden geçmişti, ama bu haberin kalitesi bakımından değildi.
Bir zamanlar atv...
İlk sunucularından olan Güneri Civaoğlu’nun köşe yazısı yazar gibi haber sunduğu günlerden Ali Kırca ile zirveye çıktığı yıllar unutulur gibi değil. Hiç uyduruk habercilik yapmış, aksine ciddi ve güvenilir şekilde haber verdi, halkın güvenini kazanarak zirveye oturmuştu. Sabah gazetesi de o yıllarda iktidar olan Özal’a karşı yanlışları ve yolsuzlukları yayımlayarak en çok satan Hürriyet ile başa çekişmeye başlamıştı.
Ahmedinecad’ın ziyareti
Daha sonra başlayan tabak çanak furyasından söz etmiyorum. Gazetelerin kalitesi, televizyonların düzeyi magazine kaydıkça bozuldu. Muhabirlerine verecekleri parayı tabak çanak, ansiklopedi dağıtarak satışlarını artırdılar, dağıtım bitince gene düştüler. Televizyonlarda Reha Muhtar dönemi unutuldu mu? Bence yalakalık yapan basın hem okuyucu hem de seyirci kaybeder, tiraj ve reyting raporları ne söylerse söylesin.
Türkiye son fiyaskoyu, İran Devlet Başkanı Ahmedinecad ziyaretinde yaşadı. Bizim boyalı basın yok, ABD karşıymış bu ziyarete falan diye haber yaptılar. Oysa bu görüşme sonunda Türkiye hangi konuda sonuca ulaştı incelemek lazım. Enerji anlaşması mı imzaladık İran ile. Zaten böyle bir şey olamaz, çünkü İran’ın gazı kendisine zor yetiyor.
Ahmedinecad’a yaptırılan tezahürat konusunda hem İsrail, hem de ABD’nin birazcık kulakları dikmesinde yarar var.
Sonuç fiyasko...
Abdullah Gül ile Tayyip Erdoğan’ın kardeşi Ahmedinecad çok mutluydu İstanbul’da. Padişah sarayında kaldı, kendisini kabul etmeyen ülkeyi tespih çeker gibi oynattı. Ama Türk-İran ilişkileri bakımından inceleyince kazanç-kayıp, alacak-verecek defterinde kaybın bize doğru olduğu çok açık. Siz ne yazarsanız yazın, olayı nasıl paketleyip sunarsanız sunun sonuç uluslararası koca bir sıfır ve fiyasko.