Şeriatı savunan çocuk ''oy vermek şirktir'' dedi. Sosyal medya bu röportajı konuşuyor

Şeriatı savunan çocuk ''oy vermek şirktir'' dedi. Sosyal medya bu röportajı konuşuyor

Sokak röportajında kendisine mikrofon uzatılan çocuğun şeriat ile ilgili açıklamaları dikkat çekti. İşte ayrıntılar...

Hiranur Vakfı Onursal Başkanı Yusuf Ziya Gümüşel''in, kızını çocuk yaşta evlendirdiği ortaya çıkmış ve olay kamuoyunda geniş yankı uyandırmıştı.

İsmailağa cemaati bağlantılı Hiranur Vakfı''nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel ile kızı H.K.G.''yi 6 yaşında iken dini nikahla evlendirdiği iddia edilen Kadir İstekli tutuklanmıştı. Gümüşel ve istekli''nin mahkemedeki ifadeleri ortaya çıktı. Baba Gümüşel hakimleri tehdit ederek "Ben rabbimden korkarım, ölünce ona hesap vereceğim. Siz de hesap vereceksiniz. Sizlerin verdiği kararı bozacak Allah vardır" açıklaması dikkat çekmişti.

Türkiye gündemine bomba gibi düşen olayın faillerine ve 6 yaşındaki çocuğun evlenebileceğine dair fetva veren "hoca"lara tepki yağmaya devam ederken sosyal medyada yayınlanan bir video dikkat çekti.

Laiklikle yönetilen ülkemizde sokak röportajında kendisine mikrofon uzatılan küçük çocuğun "şeriat" ile ilgili söyledikleri tepki topladı.

“Şeriat Allah’ın kanunlarıdır, anayasasıdır. Biz hayatımızı Allah’ın kanunlarına teslim etmemiz lazım. Oy kullanmak şirktir. Oy kullanan kafirdir” diyen çocuğun açıklamalarına tepki yağmaya devam ediyor.

“Allah’ın kanunlarına göre içki haramdır” diyen çocuk bu kurallara uymayanların da kafir olduğunu söyledi.

Bugün şeriatla yönetilen İran’da kadınlar başörtülerini çıkarmak için mollalara karşı bir savaş veriyorlar. 

Türk-İslam dünyasında, kadınlara haklarını tanıyan ilk devlet Türkiye’dir. Laiklik ilkesi aslında uygar Türkiye’nin tüm dünyada en önemli gücüdür.

Videoya tepki gösterenler; bu nedenle günlük siyaset dalgalanmalarına kapılmadan laik ilkelere dayalı hukuk sisteminizin titizlikle korunması konusunda hemfikir.

ŞERİAT HUKUKU NEDİR?

Şeriat, Kur''an ve Hz.Muhammed''in sözlerinden veya eylemlerinden yola çıkılarak oluşturulan bir dini hukuk sistemini ifade eder. Şeriat, Müslümanların yaşadıkları dönem ve coğrafyaya göre ilahi mesajı yorumlayarak ortaya koydukları hukuk sistemine verilen isim olarak kabul edilir. Ancak bu yorumda geleneğin de önemli bir yeri vardır.

Nasıl uygulanması gerektiği, muhafazakar ve liberal Müslümanlar arasında her zaman bir tartışma konusu oldu ve hala da tartışılıyor.

Örneğin bankacılıkta Batılı şirketlerin Müslüman müşterileri cezbetmek için İslami finans ürünleri sunmasıyla, değişik şekillerde "faiz geliri" elde etme uygulamaları geniş çapta kabul gördü ama bu her alanda bu kadar kolay olmuyor.

Arapça "sınır" anlamına gelen hudud; zina, tecavüz, eşcinsellik, hırsızlık ve cinayet gibi günahlar için verilen cezalar anlamına geliyor.

Birçok suçun bir itirafla veya birkaç yetişkin Müslüman erkeğin tanıklığıyla kanıtlanması gerektiğinden aşırı cezalar  uygulansa da, modern toplum için oldukça sert kaçan örneklerle sürekli karşılaşıldığı durumlar mevcut.

HANGİ ÜLKELER ŞERİAT YASALARINI TAKİP EDİYOR

Suudi Arabistan

Şeriat, tüm Suudi yasalarının temelini oluşturuyor ve yakın zamana kadar aşırı sert cezalarının uygulanması yaygındır.

