Sığındık ki neye demeyiniz.
Bizi, eşitlikçi yönetsin, haklarımızı çiğnetmesin, yaşam koşullarımızı düzeltsin diye, ülkeyi yöneten siyasilere sığındık. Himmet değildi beklediğimiz, minnet de duymak değildi gayemiz. Hakkımızı versin, adaleti kollasın istedik, hepsi buydu.
Onlar ise, siyaset denizinde, gemilerini batırmadan limana sağ salim çekme derdindeydiler, çıkarları uğruna.
Limana çekince de, liderlik savaşları başladı hemen ardından..
Halkın, yol gösteren önderleri olmak yerine, parti içi kavgalarını öne çıkararak, halkın onlardan beklentilerini kısır çekişmelere kurban ettiler
Ekonomik, demokratik kavga vermek yerine: çarkı, başkasının elindeki geminin, yan dümencibaşılığına geçtiler.
Nereye gittiği belli olmayan, istilacıların eline geçmiş geminin, kırık çarkını çevirmeye, forsa adayı oldular.
Bu nedenle ülkenin de çarkına mıçtılar.
Siyaset 'kavgadır' da yumrukla değil, akıl ile itiraz ile, eylem ile, söz ile, karşı duruş yapılır. Mazlumların, hakları çiğnenenlerin adına bir tür sesler yükseltilir ve kolektif ruhun eylemliğine doğru bilinçler oluşturulur..
Yumuşamak, rehaveti ki bu olağan durum rezilliğin ta kendisidir.
Temellerinin altına dinamit yerleştirilen Cumhuriyet'in, her geçen gün sinsi planlarla bir tuğlası daha sökülürken, bu anlayışlara, yumuşama adında zemin ve zaman kazandırmak da neyin nesidir? 'İstikşafi görüşmeler' mevzuunun üzerinden daha on yıl geçmemişken bu 'kandırılmışlık da' nedir?
Sığırmacıların ülkenin her bölgesinde göz göre göre yerleştirilerek, kavgasız dövüşsüz, savaşmadan cennet yurdu istila etmelerine, Türk'e, "Az öte git!" diyerek, yurt edinmelerine sessiz kalmak, o istifanın bir aparatı bir ögesi olmak demektir.
Size, Türk Milleti olarak bu hakkı kim verdi?
Neye hizmet ediyorsunuz?
Liderlik kavgalarının altında yatan şey nedir?
Emperyalizme hizmet etmeye ramak kala, Başkanlık sisteminin 'tekçi idare' anlayışında sizin aldığınız konum nedir?
Bu kadar rahat davranmanız, kendi kamuoyunu dahi kale almamanız, duyarsızlığınızın izahı nedir?
Sığırma'cılar, korkusuzca bayrak açarken, sizin korkunuz yok mudur? Sizi, 'hangi misyon ödevli uluslararası kişiler' bu birliktelik görüntüsüne mahkûm etti ve ne vaat ettiler? Ve elbette ki
kimlere neyin sözünü verdiniz?
Muhalefeti dizayn etmek, baştakini yerinde tutmaktır. Ülkeyi kurucu ayarlarından kopartan dinciliğin karanlık emellerinden bihaber misiniz? Halkın kendi kendini yönetme iradesine gem vurmak kimin haddinedir? Demokratik usulle seçilerek, tekçiliğe ve dayatmacılığa evrilmeyi 'hangi örnek model büyüklerinizden' aldınız? Yüz yılı aşan Türklerin devletini dizayn etmek rolü mü verildi?
Neyin sözcüsüsünüz? Ülkenizde doğruları yazan gazeteciler tehdit edilerek, hedef gösterilirken tek söz etmezken, doğruların gerçeğin peşinde koşan, halkını uyaran gazetecileri savunmak yerine, onlara saldırmak, demokrasi anlayışınızın sığlığını göstermiyor mu? Samimi ve tutarlı değilsiniz beyler.
İdareimaslahat ile 'iktidar yanaşmalığı' yakışık alır mı? "Asla gitmeyiz!" dediğiniz saray turları neyin işaret fişeğidir? Biraz şeffaflık lütfen.
Yönetmek mi, yoksa "Uydum imama!" tarzından yönetilmek mi istiyorsunuz?
Bu gidişata dur demek yerine saraya can suyu vermek kimin fikridir?
Henüz ülkemizde emperyalistlerin işi bitmemiştir, bitmeyecektir de!
Siyasi mevtaları defnetmek Türk halkının güçlü iradesidir ve bu gerçekleşecektir. Lâkin bu kudretli kavme kötülük edenlerin, türbesi dahi olmayacaktır. Aklınızı başınıza devşirin!