Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor’s (S&P), Türkiye’nin kredi notunu dün gece ‘B+’dan ‘B’ye düşürdü. Kuruluş, Türkiye’nin kredi notu görünümünün de ‘durağan’ olduğunu bildirdi. Böylece S&P de, Fitch’in yaptığı gibi, Türkiye’nin kredi notunu, yatırım yapılabilir seviyenin 5 basamak altına düşürmüş oldu.
S&P’nin not kararında enflasyon ve dolar/TL tahminleri de yer aldı. Kuruluş, ortalama enflasyonun 2022’de yüzde 74, 2023’te yüzde 40,1, 2024’te yüzde 18, 2025’te yüzde 12 olacağını öngördü.
S&P, dolar/TL’nin de 2022 sonunda 20,50’ye, 2023 sonunda 23,00’a yükselmesi ve sonraki iki yıl bu seviyede kalmasını bekliyor.
DÜŞÜK REZERV, KIRILGAN TL, SEÇİMLER, DIŞ POLİTİKA...
S&P’nin not kararına ilişkin açıklamasında satır başları şöyle:
“Gevşek para ve maliye politikası ve düşük net döviz rezerv, finansal istikrar ve kamu maliyesi üzerindeki etkileriyle birlikte TL’nin kırılganlığını artırıyor.
2023 seçimlerine yaklaşırken, genişleyen genel kamu açığı ve ülkenin bilanço içi ve bilanço dışı yükümlülüklerinin dolarizasyonu ile ölçüldüğü üzere, daha geniş mali riskler artıyor. Seçimler yaklaşırken, hükümet finansal ve parasal istikrar yerine ekonomik büyümeye öncelik veriyor.
Türkiye’nin dış pozisyonu, temel bir kredi zayıflığı olmayı sürdürüyor.
Durağan görünüm, Türkiye’nin kredibilitesine yönelik dengeli riskleri yansıtıyor: Merkezi hükümetin belirgin ödemeler dengesi kırılganlıklarına karşı kalan mali alanı, kamu bankaları ve kamu kuruluşlarından kaynaklanan koşullu yükümlülükler ve öngörülemeyen politika ayarları.
“KREDİ NOTUNU YENİDEN DÜŞÜREBİLİRİZ”
Yenilenen döviz kuru baskısı ve kötüleşen enflasyon görünümü ile bağlantılı olarak bankacılık sisteminin finansal gücü ve kamu maliyesi daha da zayıflarsa kredi notunu yeniden düşürebiliriz.
Bu, örneğin, yurt içi yerleşiklerin tasarruflarını önemli ölçüde daha fazla dolarize etmesi veya finansal sistemden çekmesi veya bankaların dış finansmana erişiminin kötüleşmesi durumunda söz konusu olabilir.
Ödemeler dengesi pozisyonu, özellikle Merkez Bankası (TCMB) net döviz rezervleri güçlenirken, kamu politikasının ve para politikasının etkinliğinin sürekli ve artan öngörülebilirliğini gözlemlersek, notları yükseltebiliriz.
“TCMB ÜZERİNDEKİ SİYASİ BASKI DEVAM EDİYOR”
Politika belirsizliği sürüyor. TCMB üzerindeki siyasi baskı devam ediyor. Son anketler, pandemi, yüksek gıda enflasyonu ve reel gelirlerdeki düşüşün muhtemel katkıları nedeniyle iktidardaki AK Parti’ye desteğin azaldığını gösteriyor. Bu bağlamda, kredi faizlerinin daha da düşürülmesi ya da kredilerin artırılması gibi ek teşvik adımları gelebilir.
Türkiye ekonomisi, yaygın enflasyonist baskıların tüketim ve yatırımı sıkıştırmasıyla gelecek yıl yavaşlamaya hazır görünüyor.
“GAZPROM, GAZ SATIN ALMAK İÇİN BOTAŞ’A BORÇ VEREBİLİR”
Gelecek yıl büyümenin yüzde 3’e düşmesini bekliyoruz ancak bu tahminde çok sayıda şerh var, özellikle de Rus hükümeti ve Gazprom’un gaz sözleşmelerinde uygun fiyatlandırmayı kabul etmesi halinde Türk hükümetinin ek elektrik ve gaz tarife artışlarını erteleme olasılığı. Gazprom’un, gaz satın almak için Botaş’a borç verebileceğini veya taksitle ödemeyi kabul edebileceğini anlıyoruz.
Ayrıca, TCMB’nin şu anda Rusya merkez bankası ile bir swap (takas) hattı olmamasına rağmen, faturanın en azından bir kısmı Rus rublesi olarak ödenebilir.
Heterodoks politika seti, milli gelirin yüzde 25’ine denk olan 182 milyar dolarlık kısa vadeli borç stoku için refinansman riski yaratabilir.”