Ülkede örneğin eşcinsel eylemler idamla cezalandırılabilir, ancak genellikle ceza kırbaçlama ve hapisle sınırlı kalıyor.

Kılıçla yapılan kafa kesme ve ampütasyonlar genellikle Cuma günleri öğle namazından önce kamuya açık şekilde yapılıyordu. Daha aşırı durumlarda, mahkum edilen kişi bazen infazdan sonra ibret olması için çarmıha da geriliyor.

Kanun ayrıca, kişisel yaralanma durumlarında "kısas" olarak bilinen göze göz cezasına da izin vermekte. Ancak bir cinayet kurbanının ailesi, genellikle kan parası karşılığında, hüküm giymiş bir kişiyi affedebiliyor.

İran

Çin ile birlikte diğer tüm ülkelerden daha fazla insanı idam eden İran İslam Cumhuriyeti''nin hukuk sistemi de şeriata dayanıyor, ancak bazı önemli farklılıklar var.

Yargıçların ikinci dereceden kanıtları tartmalarına izin veriliyor ve klasik şeriatın aksine İran büyük ölçüde hapis cezası veriyor.

Bununla birlikte, Şii devleti bir dizi katı şeriat cezası uyguluyor ve çok sayıda uluslararası insan hakları örgütü kırbaçlama, ampütasyon ve zorla körleştirme dahil olmak üzere zalimce ve insanlık dışı cezaları eleştiriyor.

Brunei Darüsselam

Küçük ve son derece zengin bir mutlak monarşi olan Brunei Darüsselam Sultanlığı, 2019''da Güneydoğu Asya''da keskin şeriat uygulayan ilk ülke oldu.

Uluslararası birçok tepkiyle karşılaşan Brunei Sultanı daha sonra eşcinsel seks ve zina nedeniyle taşlanarak ölüm de dahil olmak üzere bazı önlemlerin uygulanmayacağını söyledi.

Afganistan

Taliban 90''lı yıllarda şeriatın en acımasız cezalarını uyguluyordu. Birkaç gün önce ülkede yeniden yönetimi ele geçiren örgüt bu kez benzer uygulamaları gevşetebileceği mesajı veriyor ama dünya yine de endişeli.

Taliban rejimi, kadınları erkek refakatçi olmadan evlerinden bile çıkmasına izin vermeyen ve gözler dahil her yeri örten burka giydiren bir yaşam tarzı anlayışına sahip. Daha önceki beş yıllık iktidarları sırasında rutin olarak had cezaları da uygulandı.

Endonezya

Endonezya''nın muhafazakar Açe bölgesi, dünyanın en büyük Müslüman çoğunluklu ülkesinde şeriat hukukuna sahip tek eyalet.

Kumar, alkol, zina ve eşcinsel seks için halka açık kırbaçlama yapılıyor. Ancak merkezi hükümet kafa kesme gibi cezaları onaylamayı reddediyor.

Açe, 2001 yılında Jakarta tarafından uzun süredir devam eden ayrılıkçı isyanı bastırmak amacıyla özerklik verildikten sonra şeriata geçmişti.

Sudan

Sudan şeriat yasalarını 1983''te kabul etti ancak o zamandan beri düzenli şekilde uygulandığı söylenemez.

Örneğin taşlanarak ölüm cezası olan '' recm'', kanun kitaplarında yer alıyor ancak onlarca yıldır uygulanmadı. Ne var ki, her yıl yüzlerce kadın "ahlaksız davranış" nedeniyle kırbaçlanıyor.

Pakistan

Askeri diktatör Muhammed Ziya-Ül Hak, Pakistan''ı kapsamlı şekilde İslamlaştırmasının bir parçası olarak 1979''da geniş çapta eleştirilen Hudud Yönetmeliklerini uygulamaya koymuştu.

Bu kanunları uygulayan şeriat mahkemeleri, İngiliz ceza kanunu ile paralel çalışıyor ancak nadiren kullanılıyor. Bunlar genelde zina, iftira, mülkiyet suçları ile uyuşturucu ve alkol yasaklarını kapsıyor.

2006''da milletvekilleri, ''Kadınları Koruma Yasasını'' kabul ederek tecavüz ve zina davalarını şeriat mahkemelerinden çıkardılar ve şeriat mahkemesi kararlarının da artık ana mahkemelerde temyiz edilmesi sağlandı.

