“Reis İl Küba”, Libya’da!

Ateş içinde yanan Libya ile ilgili ilk yazımızı Yeniçağ için kaleme alırken, yine içinde bulunduğumuz gerçekten de “feci” gelişmelere dokunmadan, “mazi”den renkli ve derin anektotları nakletmek ihtiyacı ön plana çıkıyor. Oysa, Libya semalarında “ölüm kusan” haçlı uçaklarının döktüğü sivil kanı için “ağıtlar” yazmak gerekiyor. Kendimizce bir tür protesto şekliyle cümleler yan yana geliyor. Fidel Castro ile yıllar önce 2 Mart 1977’de Fizan’da görüşme fırsatı yakalamıştık. Şu hayatın, daha doğrusu gazeteciliğin cilvesine bakınız. Fidel Castro ile Libya’nın derinliklerinde çölde tanışmış, kısa da olsa görüşmüştük.
Küba veya Havana neresi, Libya veya Fizan neresi. Osmanlı İmparatorluğu’nun sürgün yerlerinden Fizan’da böylesine karizmatik bir lider ile yan yana gelebilmek... Oldukça uzun yıllar önceydi, Libya’nın önemli günlerinden biri yine yaşanıyordu.
Gizemli lider Albay Muammer El Kaddafi, Libya’nın Anayasası’nın “Kur’an-ı Kerim” olmasını gündeme getirmişti.
Libya Halk Kongresi Fizan bölgesinin Sebha şehrinde toplanmıştı. Aynı zamanda devrimin yıl dönümü de kutlanıyordu. Kaddafi’nin “onur konuğu” Castro, Sebha’ya kadar gelmişti. Kumların ay ışığında pırıl pırıl parladığı ve küme küme oynadığı “nefis” bir çöl gecesinde yakılan yüzlerce meşalenin aydınlattığı Sebha Havaalanı’na Castro’yu getiren uçak indiğinde, bedevilerin sıktığı kurşun, kadınların “hel hele” çığlıkları unutulur gibi değildi.
Castro bütün heybetiyle, Albay Kaddafi ile kucaklaşırken mermilerin ve “hel hele”lerin artan sesleri birbirine karışıyordu. Pistin kenarlarında rengârenk kıyafetli bedevilerin koşuşan atları ve elden ele dolaşan meşaleler, bu tarihi buluşmaya eşlik ediyordu. Anayasa’sını “Kur’an-ı Kerim” yaptığı gece Libya’ya, “ateşli” bir Marksist lider konuk olmuştu. Gerçekten de tarihin “garip” bir cilvesi daha tecelli ediyordu. Yanımızdaki bir bedeviye Castro’yu göstererek “Bu kim?’’ sorumuza, yağız delikanlının “Reis İl Küba” yanıtı hafızalarımızı ara sıra yokluyor. “Reis İl Küba” tam 49 yıl önderlik yaptığı ülkesinde artık sade bir vatandaş gibi yaşayamayacağı biliniyor. Çünkü o, çoğu kişilere göre hâlâ bir efsane... Bir yerde emekliye ayrılmış ve yerini kardeşine terk etmiş bir Castro...
Diğer yandan,” Çölden gelen umut Kaddafi “nin azap dolu trajik günleri...

ABD’nin tehlikeli oyunu!

