Türk Silahlı Kuvvetlerini ve Evren Paşa'yı rahat bırakın...
Biz Kıbrıs Türkleri için Türk Silahlı Kuvvetlerinin anlamı ve önemi büyüktür. Kıbrıs Türkü namusunu, şerefini ve malını TSK’nın varlığı ile koruyabilmiş ve korumaktadır. Kahraman TSK bizim için kutsaldır. Son dönemde Anavatan Türkiye’de TSK’yı yıpratmaya yönelik planlı eylem ve faaliyetler bizleri oldukça üzmektedir. Bir süre önce Taraf gazetesi tarafından yayınlanan ve TSK tarafından hazırlandığı iddia edilen ve aslında TSK’yı hedef alarak akılları sıra yıpratmaya çalışılan “AKP’yi ve Gülen’i bitirme Planı” olarak adlandırılan sözde belgenin sahte çıkması üzerine Genelkurmay Başkanımız Orgeneral İlker Başbuğ düzenlediği basın toplantısında gerekli uyarıları yapmıştır.
Önceki gün gazetemizin manşetinde de yer aldığı üzere Genelkurmay Başkanı Başbuğ basın toplantısında “Komutan olarak açıkça söylüyorum ki, artık TSK üzerinden elinizi çekin, TSK üzerinden kendinizi siyasi tanımlama gayretlerinden vazgeçin. TSK’ya karşı medya üzerinden, asimetrik bir psikolojik harekat yürütmeye son verin” diyerek pis oyunlar peşinde olanları, bana göre son kez uyarmıştır.
Genelkurmay Başkanı Başbuğ’un “Bu kağıt parçasının kimler tarafından ne amaçla hazırlandığının ortaya çıkarılması görevi devletin istihbarat organları ile ilgili yargı organlarına düşüyor. Bunun gereğinin yerine getirilmesini istiyorum. Çünkü, bu ve buna benzer olayları devlet, millet ve ordu içinde fitne ve fesat çıkartma eylemleri olarak görüyoruz” vurgusu demokrasimizin arzu edilen sağlıklı bir düzeye çıkarılması için dikkate alınmalı ve gerekenler vakit geçirilmeden yapılmalıdır.
Şemdinli Davası’yla Orgeneral Yaşar Büyükanıt’a tezgah kurup Genelkurmay Başkanı olmasının önlenmeye çalışıldığı, bunda başarılı olunamayınca da, aynı karalama kampanyasının Orgeneral İlker Başbuğ ile Ergin Saygun Paşa’ya da uygulanmaya çalışıldığı unutulmamalıdır. AKP iktidarı’nın Anayasa’nın Askeri Yargı ile ilgili 145. maddesini gözardı ederek, toplumsal mutabakat olmadan, gece yarısı TCK’da değişiklik yaparak yapılan düzenleme ile askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasının önünü açması dış mihrakların ekmeğine bal sürecek, kabullenilmesi kolay olmayan bir başka eylemdir. Oldu bittilerle, ’ben yaptım oldu’düşüncesiyle demokratik gelişimin sağlanamayacağı artık anlaşılmalıdır.
Aynı çevreler Anavatan Türkiye’yi kardeş kavgasından ve bölünmeden kurtaran 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren ile de uğraşmaktadırlar. 12 Eylül müdahalesinden önceki dönem hatırlanmak ve hatırlatılmak istenilmemekte, o günlerde yaşananlar gizlenmek istenmektedir.
12 Eylül öncesinde ülkede yaygınlaşan siyasi cinayetler, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin birçok tur ardından Cumhurbaşkanı’nı seçememesi ve 6 Eylül günü Konya’da Necmettin Erbakan önderliğinde yapılan şeriat amaçlı Kudüs Mitingi unutulmamalıdır.
12 Eylül öncesi dönemin son Başbakanı Süleyman Demirel’in “70 sente muhtacız” sözü ile özetlenen dış ticaret açığındaki artış ve döviz darboğazı ve işsizlik, kıtlık ve işyeri anlaşmazlıkları unutulmamalıdır.
Darbesiz ve demokrasinin eksiksiz olarak uygulandığı müreffeh bir Türkiye için birlik, beraberlik ve dayanışma içerisinde, dış mihrakların ve özellikle emperyalizmin oyunlarına karşı uyanık olma zamanıdır. Dost düşman bilmelidir ki Büyük Türk Milleti Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve mensuplarının hep yanındadır. Kimse TSK’yı ve değerli mensuplarını kendi emelleri için kullanmaya kalkmamalıdır.
Günün sözü: Bizimle savaşmak istediğinizde buna izin vermeyiz ve bizi bulamazsınız. Ama biz sizinle savaşmak istediğimizde kaçmanıza izin vermeyiz ve dürüstçe vururuz... Ve sizi yok ederiz... Düşman ilerler, biz geri çekiliriz; düşman kamp kurar, biz taciz ederiz; düşman yorulur, biz saldırırız; düşman geri çekilir, biz takip ederiz. (Mao Çe-tung)