Tiyatro, Macaristan ve Yahya Akengin...
Tiyatro, ‘insan hâllerinin’ insana anlatıldığı yerdir. 19. Yüzyılda Avrupa’dan aldığımız ‘kapalı mekân’ tiyatrosunu -özellikle Cumhuriyet’le beraber- kentli ‘okumuşlar’ çok çabuk kabullendi. Günümüzde ise vazgeçilmez kültür kaynaklarımızdan birisi durumunda. Bu konuda tiyatro adına alkışlanacak ilginç davranışlara da tanık oluyoruz. Söz gelimi İstanbul’da, özellikle ‘kitap okumaları’ yapan Ekin Yazın Dostları, tiyatroyu da gündemlerine aldılar. Bu öbek, tiyatro mevsimi boyunca tüm oyunları seyirci olarak, sessiz-sedasız izleyip, 42 tiyatrodan 79 oyunu ve sanatçıları değerlendirdiler. Sonra da, Aydın Ergil, Aysel Sakarya, Gülseren Bektaş, Hatice Dolu, Nurdan Ergil ve Seray Anıl’dan oluşan Seçici Kurul, 21 dalda 26 oyunu belirledi. Titiz bir hazırlıktan sonra, 26 Mayıs 2014 tarihinde Akatlar Kültür Merkezi Melih Cevdet Anday Sahnesi’nde görkemli bir törenle Ekin Yazın Dostları’nca ödüller sahiplerine sunuldu... Şu anlamlı hizmete, şu güzelliğe bakar mısınız? Ekin Yazın Dostları’nın ‘kaptanı’ Sayın Aydın Ergil’i kutluyorum.
İkinci konumuz Macaristan! Macaristan Büyük Elçiliği’nin davetlisi olarak, İsmail Bayer’in “Budapeşte’den Viyana’ya” başlıklı anılarını dinledim. Toplantıda pek çok konu yanında; 1936’da Türkiye’de halk müziği araştırmaları yapan Bela Bartok özellikle konuşuldu. Toplantı sonunda, CHP Milletvekili Sayın Haluk Ahmet Gümüş ile çok verimli bir sohbetimiz oldu. Şu anısı ilginçti: Sayın Gümüş bir İtalya gezisinde, İtalyanlarla Rönesans’ı konuşurken, İtalyan muhatabı “Rönesansı Doğu Avrupa Yahudisi Medici ailesi başlattı” deyince; Haluk Bey de “Rönesansı Türklerin başlattığına çok sevindim; çünkü Doğu Avrupa Yahudileri Hazar Türkleri idi” der... Bu toplantıda bir şey daha oldu: Yanımda oturan ve adının açıklanmasını istemeyen bir kişi beni köşeye çekerek Atatürk’ümüzle ilgili -belki de ilk kez bilinen- şu bilgiyi aktardı: 1938 yılı başları... Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nin Jeoloji Bölümü’nü kuran Melih Tokay’ın da aralarında bulunduğu gençler, Avrupa’ya eğitim için gidecekler... Hastalığının başlangıç günlerinde Atatürk’ün huzurundalar... Atamız gençlere şöyle der: “İki yıla kadar Avrupa’da savaş çıkacak. Savaşta yiyecek zor bulunur. Beslenmenize dikkat edin. İki çocuklu Fransız Yüzbaşı’sının aldığı maaşı size her ay burs olarak vereceğiz. Bol meyve-sebze yiyin. Yabancı ülke gençleri parasız kalıp sizden para isterlerse, verin; ama geri istemeyin. O verdiğiniz para devletimizin onurudur...”
Ben Macarları kendimden bilir ve çok severim. Böyle bir etkinliği düzenlediği için Sayın Büyük Elçi Dr. János Hóvári’yi, Sayın Kültür Ataşesi Viktor Mátis’i ve Elçilik çalışanlarını kutluyorum.
Ve Yahya Akengin... Akengin güçlü bir şair. 30 Mayıs 2014’te Ahmet Yesevî Vakfı Konferans Salonu’nda, Ankara eski Millî Eğitim Müdürü Sayın Mustafa Demirkan ile sevgili Akengin’in “Şiir Dünyamızdan” konulu sohbetini dinledik. Kültür ve Devlet eski Bakanımız, Sayın Namık Kemal Zeybek yönetiminde gerçekleşen; estetik ve bilgi yüklü toplantı, sımsıcak bir atmosferde geçti. Şiir dünyamızı Akengin gibi bir ustadan dinlemek, gerçekten keyif vericiydi. Her sözü gibi -şiirin anlam derinliğini anlatan- şu sözü de çok güzeldi: “Şiir bir nazlı güzele benzemeli, kolay kolay kendini ele vermemeli”... İnsanın duygu dünyasını besleyen görkemli bir çalışmaydı. Vakıf Başkanı, değerli dostum Namık Kemal Zeybek’e esenlikler diliyorum.
Sözlerime son vermeden; Türkiyem’in şairi Dilâver Cebeci için 31 Mayıs 2014’te anma günü düzenleyen İLESAM İstanbul Şubesi Başkanı Sayın Cafer Vayni’yi kutluyorum
Esen kalın efendim.