Doğru Parti Genel Başkanı Rifat Serdaroğlu, Cumhur İttifakı''na ilişkin dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.
Cumhur İttifakı''nın durumunu Zelzele Bekir''in ağzıyla anlatan Serdaroğlu, "Ne günlere kaldık Allah’ım, sen aklımızı koru…" ifadesini kullandı.
İşte Rifat Serdaroğlu''nun o yazsısı:
Bunlara Zelzele Bekir lisanıyla konuşmak lazım galiba... KABAHATLİ OLAN BENİM GALİBA!
On beş yıldır, bildiğim doğruları yazıyorum, konuşuyorum!
Bize öğretilen “güzel üslup”, “siyasi nezaket”, “insanları küçümsememek”, “hakaret etmemek”, “saygılı davranmak”, “katılmasanız bile karşı düşüncelere saygılı olmak” gibi güzel kuralları yazılarımda, konuşmalarımda sürekli olarak uygulamaya gayret ettim.
Her sözümde her yazımda, Badem denen İhvan kafalı-Muaviye ruhlu tarikat-cemaat artıklarını eğitmeyi kendime iş edindim. Fakat bir metre bile ilerleme kaydedemedim.
Sanki duvara konuşuyormuşum gibi.
Duvardan ses geldi, Bademlerden tık yok.
“Moiz, Kudüs Ağlama Duvarında bekçi olarak işe başlamış. Bir olay dikkatini çekmiş. Adamın biri elinde sefertası ile sabah işe giderken ve akşam iş dönüşünde, Ağlama Duvarının önüne geliyor, duasını ediyor ve gidiyor!
Yıllarca bu durum hiç aksamadan sürüp gitmiş! Moiz’in emekliliği gelince, dayanamayıp adama sormuş; Arkadaş, ben işe başladım sen her gün dua ettin, ben emekli oluyorum sen hala dua ediyorsun. Duaların kabul oldu mu?
Adam; “Nerde be kardeşim, isteklerimin hiç biri olmadı, sanki duvara konuşuyormuşum gibi geliyor bana!”
Ben de aynen o adam gibi sanki yıllarca duvara konuşmuşum gibi kara kara düşünürken oturduğum sitenin bekçisi geldi. Hayrola abi, ne düşünüyorsun, dedi. Anlattım. “Abi senin lisan problemin var. Köşe kahvede “Zelzele Bekir” diye eski bir kabadayı var, o senin derdine çare bulur” dedi!
Gittim Zelzele Bekir’i buldum, anlattım. Dedi ki, “kabahat sende! Adamlara anladıkları dilden konuşmuyorsun ki! Konuşsan şıp diye anlarlar. Sen bana her gün gel, benim nargile ve çay-kahve parasını öde, ben sana en harbisinden bitirim lisanını öğretirim…”
Eve dönünce Bademle yardımcısının son beyanatlarını “Zelzele Bekir’in” gözünden bir daha okudum. İnanın dünyam değişti. Sanki Cumhurbaşkanı ve ortağı değil de, Zelzele Bekir konuşuyordu!
“Onun cinsi de cibilliyeti de ortada. O birilerini HAVLATIYOR, kendisi de arkadan izliyor. (Köpek mi demek istedi?) Sıkıysa kalk, bu havlayanları sustur. (Sıkıysa ne demek? Neresi sıkıysa? Kendisininki sıkı mı?)
Türk Tabipler Birliği’ne; Siz ne sahtekarsınız, ne yalancısınız! (Diplomaları mı yok. Yoksa sahte mi? Bunlar uzman doktorlar değil mi? Nasıl yalan söylüyorlar?)
Pisküvetçi Ortak; Bunların alayının her cephede karşısına geçeceğiz. ( Savaşta mısınız?) Aklını ve ahlakını iki paralık eden zevatın Türkiye’ye pusu kurup istiklalimizi ateşe vermesine seyirci kalmayacağız. (Sizin aklınız ve ahlakınız kaç paralık? Hazine soyguncusu dedikleri adamla ortak mı olmuşlar?)
Zelzele Bekir’in öğütleri ile yazdığım yazımı, kaptığım gibi doğru kahveye gittim.
Zelzele Bekir yazıyı okur okumaz, “Sen bizim lisanımızı öğrenemeyeceksin!
Bu yazıda bir tane küfür yok, hakaret yok. Onlar bundan anlarlar. Senin yazdıkların onlara sinek vızıltısı gelir” der demez, Zelzele Bekir’e bir daldım, artık Allah ne verdiyse! Polisler beni karakola götürürken Bekir yattığı yerden bağırıyordu; “Hah işte böyle başkan! Küfretmeyi de unutma, başaracaksın!”
Ne günlere kaldık Allah’ım, sen aklımızı koru…
Not; 3 vatan evladımızı daha toprağa verdik. Bu acı Saray’dan duyulur mu?
Şehitliği kutsal sayıp, oğullarına sahte çürük raporu alanlar ne kadar duyarsa,
Bademler de ancak o kadar duyar. Bunlarda vicdanın kırıntısı yoktur.
Sağlık ve başarı dileklerimle 10 Ocak 2022
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı.