Spor Toto Süper Lig'in 11. haftasında Galatasaray kendi evinde Fenerbahçe ile karşılaştı. Maç 2-2 beraberlikle sonuçlandı. İlklerin yaşandığı derbinin ardından spor yazarları bugünkü köşelerinde çarpıcı açıklamalarda bulundu.
İşte olay maçın ardından yapılan yorumlar...
RÜŞTÜ REÇBER
Koeman’ın uzun zamandır 11 görmeyen Valbuena’yı kanata yerleştirmesi ve Frey’i tek santrfor oynatması taraftardaki ümitsizliği alıp götürdü. Dönüşümü, aksatmadan bir düzen içinde yaparlarsa hücumda çeşitlilik yapacaklardır. Burada tek sorun Valbuena’nın maç eksiğiydi. Bir de hücuma destek vermeyi başarabilen Eljif Elmas’ı da eklersek, ofansif bir takıma dönüşüm olmuş. Ve doğaldır ki Koeman ‘Ben kazanmak için çıkıyorum, kaybedersem de bu şekilde kaybedeyim’ diye mesaj verdi.
ŞANSAL BÜYÜKA
Fenerbahçe’nin 2-0’a kadar gelen çaresizliğini nasıl çok ciddi anlamda eleştiriyorsak, 2-0’dan sonra ayağa kalkışını, geri dönüşünü de çok ciddi anlamda alkışlıyoruz. Bu kadar sıkıntılı durumdayken, 2-0 yenikken, her şeyinle rakibe teslim olmuşken, bu ayağa kalkışı, her babayiğit başaramaz, beceremez.
Fenerbahçe sıkıntılar içinde boğuşarak geldiği, kaybederse belki de tehlike bölgesine gireceği bir haftada, üstelik tam dağılmışken, tam bitmişken, böyle çarpıcı biçimde silkinip ayağa kalkmasıyla, hem rakibinin moralini ciddi anlamda bozdu hem de bir maçlık beyliği olan Erwin Koeman, önümüzdeki maçlar için takımın başında kalma konusunda kendine avantaj sağladı. Maç berabere bitti ama şartlara baktığınızda bu maçın kazananının Fenerbahçe olduğunu söylemeliyiz.
Galatasaray maçı iki farka getirene kadar gerçekten rahat oynadı. Kalesinde tehlike görmedi, pozisyon yaşamadı. Üstelik attığı iki golün çok daha fazlasını bulabilirdi. Ancak kabul edelim ki, sahada 2-0’ı yakalamış olsa bile, öne çıkan çok fazla oyuncusu yoktu. Bu fark Galatasaray’ın becerisinden çok Fenerbahçe’nin çaresizliğinden kaynaklandı.
UĞUR MELEKE
Koeman, kariyerinde kulüpler ve milli takımlar olan bir teknik direktör... Yani klasik bir yardımcı hoca değil. Cocu’dan sonra da onun kararlarının benzerlerini almayacağı belliydi. Fenerbahçe bir aydır üçlü savunma kabusuyla uğraşıyordu, dün dörtlüye döndü. Orta sahada iki klasik altı numarayla değil, bir klasik 6 (Jailson) artı bir 8 numara (Eljif) ile oynadı. Önde İsmail’i kullanma gibi bir korkaklığa başvurmadı.
Cocu’nun nedense 5 dakika bile vermekten kaçındığı Valbuena’yı 11’e koydu. Bu tercihler Fenerbahçe’yi sorunsuz bir takım haline getirmedi elbette. Ancak bence bir elektroşok gerekliydi ve Koeman başardı bunu.
Fatih Terim tecrübeli bir isim. Bir motivasyon ustası. Başlangıç 11’i de olması gerektiği gibi cesur ve enerjikti. Hak ettiği gibi 2-0’ı buldu. Ancak maça başlayan 11’i ne kadar doğruysa, bitiren 11’i o kadar tartışmalı. Koeman, takıma zarar veren Benzia’yı devrede hemen çıkarırken; Terim yürüyen Rodrigues’i almakta çok geç kaldı. Onu çıkarırken de Malatya’da ihanet eder gibi oynayan Selçuk’u sokarak bir yanlış tercih daha ekledi tabloya.
İLKER YAĞCIOĞLU
Futbol çok ciddi bir oyundur. Asla rakibinizi hafife almamalısınız. Hele ki karşınızda Fenerbahçe gibi ezeli rakibiniz varsa. 2-0'dan sonra Galatasaray tribünleri oley çekmeye başladı. Ve maçın bittiğini düşündü...
Fenerbahçe'de Ayew'den bekleneni veremedi. 85. dakikada Soldado'nun pasında Eljif topu ağlara gönderebilse üstüne Skrtel boş kaleye topu atabilse tarihe geçecek bir geri dönüşe şahit olabilirdik. Kısaca 2-0'a kadar G.Saray'ın sonrasında ise Fenerbahçe'nin galibiyeti kaçırdığı bir maç oldu..
