"Sayılar yalan söylemez!"

Yıllardır, ailecek yakından tanıdığımız Baltaş çiftinin, ünlü oldukları alanlarının dışında da büyük hizmetler verdiklerini, kamuoyuyla paylaşmak gerekiyor.
Gerçekten de, Zuhal-Acar Baltaş dostlarımız, Batı’yı adeta gözaltına almış bulunuyor.
Seminerden seminere, konferanstan konferansa ülke ülke koşan Acarlar, edindikleri deneyimleri rahatlıkla gündeme getiriyorlar.
Özellikle, Acar Baltaş’ın sitesinden yayınlanan yazıları, incelemeleri ilgi odağı oluyor.
Özenle izlediğimiz yazılardan birini, geçenlerde ele aldığımız “ilaç vurgunu”na adeta projektör yakıyor.
Acar Baltaş’ın araştırma yazısından, bazı paragraflar alarak konunun aslında “sorun” olduğunu göstermek bize düşüyor:
“Eğitimli” insanların çoğu, bir konuda karar vermek için verilere ve varsa sayılara bakmak ister.
Böyle bir karar vermenin “duygusal” bir yaklaşımdan bizi uzak tutacağına inanır ve bunun o güne kadar almış olduğumuz eğitimin bir ödülü olduğunu düşünürüz.
Aşağıda sıralanan durumlardan hangisinde olsaydınız bir ilacı beş yıl her gün içmek isterdiniz?
A) Bu ilaç kalp krizi geçirme riskinizi % 33 oranında azaltacak olursa,
B) Bu ilaç kalp krizi geçirme riskinizi % 3’ten %2’ye indirerek % 1 azaltacak olursa,
C) Bu ilaç 100 kişiden bir kişiyi kalp krizi geçirme riskinden kurtaracak ancak bunun kim olacağı hiçbir zaman bilinemeyecekse.
Kolayca tahmin edebileceğiniz gibi, böyle bir durumda karar vermek zorunda kalan insanların hemen bütününe yakını kalp krizi geçirme ihtimallerini % 33 oranında azaltacak bir ilacı düzenli kullanmak konusunda tereddüt etmiyorlar. İkinci ihtimalle karşı karşıya kaldıklarında ancak beş ila on kişide bir kişi, ilacı almayı düşünebileceğini söylüyor.
Ancak C seçeneğinde belirtilen bir durumda düzenli ilaç kullanmayı hemen hiç kimse aklından bile geçirmiyor.
Oysa yukarıda belirtilen seçeneklerin üçü de aynı durumun farklı ifadesidir.
Kalp krizi geçirme riskiniz gerçekte % 3 ise ve bunu kullanacağınız ilaçla % 2’ye indirirseniz, riskiniz % 33 ölçüsünde azalmış olur.
Çünkü iki, üçten % 33 daha azdır.
Yukarıdaki anlatılan da bu durumun sıradan örneklerinden biridir.
Bu yanıltılma veya “çerçevelenme” sadece sıradan insanların bilgi sahibi olmadıkları konularda, Türk argosundaki deyimle “kafeslenmeleri” anlamına gelmez.
Konu ettiğimiz örnek bu durumun uzmanlar için de “aynı ölçüde geçerli olduğunu ortaya koymaktadır.”
Gerçekten de, özellikle tıp aleminin merkezi sayılan ABD’de, bazı alışkanlıkları edindirmek, bazı ilaçları kullanmaya yönlendirmek, psikolojik zorlamalarla piyasaya girmek örnekleri sergileniyor.
Üstelik, bu aldatma, kandırma kampanyasının Amerika’dan bütün dünyaya yayılma planlaması, insanlığı tehdit ediyor.

Yazarın Diğer Yazıları