Tekçi düzenin özgüveni içe patlıyor - Kerim Yılmaz

Tekçi düzenin özgüveni içe patlıyor - Kerim Yılmaz

Son düzlükte yapılan provokasyonlar seçimi ve her şeyini kaybetme korkusunu açığa çıkarıyor. Erzurum'da iktidar destekli İmamoğlu'na karşı ama halkı taşlayan ''tutmalar'' bilemiyorlar. Ama bunlar ''sağduyulu sessizlerle'' birlikte protest seçmeni oyum boşa gitmesin noktasına getirecek ve tavrını değişiminden yana bir tercihe yöneltecek.

Ekonomik krizden derinden etkilenen halk siyasette kavgadan hoşlanmıyor. Ayrıştıran, karşı tarafı hakir gören, kutuplaştıran kibirliyi sevmiyor artık. O yüzden muhalefeti tahkirle ötekileştirip tabanı konsolide eden söylemler de karşılıksız. Muhalefetin her gün beş yerde halka ulaşan sakin, soğukkanlı ve herkesi kucaklayan söylemi, yönetmeye yeterliyim tavrı kitlelerde değişim talebini yükseltiyor.

Kimlik ve değer siyasetinin etkisizleştiğini görünce derhal çark ediyorlar. Erzurum'da önce İmamoğlu'nu halkı tahrik etmekle, taşları muhaliflerin attığını iddia ile başlayıp tutmayınca işi 'Fetö'cü ama halen görevde bir uzmana yıkmaya çalışıyorlar.

Zihnen de dağıldılar. Montaj kasetlerle muhalefeti köşeye sıkıştırayım derken PKK terör örgütünün propagandasını yapıyorlar. Arkadan da İmralı'ya heyetler yollayıp mektup almaya çalışıyorlar. Her gün meydanlarda ekranlarda ağır hakaretlerle saldırdıkları muhalefeti, kendilerini tehdit etmekle suçluyorlar.

En küçük eleştiriye tahammülü olmayan tekçi yönetim kafasıyla, özgürlükçü anayasadan bahsetmeye başladılar. Kutsayıp örgütledikleri cahillerin doktor dövmeyi özgürlük saydığı tabanı gibi sandıkları çoğunluğu muhalefetin vaatlerini taklit ile kandırmaya çalışıyorlar. Yolsuzluklarının yoksullaştırdığı halkı inanç sömürülü şarlatanların fetva ve vaazlarıyla tutmaya çalışıyorlar. Kepaze cüppeli jetskye biniyor, fakir halka soğan bulunur ama vatan bulunmaz diyor. Vatana ne oldu da kurtarmak için fakirlere sefer görev emri çıkarıyorlar kimse izah edemiyor.

Bu cahil vaizler iktidarın yolsuzluklarına ses çıkarmıyor hatta meşrulaştırma gayretine girişiyorlar. Sosyal medyada patlayan yolsuzluklardan hiç söz etmiyorlar. Mesela Antalya Havalimanı ihalesinde yüksek fiyat vereceği kesin olan ve işi en iyi bilen bir firma evrak hırsızlığıyla ihaleden eleniyor. Elenen firma 4 milyar dolar veririm demesine rağmen ihale yenilenmiyor ve 3 milyar dolara başkasına veriliyor. Aradaki 1 milyar dolar fark nereye gitti diyemiyor. Ama artık herkes biliyor.

***

Seçimin kaybı halinde işlenen suçların verilecek hesabının azametinden ürken bir bakan, emrindeki vali, kaymakam, asker, polis ile ''paralel seçim kurulu'' oluşturarak YSK'dan önce kazandık ilanıyla manipülasyon ve seçimi çalma hesabı yapıyor.

Neyse ki YSK bu kez anayasaya uygun bir kararla bunu şimdilik durduruyor. Ülkenin çeşitli yerlerinden gelen sorulara verdiğim cevabı yazıyorum. ''Seçimlerin dürüstlüğü ve güvenliğinden tek sorumlu ve yetkili İlçe/İl seçim ve Yüksek Seçim Kurulu'dur. İdarenin herhangi bir yetkisi yoktur, size bu yolda verilecek sözlü talimatları yazılı emre dönüştürmelerini isteyin aksi halde yapmayın''.

Gayrİresmi olarak oluşturulacak idari bir sistem verilerinin hukuken geçerliliği yoktur. Islak imzalı sandık tutanakları alındığında seçimde hile imkansızlaşır. Seçimi kaybettiğinde iktidarı devretmez algısı da muhalif seçmeni sandıktan uzaklaştırma amaçlı manipülasyondur. Sandıktan çıkmayan çıkamayan bir kişi veya ekibin ulusal ve uluslararası camia ve hukukta meşru kabul edilmesi imkansızdır. Meşru olmayanın da ülkeyi yönetmesi imkânsız olur.

Bir de muhalefetin kıl payı kazanması halkı tatmin etmez teraneleri var. Anayasayı yapan ve nisabı yani 50+1' i koyan da bu iktidar. Unutmayalım ki kurala herkesten önce koyan uyar. Asla itiraz ve reddedilemeyecek bir farkla seçimi kazanacak olan muhalefet velev ki kıl payı da olsa sandıktan çıktığında sonuç hukukidir. Bu halde en fazla geçen yazımda belirttiğim gibi sistemin intikamından söz edilebilir ama yönetim meşru sayılır.

İkinci tura kalması halinde aradaki sürede her türlü karışıklığa meydan vermemek için ilk turda bitecek biçimde stratejik oy kullanacak özellikle genç seçmene ve sağduyu sahibi halkımıza güvenelim. Dileyelim ki, siyasi, ekonomik ve moral olarak çok yorulan ülkemize artık huzur gelsin ve herkes rahat bir nefes alsın.