HAKAN ÜNSAL
Her şeyin iyi gittiği anda gelen penaltı, kırılma noktası oldu. Panikleyen Galatasaray, kontrolü Fenerbahçe’ye kaptırdı ve beraberlik golü geldi. Fatih Hoca’nın hem bu bölümde hem de öncesinde oyuna ve takıma müdahale etmemesi sorunu büyüttü. Eren’in oyunda olmaması bir yana, Selçuk ile yaptığı hamle bir yana, Rodrigues’in çıkması kazanmak isteyen bir teknik adam tercihi değildi.
ÖMER ÜRÜNDÜL
Bütün saha içi dengeleri hem skor hem de moral açısından Galatasaray lehineydi. İşte bu arada Galatasaray'ın kontrol futboluna yönelmesi gerekirdi. Çünkü aşırı 60 dakikalık tempodan bu fiziki yorgunluk baş gösterecekti. O tempoya ve prese devam etmek mümkün değildi. Sonrasında birçok maçta hakemi atlatan Muslera bu sefer VAR'a takılınca fark bire düştü. Tabii ki bu yorgun Galatasaray'a panik getirirken Fenerbahçe'yi de morallendirdi.
"Sezon başında yanılgıya düşüldü. Baktılar solda Aatıf, sağda Dirar oynuyor. İleride bitmiş Van Persie var. Bu takım ikinci oldu. Ne gerek var Aykut Kocaman'a dediler. Ancak o takım, taktik takımıydı. Bu vasat takımla ikinci olundu, biz daha iyisini yapabiliriz diye düşündüler. Yanlış yaptılar."
ERMAN TOROĞLU
Fenerbahçe takımı fizik olarak Galatasaray'a göre daha iyi. Galatasaray 2-0 öne geçmesine rağmen maç 2-2 bittiyse bu Fenerbahçe'nin şanssızlığı ve beceriksizliği... Peki, bu Galatasaray şampiyonluğa oynuyor. İşi çok zor, oynayamaz! Çünkü sahada sağlam duramıyor.
Al, git işte ne oldu? Millet birbirini yedi. Mutlak bunun faturası ağır olacaktır. Tabi Futbol Federasyonu, Futbol Federasyonu'ysa... Ama futbolculara çıkan fatura kadar da hakeme fatura çıkmalıdır. Fatih Terim maçtan sonra hakeme bir şeyler söylüyor. Eğer Terim, Fırat'a "Son dakikalardaki bu olayları biz kenardan gördük. Sen görmedin. Bu maçı bu hale soktun. Yapacağın hakemliğin içine..." demişse yüzde 100 haklı.
SERDAR ALİ ÇELİKLER
Jailson'un muhtemelen bir daha atamayacağı klasındaki golü ile dominasyon tamamen sarı-lacivertlilere geçti. Belki Soldado bir 5 dakika erken girse, bir tık daha yüksek kalite olsa ya da azıcık şans yardım etse maçı misafir ekip kazanırdı. Bu skor F.Bahçe'ye nefes aldırır. Açıklama yapması gereken taraf tarihin en zayıf kadrolarından biri ile üstelik hocasız Fenerbahçe'yi 2-0'dan yenememek açıklanamaz.
Bir çift lafım da Hasan Şaş'a.. Ya teknik direktörlük yap, ya amigoluk.. Ama ne yaparsan yap önce sportmen ol. Adam gibi davran. Her pozisyonda yan kulübeye efelenmeler, dışarıda kavga çıksa ağzıyla burnunu yer değiştirecek Skrtel'e arkadan saldırmalar. Pavyon fedaisi misin yardımcı hoca mı bir karar ver.. Demek ki 3. golü yese takımın bir de adam vuracaksın.. 6222'den ceza almalı.. Haa pardon o yasa sadece Fenerbahçe'ye uygulanıyordu değil mi?
LEVENT TÜZEMEN
Skor 2-0'dan 2-2'ye gelmişse bunun baş sorumlusu Galatasaray taraftarıdır. Linnes'in golünden sonra Galatasaraylı oyuncuların yaptığı pas alışverişine tribünler uluslararası bir kelime olan 'Oley!' diyerek tempo tuttu. Eğer rakibin duyguları ile alay ederseniz bedelini de ödersiniz. Oley çekilmesi Galatasaraylı oyuncuların dikkat kaybı yaşamasına neden olurken, Fenerbahçeli futbolcular da ciddi bir direnç kazanıp, inanılmaz mücadele etmeye başladı.
Fenerbahçe'nin etkili geldiği dakikalarda Galatasaray'da Rodrigues ve Sinan Gümüş oyundan düşmüştü. Terim skorun 2-2'ye geleceğini hesap etmemiş ki hamle yapmayı bile düşünemedi. Muslera gibi deneyimli bir kalecinin İsla'ya kontrolsüz girmesi büyük hataydı. Cocu'nun sildiği Valbuena, Fenerbahçe'ye liderlik yaptı, mükemmel bir penaltının dışında Jailson'a da golü attırdı.
OKTAY DERELİOĞLU
Galatasaray kazandığını düşündüğü bir maçtan hiç ummadığı bir puan kaybı ile ayrıldı. Şunu da belirtmek gerek ki Galatasaray 2-0 önde olduğu döndem de galibiyeti tam olarak hak etmiyordu. Fenerbahçe gibi bir takımı böyle zayıf bir şekilde yakalamışken maçı rahat bir şekilde kazanmalıydı..