RÜZGARLI SOKAK (03 Mart 2014)

RÜZGARLI SOKAK (03 Mart 2014)

CHP’nin kadrolu bastonu...

CHP’nin kadrolu bastonu...
ÜMRANİYE davaları sırasında Silivri’ye giden ve vatandaşlarla birlikte protestolara katılan CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın çıkan bir arbedede de ayağı kırılmıştı. Tanal, uzun bir süre TBMM çalışmalarına baston ile gitti geldi. Tanal, geçtiğimiz Cuma günü ise bastonunu Genel Kurul’da AKP’li milletvekillerinin yumruklu saldırısına uğrayan ve ayak kaslarında yırtılma meydana gelen CHP Kayseri Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu’na verdi. Kulisteki baston devir-teslim töreninde bulunan, CHP Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz da, “Bu bizim partinin kadrolu bastonu. AKP’liler sürekli bize saldırdığı için artık partide kendisini kadrolu yaptık. Yarın kime saldıracakları hiç belli değil” diye espriyi patlattı.
Meclis kulislerinde dikkat çeken bir diğer olay ise son günlerde iktidar kulisinde oturmak yerine muhalefet kulisinde oturmayı tercih eden AKP Kırşehir Milletvekili Abdullah Çalışkan’ın durumu oldu. Başbakan Erdoğan’a yakınlığı ile tanınan Çalışkan’ın bu hali muhalefet kulisinde “İstifa etmez diye biliyoruz ama epeydir bizim kuliste oturuyor. Elbette oturabilir. Yine de hayra alamet değil” yorumlarına neden olurken, “istifa mı edecek acaba?” sorusunu da beraberinde getirdi.

Erdoğan, vekillerini ağlattı
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan ile milyar dolarları “sıfırlama” muhabbeti, telefon ses kaydı iddialarının gündeme düşmesi AKP cephesinde de yankısını trajik bir halde buluyordu. AKP’nin önemli bir isminden duyduğumuza göre; Evlerde toplanan milletvekilleri bir yandan sesin montaj olması için dua ediyor diğer yandan da meraklarına yenik düşerek kaydı dinliyorlardı. 11 dakikalık ses kaydını dinleyen bazı vekiller durdukları yerde duramıyor, hop oturup hop kalkıyor; kimi de sitemini ve isyanını açıkça dile getirmekten çekinmiyordu.
Vekiller arasında utançtan kızarıp bozaranı da, ağlayanı da vardı, hatta ve hatta dövüneni de...
Kimi de “Bu nasıl olur, Başbakan bunu nasıl yapar” diye saçını başını yoluyordu...
Elbette ki sözü daha da “ağır” olan vekiller de vardı...

