Sayın Davutoğlu'na soruyorum...
Anavatan Türkiye Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu’nun, KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile Kıbrıs Rum Yönetimi lideri Dimitris Hristo-fiyasko’nun, müzakere süreciyle ilgili ‘ortak’!!! açıklamasının “son derece olumlu ve gelecekte yapılacak müzakerelere ışık tutucu nitelik taşıdığı” açıklamasına oldukça şaşırdım. Şaşırdım, çünkü birincisi ortada ortak bir açıklama denebilecek nitelikte bir belge/açıklama yoktur. İkincisi, müzakerelerde bizim adımıza olumlu denebilecek herhangi bir gelişme yaşanmamıştır. Üçüncüsü ise Sayın Davutoğlu’nun açıklaması ile Dışişleri Bakanlığı’nın, yani kendi Bakanlığının, aynı gün içerisinde yaptığı yazılı açıklama çelişmektedir...
Liderlerin 30 Mart günü gerçekleştirdikleri görüşme sonrasında BM Özel Temsilcisi Downer tarafından okunan ve ‘ortak’ açıklama olarak nitelenen açıklama, aslında sadece tarafların müzakere süreci ile ilgili kendi toplumlarına ayrı ayrı açıklamalarda bulunacağını duyurmakta idi. Yani yapılan açıklamada müzakerelerin içeriği ile ilgili önemli sayılabilecek yeni bir bilgi yoktu. Sadece müzakerelerin usulü üzerinde odaklanan bir açıklama olmuştu. Rum tarafının, müzakerelerle ilgili yapılacak ortak bir açıklama konusunda çekincesi olduğu, ortak bir açıklamanın bir ‘ara anlaşma’ olarak nitelendirilmesi ve BM belgesi olarak kayıtlara işlenmesi kaygısı taşıdığı açıklanmıştı. Hristo-fiyasko günler önce ortak açıklama yapılmayacağını duyurmuştu...
KKTC Cumhurbaşkanı Talat’ın da görüşme sonrasında yaptığı açıklamada belirttiği gibi her iki taraf da kendi toplumuna gerekli açıklamaları kendisi yapacaktı. Talat, “Biz açıklamamızı yapacağız. Kıbrıs Rum tarafı kendi açıklamasını yapar veya yapmaz onu bilmiyorum, ama her halükarda her iki açıklama da aynı olacaktır, çünkü biz de ortak metinlere dayalı açıklamalar yapacağız. Herhangi bir şekilde ortak metinler dışında, kendi düşüncemize dayalı açıklamalar yapacak değiliz. Dolayısıyla ortak metinler açıklandığında, zaten her iki tarafta da aynı olacak” diye konuşmuştu.
Anlayacağınız taraflar ayrı ayrı ama aynı metinleri açıklamakta anlaşmışlar, mutabakata varmışlardı. Anlaşmamakta anlaşmak gibi bir şey yani... Sayın Davutoğlu’na soruyorum: Bu mudur olumlu ve geleceğe ışık tutan gelişme? Ya sözde ortak açıklama ile ilgili Rum Yönetimi Sözcüsü Stefanos Stefanu’nun, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı tarafından okunan ortak beyanın; “ortak açıklama niteliği veya içeriği olmayan basit bir açıklama olduğunu” açıklamasına Sayın Davutoğlu ne yorum yapacaktır. Bunu da olumlu olarak nitelemek mümkün müdür?
Anavatan Türkiye Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada Liderlerin bir ortak açıklama yapabilmiş olmaları memnuniyetle karşılandığı belirtilirken “Bununla birlikte, açıklama ile süreçte sağlanan ilerlemelerin somut ve içerikli biçimde kayda geçirilebilmiş olması arzu edilirdi” denilmiştir. Bakanlık açıklaması devamla şöyledir:
“...Yaklaşık 19 aydır devam eden kapsamlı müzakerelerde kaydedilen ilerlemenin liderlerin ortak açıklaması olarak ve somut şekilde teyidi halen mümkün olabilmiş değildir. Bunda Rum tarafının Kıbrıs Türk tarafına benzer biçimde süreçte sorumluluk alan bir tutum ortaya koyamamış olması ve müzakereleri ısrarla dünya kamuoyunun gözünden saklamaya yönelik çabaları en önemli etken olmuştur. Sınırlı zamanın verimli kullanılması ve sonuca yönelik adımlardan kaçınılmaması, mevcut fırsat penceresinin de 2004’te olduğu gibi heba edilmemesi ve müzakere sürecinin hedefine ulaşabilmesi için büyük önem arz etmektedir.”
Bakanlık, Rum tarafının uzlaşmazlığını ve samimiyetsizliğini tespit etmişken Sayın Davutoğlu’nun iyimserlik rüzgarları estirmesi olsa olsa bir taraftan yaklaşan seçimde Talat’a destek vermek; diğer taraftan da dünya kamuoyuna şirin görünmek içindir.
Artık bizim de samimi ve gerçekçi olmamız gerekmektedir. Rumun adayı Yunan yapmak dışında başka hedefi yoktur. Rum tarafı Megali İdea ve Enosis çizgisinden milim sapmamıştır. Nafile müzakerelerle vakit kaybetmenin anlamı yoktur. Egemen KKTC’nin içinde olmayacağı ‘federasyon tezini’ ve KKTC’nin yıkılmasını öngören ’BM parametrelerini’desteklemekten vazgeçmemizin artık tam zamanıdır. Öyle değil mi Sayın Davutoğlu?