Ne olacak halimiz Allah'ım?

Türkiye uzun bir bocalama dönemine doğru hızlı bir düşüş içinde. Bu durumda gene kazığı dar gelirliler memur ve emekliler yiyecek. Başkan Bush tarafından açıklanan son ekonomik paketin ABD’yi düştüğü çukurdan çıkarması beklenmiyor. Bu sadece düşüşün hızını kesmek için ortaya atılan bir plan. İyi de elin yabancısı ve devlet adamları kendince bir şeyler yapmaya çalışırken bizimkiler yaraya kurutma tozu ekmekle meşguller.
Türk ekonomisi bir borç batağı içinde, hem krediler hem de sağa sola sattığı kâğıtlar bakımından. Bush kredi kurumlarının elindeki kötü kâğıtları alıp bu sistemi kurtarmaya çalışırken Türkiye’nin sattığı kâğıtları satın almak gibi bir eylem içine girmedi. Her ülke kendi önlemini alıyor, biz de Deniz Feneri olayının peşindeyiz. Bu olay araştırılacağına tam tersine sıyrılmaya çalışıyor iktidardakiler. Göreceğiz kim haklı kim haksız.
Bugün asıl yazmak istediğim konu Eruygur Paşa’nın beyin kanaması konusu. Suçluluğu kanıtlanmamış, daha doğrusu konuyu daha mahkemeler ele almamışken koca emekli orgeneral merdivenlerden düşüp beyin kanaması geçiriyor. Türk basınını ibretle izliyorum, konunun ayrıntıları için tek satır yok.
Arazide terörist kovalarken bugüne kadar bir şey olmayan bir paşa nasıl merdivenlerden düşer? Bu konuda Adalet Bakanlığı neden hiç soruşturma falan yapmaz? Biri mi itti? Nasıl düştü? Gece merdivenlerde ne işi vardı? Bunlar neden soruşturulmuyor? Bunlar önemli konular, yeni bir cezaevi ölüm olayı mı yaşıyoruz. Hepimiz mi korktuk bunları sorgulamıyor veya sorgulanmasını istemiyoruz.
Neden Eruygur’un hastaneye gönderilişi maskelenmek istenir. Onu oraya koyarken utanmadık da şimdi kendisini hasta yatağında göstermek mi bizleri utandırıyor? Bence bu konuda da bir Meclis araştırması yapılması gerek. Soruşturmayı açarsınız ve sonuçlarını da kamuoyuyla paylaşırsınız.
Bu konuda Genelkurmay da ısrarcı olmalı bence. Bu insanların suçluluğu mahkemeler ve Türk hâkimleri tarafından da onaylanırsa o zaman ben ve benim gibi çok kişinin de ağzı kapanır. Aksi durumda söylentiler alır başını gider, kimse bunu önleyemez.
Abdullah Gül New York’ta. Göreceksiniz irili ufaklı kaç devlet ve hükümet başkanıyla görüşecek. Bush ve Rice ile de verilecek kokteylde kısa bir merhabalaşma şansı olacak. Orada da sanırım Ermeni soykırımı konusundaki çabalarını dile getirecek. Hani şu ABD’yi hiç mi hiç etkilemeyen önerilerimiz. Ermeni diasporası bu arada işi azdırdı.
Amerikalı senatörlere yolladıkları mektupla Türk-Amerikan ilişkilerinin sorgulanmasını istiyorlar. Başaracaklarından da emin olabilirsiniz. Ya da bizimkiler yeni başkanın seçilmesini bekleyip ona bir jest olarak sınırı açacaklardır. Ama bunlar Ermenileri kesmez. Onlar toprak ve tazminat peşindeler.
İşte tüm bu sorular karşısında biz de bir Dubai veya Katar şeyhini çağırır ne kadar başarılı dış politikamız olduğunu anlatmaya çalışırız.
Evet, Türkiye’nin işi zor ama en zor olanı da kendi içimizdeki sorunları halletmeden dış sorunlarda aktif rol oynuyormuşuz rolü oynamamız. Allah yardımcımız olsun...

Yazarın Diğer Yazıları