MİT’i, MI6 teselli etti
MİLLİ İstihbarat Teşkilatı, bugünlerde çok dertli!.. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ses kayıtları, telefonların dinlenmesi, Adana’daki TIR’a suçüstü yapılması ve daha öncelere gidersek, terör örgütü PKK ile Oslo’da yapılan görüşmelerin sızması, Uludere olayı, Gaziantep ve Reyhanlı’da patlayan otomobiller...
AKP ve Emniyet’in sosyal tesisi füze saldırısına uğruyor, gözler MİT’e dönüyor, istihbarat verip vermediği, verdiyse ne zaman yaptığı ulu orta tartışılıyor, sorgulanıyor.
Hal bu olunca da MİT’in en başındakini de, sıradan bir meslek memurunu da afakanlar basıyor...
Hatta Adana’daki TIR olayında tartaklandığı iddia edilen MİT mensuplarının morali bozuluyor, psikolojik olarak çöküyorlar ve rehabilitasyona alınıyorlar.
Bu ruh hali zaman zaman uluslararası toplantılarda da yansımasını buluyor. Haliyle istihbaratçının dertleşeceği kişi de yabancı bir ülke adına çalışsa da meslektaşları oluyor...
Böyle bir toplantıda MİT mensubunun yanına İngilizlerin yurt dışı istihbarat çalışmasıyla ünlü MI6’nın etkili ve yetkili bir ismi düşüyor. Söz dönüp dolaşıp Türkiye’de yaşananlara geliyor. Teselli ediyor MI6’nın etkili ismi Türk meslektaşını; istihbarat teşkilatlarının ister Türkiye ister Avrupa’da olsun her yerde günah keçisi olmasını “işin doğası” olarak anlatıyor.
MI6’nın üzerine yapışıp kalan Prenses Diana’nın ölüm olayını örnek veriyor;
“Dodi El Fayed ile birlikte kaldığı otelden çıkan Diana’nın içinde bulunduğu otomobili kullanan şoför yolu şaşırdı ve karanlık bir tünelde kaza yaptı. Kazanın üzerine komplo teorileri üretildi ve bu olay İngiliz istihbarat örgütünün üzerine yıkılıp kaldı. Ne kadar (biz yapmadık) desek de kimseyi inandıramadık. Basit bir kaza ama Prenses’in yanında ölen kişi Müslüman olunca komplo teorilerinden kurtulmak mümkün olmuyor” . Baktı ki İngiliz ajan Türk meslektaşı pek ikna olmuş gözükmüyor ekliyordu:
“Londra’da İngiliz istihbarat örgütünün büyük bir binası var. Vatandaşlar buradan geçerlerken korkuyorlar. Birbirlerine kaş göz işareti yapıp, binayı gösteriyorlar ve hemen uzaklaşıyorlar.”

AKP’nin akıl hocası YARSAV üyesi çıktı
Anında operasyon yiyen HSYK’nın, yeni yasasının en önemli maddelerinden biri krizlere yol açan toplanma sayısı ile ilgiliydi. HSYK Genel Kurulu’nun toplantı yeter sayısı 12 oldu.
Ancak bu öneriyi ilginçtir ki AKP’ye YARSAV üyesi bir savcının verdiği ortaya çıktı. CHP Muğla Milletvekili ve eski Savcı Ömer Süha Aldan, olanı şöyle anlattı:
“Bir savcı arkadaş beni aradı. Ömer abi kusura bakma, ben de çok üzüldüm ama AKP’li bir arkadaşla konuşurken, HSYK’nın 17 üye ile hiçbir zaman toplanamayacağını söyledim. Ve yasal olarak 12 üye ile toplanmasının önünde bir engel bulunmadığını söyledim. AKP de zaten değişikliği hemen yapıverdi. Çok üzgünüm dedi.”
Aldan, kızsın mı gülsün mü bilemedi ama kuliste diyalogu anlatırken YARSAV üyesi savcının adını açıklamamayı tercih etti.

Araba aldım beraber ödeyeceğiz
TBMM gündemi bir kez yolsuzluk olayına kilitlenince kulisteki dedikodular da aldı başını yürüdü. Hemen hemen herkesin AKP’lilerin para düşkünlüğüne ilişkin ayrı bir öyküsü, anısı veya gözlemi olduğu ortaya çıktı.
TBMM’nin çilekeşleri danışmanlar. Her ne kadar yüksek maaş alsalar da gelecekleri milletvekillerinin iki dudağı arasında. Sözleşmeli çalışan danışmanlar bu nedenle vekillerin olur olmaz her isteklerini yerine getirmek zorunda kalıyorlar.
Bu istek ister özel ister tüzel olsun..
“Tamam, sayın vekilim” deyip işe koyuluyorlar. Maaşlarının miktarını belirlemek de vekillerin elinde.
Vekiller resmi olarak 3 personel çalıştırabiliyor. Ancak, çok olmasa da bazıları maaş bölüşümü yaparak sayıyı artırabiliyor..
Bazıları da AKP’li bir kadın vekilin yaptığı gibi ayda bin 500 lira taksitle otomobil alıyor. Sıra otomobilin taksit ödemelerine gelince kadın vekil hakkaniyetli davranıyor!
Danışmanının ve sekreterinin maaşlarından çok değil 500 lira kesiyor dedik ya hakkaniyetli davranıyor kendisi de taksit ödemesine 500 lira ile katılıyor.