”GOP“ diye kısaltılan birçok ülkenin geleceğini dizayn etmeyi amaçlayan ABD’nin sözde ”süper plan“ı aslında beraberinde birçok tehlikeyi de getiriyor.
En son olarak, Libya’ya yapılanlar, insanoğlunu dehşete düşürüyor.
ABD çıkışlı planın, ayrıntıları safha safha açıklanıp, uygulanırken ve Irak,Tunus, Mısır, Sudan ve Libya payına düşeni almışken, kim bilir hangi ülkeler sırasını bekliyor. Aslında ”GOP“un tamamını ve püf noktalarını fazla kimse bilmiyor. Zaten ”vahamet“ burada yatıyor. Her şeyden önce, projenin ABD’nin bir ”devlet politikası“ olarak algılanıp uygulandığı açık açık görünüyor.
Esas itibariyle CFR’nin ve Küresel Entellektüel Kapitalist Çekirdek Ekibi’nin planı olan ”GOP“ Kuzey Afrika’dan başlayıp Sudan, Mısır, Ürdün, İsrail, Lübnan, Suriye, Suudi Arabistan, Yemen, Birleşik Arap Emirlikleri, Irak, Afganistan, Kafkasya, Kazakistan, tüm Türk Cumhuriyetlerine kadar uzanıyor.
En önemli iki devleti ise Türkiye ve İran oluşturuyor.
ABD’nin nihai hedefinde bütün bu ülkelerin birleştirilmesi her halde yatmıyor. Bu ülkelerden bir ”pakt“ kurmak da çok zor görünüyor. Bu ülkelerin rejim ve sınırlarını korumak projenin anahtarı oluyor. Açıklanan veya ele geçen haritalar, ABD’nin kafasından geçen yeni ülke ve sınırlarının ipuçlarını veriyor.
ABD eski Dışişleri Bakanlarından Rice, 7 Ağustos 2003’te Washington Post’a, Fas’tan Basra Körfezi’ne kadar 22 devletin rejiminin değiştirileceğini yazdığı hatırlanıyor. Çoğu kişi, kuruluş ve kuruma ” ham hayal“ gibi gelen ”GOP“un amaçları arasında en az 15 madde seslendirilebiliniyor.
Bu maddelerden bazıları şöyle sıralanıyor:
1- Kitle imha silahlarının önlenmesi.
2 -İnsan hakları ihlallerinin önlenmesi.
3 -Demokrasinin yerleştirilmesi.
4 -Etnik çatışmaların önlenmesi.
5 -Din ve mezhep çatışmalarının
önlenmesi.
6 -Terörün önlenmesi.
7 -Uyuşturucu trafiğinin önlenmesi.
8 -Fikir uyuşmazlıklarının önlenmesi.
9 -Sabotaj ve organize suçların önlenmesi.
10 -Kitlesel güç hareketlerinin önlenmesi.
Gizli amaçlar ise çeşitleniyor ve çoğu insanlara komplo teorisi gibi geliyor.
Ana başlıkları şöyle sıralanıyor:
1- Petrol, doğal gaz kaynaklarının, her bakımdan denetim altına alınması.
2- Çin’in ekonomik gelişmesinin
önlenmesi.
3- ABD ekonomisinin dibe tam olarak vurmasının önlenmesi
4- Avrasya coğrafyasının ve gerekirse ülke yönetimlerinin denetim altına alınması.
5- İsrail Devleti’nin yaşatılması ve güvenliğinin garanti altına alınması.
6- İslam Devletleri’nin kapitalist sisteme geçmelerinin sağlanması.
7- Batı ittifaklarının korunması.
8- Türkiye’nin Doğuya yönelmesinin
önlenmesi.
9- Ortadoğu’da bir ”Ilımlı İslam Kuşağı“nın kurulup desteklenmesi.
10- Ortadoğu’da AB dâhil herhangi bir yabancı hâkimiyetinin önlenmesi Çin gereken askeri önlemlerin alınıp sürekli kılınması.
Kısacası, ”Ilımlı İslâmi Rejim“lerin yönetimi altındaki bir Ortadoğu’da enerji kaynaklarının korunması, enerji yollarının denetim altına alınması gibi büyük strateji gerektiren ”GOP“un birinci safhası Irak’ta ”iflas“ etmiş bulunuyor.
Buna rağmen, ikinci safhada da, bir çırpıda Sudan, Tunus ve Mısır halledilmiş
bulunuyor.
Libya’nın kaç gün veya kaç ay hatta yıl direneceği kesin olarak bilinmiyor.
İran’ın denetim altına alınması düşünülürken, Türkiye’ye de önemli bir rol biçiliyor. Nitekim Türkiye üzerinde oynanmak istenen oyunun provaları da ara sıra yapılmak
isteniyor.
Nereden bakılırsa bakılsın, ”GOP“un çok” tehlikeli “ izdüşümleri demokrasinin kılıcı gibi Ortadoğu ülkeleri üzerinde artık sürekli sallanıyor.

BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ

Castro haftalar önce uyarmıştı!
Küba devriminin lideri ve eski devlet başkanı Fidel Castro’nun NATO’nun planının Libya’yı işgal etmek olduğunu, bundan haftalar önce Küba haber ajansı Prensa Latina’da yayımlanan yazısında öne sürdüğünü, Libya’nın yaşadığı kaosun arkasında yatan sebebin ”uluslararası büyük Amerikan şirketlerinin elinde olan, başlıca zenginlik kaynağı haline dönüşen ve mevcut durumda medeniyetlerin gelişimine yön çizen: petrolün“ olduğunu ifade ettiğini...


ABD Kaddafi’nin evlatlığını öldürmüştü!
Libya lideri Muammer El Kaddafi’nin sık sık ikamet ve karargah yeri değiştirdiğini hatta bazı gecelerde birkaç değişik çadırda sabahı bulduğunu bu arada ABD’nin bundan yıllarca önce, Libya’ya Kaddafi’nin evine yönelik yaptığı hava saldırısında, bombardıman sırasında, ”Albay“ı ıskalayıp, evlatlığının ölümüne sebeb olduğunu ve ”özür“ bile dilenmediğini...


Sarkozy’a rağmen Paris’te çadır kurdu!
Albay Muammer Kaddafi’nin 2007 yılında Fransa’nın başkenti Paris’te Elysee Sarayı yakınlarındaki bir parka yine resmi ziyaret için gittiği Portekiz’in başkenti Lizbon, İtalya’nın başkenti Roma’ya da çadır kurdurarak, burada dinlenip konuklarını geleneksel çöl adetleriyle ağırladığını...

Yazarın Diğer Yazıları