Sivil darbeyi kim soruşturacak?

Türkiye’de goygoy siyaseti devam ediyor. Ekonomik krizi en fazla hissedeceği yolunda uyarı yapılan ülkenin Başbakanı yeni uçağı ile millete caka satmaya devam ediyor. Her türlü polemik bitti şimdi Uygurlar veya Doğu Türkistan kavgası başladı.
Tayyip Erdoğan Başbakan olarak oralara gitmedi mi? Hem de yanına Zahid Akman’ı alarak. Ardından Abdullah Gül. O zamanlar sizler oraların Türkistan ve kişilerin de Uygur Türkü olduğunu sandığınız için onları savunmaya soyunmadınız ve hatta ağzınıza bile almadınız. Ne zaman onların da Müslüman ve aralarında bir kaçının El Kaide adına ABD tarafından tutuklandığını öğrendiniz, birden bire Uygurların hamisi kesildiniz.
Ama başbakan her zaman olduğu gibi çelişkiler içinde. Çin’e kendince “one minutes” diyor ardından Çin malı oyuncakları çocuklara dağıtıyor. Ee, o da haklı. Çin malı oyuncaklar ucuz. Kim bilir bedava bile alıyor olabilir. Dedim ya Başbakan çelişkiler içinde sadece bu konuda değil Uygur konusuna derinlemesine dalarsanız, bu soydaşlarımıza Arapların onda biri kadar bile değer vermediğini görürsünüz.
Bu arada yeşil şeriatçı medya da bir başka konuda çelişkiler içinde. Hatırlarsanız askerlerin de sivil mahkemelerde yargılanması yolundaki gece yarısı yasasını Abdullah Gül’ün onaylamasında bir sakınca olmadığı görüşündeler. Gerekçe de neymiş, Başkomutan askerlerin hakkını korurmuş. Bizim acar Türk muhabirler gibi irdeleyelim bu konuyu;
Kimmiş bu başkomutan? Abdullah Gül!!!
Hey Allah’ım, Sen benim aklımı koru. Askerden nefret eden bu düzenden olan ve askerlere saldırıların arkasında bulunan tarikatın üyesi olan bir kişinin merhametine sığınmak. Yani yasaların, anayasanın koruması değil de kişilerin merhameti. Vay benim Türk Silahlı Kuvvetlerim. Vay benim Atatürk’üm. Sen kimleri kimlere emanet etmişsin de bizim haberimiz yok. Merhamete kalan bir askeri kuvvete kusura bakmayın ama ben kuvvet diyemem.
Şimdi herkes Amerikan ve batı ordularındaki siyasilerin üstünlüklerini ve askerler üzerinde kurdukları hakimiyeti anlatıyor. Tabii her zaman olduğu gibi yarım yamalak ve yalan yanlış. En azından siyasi iktidarın emrinde olan Amerikan ordusundan örnek vereyim. Pentagon’da işbaşına gelen hangi iktidara bağlı olursa olsun Savunma Bakanı, askerin içindeki “silsileyi meratip” yani emir komuta zincirine dokunmaz.
Ha yeni bakan isterse Genelkurmay Başkanını değiştirir. Ancak onlarda bizde olmayan bir denetim mekanizması bu değişimleri denetler. Örneğin atanan bir yeni Genelkurmay Başkanı ABD Senatosu ve Temsilciler Meclisindeki Silahlı Hizmetler komisyonu tarafından sorgulanır, kafa yapısı ile geçmişi ince eleklerden geçirilir. Daha sonra bu süreçler Senato ve Temsilciler Meclisinde oylanarak kabul edilir.
Askerler içindeki atamalara el sürülmez. Askerler içinde kim kimi tutuyor araştırması yapılmaz. Yenilik ve değişim diye iktidara gelen yeni ABD Başkanı Obama bile bu geleneğe uydu. Irak’taki işkencelerin üstünü örttü. Zira o da biliyor ki ülkenin ordusu o ülkenin temel taşlarını oluşturur. Buna karşılık, sivil başkan, sivil polisiye kurumları denetlemeyi soruşturma kapsamına aldı. Kim bunlar, Merkezi İstihbarat Örgütü CIA, Adalet Bakanlığındaki yargıç ve savcıların atanması, İç Güvenlik Bakanlığı ve Federal Soruşturma Bürosu FBI’ın siyasi eylemlerinin incelenmesi.
Bizim cahil yemyeşil basın neden bu konulara hiç değinmez anlamak mümkün mü? Aslında ABD’de yapılan en doğrusu. Tüm kurumları bozulmuş olan ülkelerin ayakta en sağlam kurumlarına dokunmak yerine önce ülke içindeki ahlaki yapıyı ve bu yapıyı denetlemesi gereken kurumları elden geçiriyor.
Bizde tamamen hiç bir yetkisi olmayan verilen talimatlar üzerine hareket eden Meclis komisyonları neyi denetleyecek Allah’ınızı severseniz? Eğer AKP iktidarı gerçekten halkın ve toplumun sağlıklı olarak düzelmesini istese, önce Milletvekillerinin dokunulmazlık zırhını kaldırır. ABD’ye gelip biz de sizdeki sistemi istiyoruz diyenler, neden Amerikan dokunulmazlık sistemini istemezler?
İstemezler, çünkü işlerine gelmez. Amerikalı milletvekili ve senatörlerin yalnızca kürsü dokunulmazlığı vardır. Yani konuştukları konular nedeniyle yargılanamazlar. Ama adam vergi kaçırmış, adam yolsuzluklara bulaşmış veya hakkında takibat varsa kelepçeyi takar götürürler. Bırakın bu suçları polisler alkollü araç kullanan milletvekili ve senatörü tutuklar, alır ve geceyi de nezarette geçirir. Bizimkiler gibi garibim polisi sürdürmez.
Başta da dediğim gibi bizdeki laf salatası ve goygoyculuk. Aslında bir torba yiyecek ve kömüre soy verenlerin de başka bir şey beklemesi yanlış.

Yazarın Diğer Yazıları