Nutuk’u yorumlamak...
Kimi genç okuyucularım Nutuk’u yorumlamamı istiyorlar. Hemen belirtmeliyim ki; Nutuk apaçık bir belgedir; yorumu da okuyucuya aittir. Ama, yine de bu konuda 30 Ağustos 2010’da yayımladığım yazımı tekrar sunuyorum.
“Nutuk sürekli okunmalı! Okunmalı; çünkü o kitapta Atatürk, emperyalistler ve onların piyonlarıyla nasıl çarpıştığını anlatır. Okunmalı; çünkü çok ince ’meseleler’saklıdır satırları arasında... Bir avuç ’Kuvvacı’aydının destan mücadelesi taşar sayfalarından.
Bir gerçek var ki; o ‘bir avuç’ asker aydın; Balkan bozgununu yaşamış, dört yıl yedi cephede savaşmaktan yorulmuş bir milleti ayağa kaldırdılar; görkemli bir bağımsızlık savaşının motoru, dinamosu oldular.
Başardılar; çünkü beyinleri özgürdü! Fiyatları olmayan, satın alınamayan, devşirilemeyen insanlardı onlar. Türk’ün yakın tarihini çok iyi biliyorlardı. Dağıtılan ordunun henüz kurulma aşamasında; sözde din adına, Hilafet adına çıkartılan ’İngiliz destekli’iç isyanları çekinmeden bastırdılar. Onlarda “düveli muazzama” (büyük devletler) ne der?” korkusu yoktu.
O kahramanlar emperyalistlerin onayıyla, izniyle özgür olunamayacağını çok iyi biliyorlardı. O nedenle korkusuzdular; o nedenle korkuya ’korku’oluyorlardı! Oysa mütareke basınının etkisindeki kimi sözde aydınlar ’yabancı bir devletin koruması altına girmek’için can atıyorlardı. Basit akıl ürünü gerekçeleri vardı. ‘Ülke yoksul, devlet parasız; bu durumda direnmek anlamsız’ diyorlardı. (Bir küçük iliştiri: Parasızlıktan korkan siyasetçiler yakın tarihimizde başımıza az bela açmadılar. Filistin cephesinden dönen Cemal Paşa’ya Haydarpaşa Garı’nda gazeteciler “Paşam biz Almanlar yanında niçin savaşa girdik?” diye sorunca, Cemal Paşa, “Maaşları ödemek için” yanıtını verir. Bkz: F.R.Atay, Zeytin Dağı.)
Devletin ’parasız’oluşu gerekçesiyle ’manda’peşinde koşanların o zavallı fikirleri, Mustafa Kemal Paşa’nın çelik iradesi karşısında toz duman oldu; dağıldı.
İşte bunlar anlatılır Nutuk’ta!
Vatanımızın emperyalist devletlerin pençesinden nasıl kurtarıldığı dile getirilir. Ve Nutuk, ‘Truva atı timleriyle’ yıkıcı ‘psikolojik harekâtla’ vatana yapılacak saldırıları anlamamızın yöntemini açıklar... Dişimizi görünmeden kıracak olan pirinç içindeki ’beyaz taşları’fark etmemizi sağlar... Askerine güvenmeyenlerin; milletiyle ordusunu ayrıştırmaya çalışanların; “Hilafet Ordusu” özlemiyle tutuşanların ibretlik öyküleri saklıdır Nutuk’ta!
(Yine bir iliştiri: - Kâzım Karabekir Paşa’nın tanık olduğu dehşet olay şudur: Osmanlı’nın Harbiye Nazırı (Bakanı) Ferit Paşa, 2 Mart 1919’da Fransız Albay Fulon’a, -dağıtılması istenen Türk ordusunu kastederek- “İnşallah şu ordu derdinden kurtuluruz” der. Sonra da, Albay sormadığı halde -Fransız’a yaranmak için- kendisinin Türk olmayıp, Mısır’dan geldiğini de söyler... Bkz: K. Karabekir, İstiklâl Harbimiz, M.Uluğtekin Yılmaz, Osmanlı’nın Arka Bahçesi).
İşte bunun için yeniden okunmalıdır Nutuk!
Olaylar, düşünceleri ve safları her zaman netleştirir!
Bir yanda ’Mütareke İstanbul’unun İngiliz uşakları gazeteciler ve onların etkisinde kalan zayıf iradeliler; diğer yanda ise Kemal’in askerleri!
Yabancı devletlerin yıkım projelerine alet olanların unvanları o yıllarda da kocaman kocamandır; Sadrazam, Nazır, Molla gibi... Bunun yanında, Türklüğün özgürlüğünü, ülkenin bütünlüğünü savunanların ise; var olan unvanları bile ellerinden alınmıştır!
Sevgili okuyucum; her büyük makamda oturan insanın, bırakınız ‘büyük adam’lığını; ‘adam’ bile olmadığını yakın tarihimizden çok iyi biliyoruz.
İçiniz rahat olsun; Türk milletini kimse öteleyemez!
Esen kalın efendim.