Nijerya

Nijerya''nın 36 eyaletinden ülkenin kuzeyinde bulunan 12''si, ceza davalarında şeriat uyguluyor. Mahkemeler ampütasyon emri verebiliyor ancak çok azı şimdiye kadar bunu yaptı.

Katar

Kırbaçlama, alkol kullanan veya yasa dışı cinsel ilişkiye giren Müslümanlar için bir ceza olarak hala Katar''ın kanun kitaplarında yer alıyor, ancak burada da çok nadiren kullanılıyor. Örneğin zinanın cezası teknik olarak 100 kırbaç.

Zina, Müslüman bir kadın ve gayrimüslim bir erkeği kapsadığında ise ölümle cezalandırılabiliyor. Ama gerçekte, ölüm cezası sadece çok nadir cinayet davalarında, kurbanın ailesinin merhamet göstermediği durumlarda kullanılıyor.

LAİKLİK VE MEDENİ KANUN

Atatürk’ün Aydınlanma Devrimleri’nin en önemli adımlarından birisi olan Medeni Kanun, 96 yıl önce, 4 Ekim 1926 tarihinde yürürlüğe girdi. Atatürk, çağdaş bir toplum yaratmak amacını gerçekleştirmek için laiklik ilkesini birinci hedef olarak kabul etmişti.

Medeni Kanun, yurttaşlar yasası olup, günlük yaşamda şeriata dayalı hükümler yerine laik bir düzenleme getirmiştir. Böylece sosyal yaşamın şeriat hükümlerine olan bağı kesilerek hukuk alanındaki en büyük devrim gerçekleştirilmiştir.

Medeni Kanun’un gerekçesinde Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt, şu tarihsel ve önemli saptamayı yapmıştır: 

“Kanunları dine dayalı devletler kısa bir zaman sonra memleketin ve halkın istemlerini karşılayamazlar. Çünkü dinler değişmez kurallar koyar. Hayat yürür, gereksinmeler hızla değişir, din kanunları mutlak olarak ilerleyen hayat karşısında şekilden ve ölü sözcüklerden fazla bir değer, bir anlam ifade etmezler...”

Türk Medeni Kanunu başlı başına büyük bir devrimdir. Toplum yapımızın büyük dönüşümlerini sağlayan en önemli yasadır. 

Medeni Kanun, kadın ve erkeği birer yurttaş olarak eşitledi. Erkeğin birden fazla kadınla evlenmesine yasak getirdi ve tek eşliliği “resmi nikâh” şartı ile kabul ederek Türk kadınına onurlu bir yer kazandırdı.

Medeni Kanun, kadın haklarını korudu.

Miras konusunda kız ve erkek çocuklar arasındaki adaletsizliği kaldırdı.

İslam dünyasında bir ilk gerçekleşti. Din kurallarından kaynaklanan ve bin yıllık geçmişe dayalı sistem ortadan kaldırılıyordu. 

Atatürk, Medeni Kanun’u kadınlarla ilişkilendirerek şöyle diyor:

“Siyasi ve sosyal hakların kadınlar tarafından kullanılmasının mutluluğunu yaşıyorum.”

Öte yandan; Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan Bayraktar’ın yöneticisi olduğu KADEM’in de desteklediği, ilk imzasının altında dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan’ın adının geçtiği İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme tartışmalarıyla ilgili İsmailağa Cemaati’nin resmi sitesinden yayımlanan bildiride, sözleşmenin İslami değerlere savaş açma hüviyeti taşıdığı ileri sürülmüştü.

İstanbul Sözleşmesi''nin en önemli özelliği, biyolojik veya hukuki, ailevi bağ olup olmadığına bakılmaksızın ev içi şiddetin (örneğin eski veya mevcut eşler, evlilik dışı partnerler, birlikte ikamet edilen aile fertleri, akrabalar veya birlikte ikamet edilen başkaları tarafından yöneltilen şiddetin) ve kadınlara yönelik her türlü şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye ilişkin standartlar öngören ve Avrupa ülkelerini hukuki olarak bağlayan ilk belgeydi. İstanbul Sözleşmesi, Türkiye''de Mart ayında Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile feshedilmişti.

İlgili Haberler