Türkiye, Iraklı Kürtlere neden güvenlik sağlar?
Türkiye’de konular tükenmiyor. Halk her gün çelişen olaylar içinde yaşıyor. Başbakan ekonomi fıstık derken ABD’li uzmanların bundan yaklaşık bir yıl önce yaptıkları önlemlerden biri yeni devreye girdi. Yani yumurta kapıya dayanınca faiz hadleri indirildi. Hatırlayın kaç yıldır ABD Federal Rezerv faiz hadlerini indirip duruyor.
Türk siyaseti ise bir başka hareketlilik içinde. AKP’nin inişe geçtiğinin farkına varan tüm grup ve siyasete meraklı kişiler bu günlerde çok hareketli. Bu olaylarda ise herkes Cumhurbaşkanı Demirel’in kapısına gidiyor. Duyduğum kadarıyla her gün iki grup Güniz Sokak’ta. Demirel’in ise çok ihtiyatlı davrandığı ve gelen gruplara fazla heyecanlanmadan planlı programlı çalışmalarını önerdiği söyleniyor.
İktidarın tepesine baktığınızda ise çözülmenin oralara da yerleştiği anlaşılıyor. Tepedeki kavga devam ederken Türkiye’nin kaderini etkileyecek gelişmeler de bir bir uçup gidiyor. Irak’ta Türkiye’nin de ne hikmetse dahil edildiği Irak güvenlik görüşmeleri yapılıyor. Anlamak mümkün değil. Irak’ta Türkiye’den her gün birkaç gencimizin kanına giren katiller barınırken ve Irak’taki Kürtler onları korurken, biz katillerimizi koruyanlara karşı bir güvence vermeye çalışıyoruz. Böylesine bir komedi gördünüz mü? Aynı ABD’nin El Kaide’nin güvenliğini sağlaması gibi saçmasapan bir işlem.
Adamlara ucuz elektrik vermişiz, siyasi liderlerin yakınları oradaki aşiret reislerinin inşaat işlerini yaparmış, tüm bunlar yetmemiş gibi birdenbire güvenlik anlaşmalarında yer alarak elimizin kolumuzun bağlanması. Hatırlayınız birkaç gün önce Barzani’nin has adamlarından biri, Amerikan kuvvetlerinin ülkeden çıkışı konusunda Irak’ta anlaşma için görüşmeler yaparken Kürt bölgesinin güvenliği konusunda uluslararası güvence çağrısında bulundu ve bu güvenceye Birleşmiş Milletler’in dahil olmasını istedi.
Şimdi sorarım size bu Iraklı Kürt kime karşı uluslararası güvenlik güvencesi için garanti istiyor. Bize karşı değil mi bu güvence, peki kendi güvenliğini sağlama konusunda sorunlar yaşayan Türkiye’nin Irak güvenliği içinde işi ne? Daha önce de vurguladığım gibi anlamak mümkün değil. Dış politika konusunda bugüne kadar işbaşına gelen hükümetlerin en beceriksizi bunu da eline yüzüne bulaştırdı.
Ekonomi rezil bir şekilde daha kötüleşiyor. Yakın çevremde bulunan işadamı arkadaşlarım, birer birer işyerlerini kapatıyorlar. Çok sayıda ücretli asgari ücret üzerinden aldıkları işlerini de kaybediyor. Ama aynı Pompei’nin son günleri gibi İstanbul’un eğlence yerleri dolmuş durumda. Anlaşılan onları bu ekonomik kriz falan etkilemiyor. Gene kabak yoksulun kafasına patlayacak.
Bu yazımda bir noktaya dikkat çekmek istiyorum. Bunu eleştirmek için değil, yalnız merak ettiğimden yazıyorum. Bugün yolda giderken yanımızdan birkaç polis arabası geçti. Hepsinin üzerindeki kırmızı-mavi ışıklar yanıp duruyordu. Aynı şekilde Boğaz Köprüsü’nden geçen bir cankurtaran da sabırlı sabırlı trafikte seyrederken ışıkları yanıp sönüyordu.
Sizlerin de yabancı diziler ve polisiye filmlerde izlediğinizden emin olduğum bu durum biraz garibime gitti. Benim bildiğim polis araçları ve cankurtaranlar, itfaiye araçları Avrupa ülkelerinde ve ABD’de yalnızca suçlu takip ederken veya bir hasta taşırken ya da bir yerden bir yere aceleyle giderken sokaklarda bulunan araçların kendilerine yol açması için bu ışıkları yakarlar.
Örneğin Amerika’da bu ışığı yanık gören her araç biraz kenara çekilerek polislere yol açar. Onlar da görevlerini yerine getirir. Ama bizde takipte değil de normal trafikte giden tüm polis araçları ne hikmetse tepelerinde o ışıklar yanarak seyrediyor. Aynı durumu jandarma araçlarında da gördüm.
Nedir bu uygulama, benim bildiğimden farklı bir durum mu? Tüm uluslararası kurallara aykırı bir görüntü, aykırı bir durum. Genelde trafikte seyreden tüm bu tür araçlar normal bir resmi araç gibi giderken neden dikkat çeken tavırda seyreder? Herhalde bir izah tarzı vardır bu garip durumun.