Tuncay Güney açıklamaları ve vay benim memleketim
Tuncay Güney’in bantlarını izlerken hangi konuya üzüleceğime şaşırdım kaldım. Olay aynı tiyatroların kapılarını süsleyen semboller gibiydi, gülen ve ağlayan maskeler. Nereden başlayayım. Bizi aptal yerine koymalarına mı kızayım yoksa Türkiye’nin getirildiği düzeye mi ağıt
yakayım?
Bu bantlarda anlatılan zırvalara nasıl sinirlenmem, bu zırvaları ciddiye alan savcılara ne dersiniz, bu zırvaları yaratan kurum ve kişilerin amaç ve çabalarını merak etmez misiniz, yoksa bu kişiye inanan istihbarat örgütlerine acımaz mısınız?... Bir de bu adamın basit zırvaları kullanılarak Türkiye’de ülkesini seven kişilerin karalanması, ne diyebilirim, söyleyecek söz bulamıyorum.
Evet, Tuncay Güney’i izlerken kafamdan hep bunlar geçti. Düşünün 25 veya 26 yaşındaki bir getir-götürcü çocuğa sırlarını veren emekli bir general ülkede sistemi devirmeyi amaçlıyor veya Ergenekon diye adlandırılan bir örgütle ilgili sırları verebiliyor. Bu denli ortada olan sırlarla bir örgütü o ülkenin istihbarat birimleri nasıl bilemez. Ben yuh olsun derim o istihbarat örgütlerine.
Tuncay Güney’in sorgulanmasını seyrederken bunun tek yanlı bir monolog olduğunu anladım. Onu sorguladığı söylenen dört kişi, dört polis konu hakkında hiçbir şey bilmiyor. Bu da Güney’in kendisine ezberletilen konuları bir bir anlatışıyla ortada. Eğer siz konuyu bilmiyorsanız kişiyi nasıl sorgularsınız? Bu sorgulama değil, yalnızca bir dinleme. Bu açıdan yazık onu sorgulayanlara.
Adamın anlattıkları yaklaşık son 15 yıl içinde Türk basınında yayınlanmış bir kısmı kurgu-bilim kitaplardan pasajları andırıyordu. Ne garip, bir ülkenin adi suçlusu ülkenin derin sırlarını biliyor. Bu adamın bandını polisler değil bence psikologlar incelemeli. Eğer bu adam sağlamsa ben o zaman istihbarat örgütlerine döner hesap sorarım, bu adam kimin adına çalışıyor bulun diye. Bir de ya akli dengesi bozuk ya da başkasının ajanı olabilecek bu kişinin gösterdiği yol ile 2000 sayfalık iddianame hazırlamak için de insanların hayal gücünün kuvvetli olması gerek.
Türkiye, bu adamın sözleri ile koca koca ordu komutanlarını, Yargıtay başkanlarını üniversite rektörlerini ve gazetecileri toplayabiliyor. Sadece bu bile Türkiye’nin geldiği düzeyi ortaya koyuyor. Biz bu deli saçmaları ile devletimizin temeline dinamit koyabiliyoruz. Çok özür dilerim ama bence Tuncay Güney, bir büyük fiyaskodur ve ileride bu adalet yoluyla açıklanacaktır göreceğiz.
Bu arada Türkiye, uyguladığı dış politika ile dünyanın bir terör örgütü olarak tanımladığı Hamas’ın resmi sözcüsü haline geldi. Amerikan basınında zaten, Türkiye, İran ve Suriye’nin yeni bir stratejik işbirliği oluşturmaya çalıştığı yolunda haberler çıkıyor. Ben bu gelişmelerin Türkiye’nin yararına mı yoksa aleyhine mi olduğunu düşmanlarımıza bakarak değerlendiririm.
Bakıyorum, Ergenekon konusu açıldı mı, PKK terör örgütünün resmi sitelerinde güller açıyor. Bir zil takıp oynamadıkları kalıyor. Demek ki Türkiye aleyhine bir tertip bu. Bakıyorum, Tayyip beyin Orta Doğu konusundaki politikalarının bize ne kadar saygınlık getirdiğine. Orada da Ermeni sitelerine girince, İsrail’in son gelişmeler ve Erdoğan’ın açıklamaları ardından Ermeni soykırımını destekleyeceği yolunda açıklamalara rastlıyorum. Demek ki Tayyip beyin son gelişmelerde izlediği politikalar da aleyhimize.
Ekonomide yaşanan krizlere gelince artık bu konuda ne yazacağımı şaşırdım. Hele bizim uzmanların, krizin dışarıdan kaynaklandığı ve Türkiye için bu krizi yaratacak bir şey olmadığını söylemeleri de beni çıldırtacak. Arkadaşlar, bunu söyleyen kişiler gerçekten geri zekâlı mı yoksa aptal rolünü mü oynuyor?... Türkiye’nin ihracatı yoksa, ithalatta kullanacağı dövizi nereden bulacaktır.
Ülke topraklarında petrol çıkmadığına göre, ekmekten yediğimiz ete kadar dışarıdan ithal ettiğimize göre, ne üretecek ve ne satacaksınız?...
İnsaf Allahaşkına.