Saray'da bayram krizi: 'Çifte bayram' vaadi kriz çıkardı

Saray'da bayram krizi: 'Çifte bayram' vaadi kriz çıkardı

Korkusuz yazarı Can Ataklı, bugünkü yazısında Saray'daki bayram krizini yazdı.

Can Ataklı, korona virüs tedbirlerinin gevşemesi konusunda Cumhurbaşkanı’nın “Çifte Bayram yapacağız” vaadinin sarayda krize neden olduğunu iddia etti. Ataklı’nın yazdığına göre, sarayı karıştıran “Ramazan Bayramı’nda ne yapacağız” tartışmasında bilim adamları “sokağa çıkmak yasaklansın” teklifinde bulunurken, muhafazakar kesimin tepkisinden çekinen siyasiler “bırakın insanlar bayramlaşsın” diyor.

Ataklı, “Bayramlaşma”nın sonuçlarının çok ağır olabileceğini belirten bilim adamlarının önerisinin 23 Mayıs’tan 1 Haziran’a kadar sürecek bir sokağa çıkma yasağı olduğunu belirtirken, Erdoğan’ın buna sıcak bakmadığını ve yasağın hafta sonuyla  sınırlandırılmasını istediğini kaydetti.

Can Ataklı’nın “Sarayı kara kara düşündüren konu; bayramda ne yapacağız?” başlıklı yazısı şu şekilde:

Devletin tepe noktası bir süredir sanki karantina altında gibi görünüyor.

Erdoğan ve birkaç danışmanı günlerini İstanbul’da geçiriyor.

AKP genel başkanının en yakın çalışma ekibi Kısıklı ile Huber Köşkü arasında mekik dokuyor.

Huber Köşkü şu sıralar Türkiye’nin kaderinin çizildiği yer.

İkinci ekibe ise Ankara’daki 1000 odalı saray ile 250 odalı rezidans kaldı.

Tüm resmi görüşmeler video konferanslar ile yapılıyor.

İşin aslına bakarsanız Erdoğan neredeyse bir buçuk aydır tecrit biçimde yaşıyor.

Yanına çok az kişi girebiliyor, yüz yüze konuşabilen sayısı çok az.

Bu nedenle bilgi akışında ciddi bir eksilme olduğunu düşünüyorum.

Önceki gün Ankara’da saraya da girip çıkabilen bir dostum aradı.

Anladığım kadarıyla tepe noktalarda şu sıralar konuşulan ve en sıkıntı duyulan konu yaklaşan Ramazan bayramıymış.

Bu bayramda sokağa çıkma yasağı olmasının dindar kesimleri olduğu gibi çoğu oruç tutan, AKP’li olsun olmasın dini geleneklerine bağlı, bayramı bir birlik beraberlik günü gibi gören milyonlarca insanı rahatsız edeceği fikri AKP genel başkanını tedirgin ediyormuş.

Tabii laf aramızda bu tedirginlik “dini vecibeleri yerine getiremeyen halkın yaşayacağı üzüntü” dediği, bu yasağın AKP’ye oy kaybettireceğinin endişe yaratmasından kaynaklanıyor.

Erdoğan bir hafta önce “bayramda çifte müjde” dedi. Sonra bu sözünü tekrarladı. Bir daha söyledi.

Ancak anlaşıldığı kadarıyla müjdenin bu kadar kolay olmayacağı görülüyor.

Şimdi hafif bir geri adım atıldı. Erdoğan “Az daha sıkın dişinizi” derken Ankara’yı bekleyen Cumhurbaşkanı Yardımcısı da “Bayramda müjde için erken olabilir” dedi.

Ankaralı dostuma göre bilim insanları “halka moral vermek için yayılan umut ortamının ters tepeceğini” söylüyormuş iktidarın yetkililerine.

Bu nedenle özellikle bayramda çok sıkı bir sokağa çıkma yasağı öneriyormuş.

Arife günü olan 23 Mayıs’tan başlayıp bir sonraki pazartesi günü olan 1 Haziran’a kadar 11 gün sokağa çıkma yasağı önermiş.

Erdoğan’ın bazı danışmanları “yok artık daha neler” demişler ve “Klasik hafta sonu sokağa çıkma yasağı olsun, haydi bilemediniz bayramı içine alan 4 günlük yasak olsun” tavsiyesinde bulunmuşlar.

Ankaralı dostum “Erdoğan hafta sonu yasağı formülüne daha sıcak bakıyor. Hiç olmazsa bayramın iki gününü kurtarıyor. Buna karşı tıp uzmanlarının ‘iki gün sokağa çıkma yasağından sonra pazartesi ve salı 10 Nisan’da yaşanılan izdihamdan çok daha büyüğü yaşanır, bu kez gerçekten bütün emekler boşa gider’ sözlerini kulak arkası etmesinin bedelinin çok ağır olabileceğini hesaplıyor” dedi.

Dini hassasiyetleri öne çıkaran stratejisi ile yıllardır iktidarını koruyan Erdoğan şimdi büyük bir sınava hazırlanıyor.

Ya bilimsel gerçeklere uyacak ve bayramı sokağa çıkma yasağı ile geçirtecek, ya da tevekküle sığınıp “Ya Allah” diyerek bayram yaptıracak. Her iki durumda da sanki “Rus ruleti” oynamış gibi olacak; birinde oyları, birinde canları yitirme tehlikesi var çünkü.