Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüseyin Macit YUSUF
Hüseyin Macit YUSUF

Navtex(*) kaldırılıyor mu?

Anavatan Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun 5-7 Aralık’ta, Türk-Yunan İşbirliği Konseyi’nin 3. toplantısı nedeniyle Atina’ya gerçekleştirdiği ziyaretinde, Yunanistan Başbakanı Andonis Samaras’la Kıbrıs müzakerelerinin yeniden başlamasına olanak tanıyacak bir formül üzerinde görüşüldüğü ve anlaşıldığı yolundaki Rum-Yunan basınında çıkan haberleri siz değerli okuyucularımla “Barbaros geri çekilip, Navtex kaldırılıyor mu?” başlıklı yazımda paylaşmıştım.
Hatırlayacağınız üzere, Astra radyosunun Türkçe muhabiri Dimitris Agadis’in bir Türk yetkiliyi kaynak göstererek, müzakerelerin yeniden başlamasına olanak tanıyacak bir senaryonun tezgahta olduğu haberine göre: “ENI-KoGas konsorsiyumu 9’uncu parseldeki sondajlarının ilk aşamasını tamamlar tamamlamaz Türkiye, bunu prosedürün sonu olarak algıladığını ve Barbaros Hayreddin Paşa gemisini çekeceğini açıklayacak ve aynı zamanda Türk hükümeti, ENI’nin hidrokarbon aramalarına devam etmesi durumunda tepki göstereceğini de sızdıracaktır.”
Geçtiğimiz günlerde Rum basınına yansıyan bir başka haber sanki Atina’da iki lider arasındaki temaslar sonrasında ortaya konan senaryonun işlemekte olduğunu gösterecek nitelikteydi. Rum Politis ve Fileleftheros gazetelerinin manşetten verdiği habere göre: “Güney Kıbrıs yönetiminin, tek yanlı parsellediği ve Türkiye ile kriz çıkaran doğal gaz sondajının ’kör kuyu’çıktığı belirtildi. Rum tarafı adına sondaj yapan İtalyan ENI şirketinin deniz tabanından 5 bin 500 metre derinliğe inmesine rağmen doğal gaz bulamadığı açıklandı.”
Aynı habere göre, “şirket sondaja son verirken, Rum Enerji Bakanı Yorgos Lakkotripis, o tarihte New York’ta kalp ameliyatı sonrasında nekahat dönemini geçiren Anastasiadis’e ’kötü haberi’iletti. Haberin medyaya sızmasından endişe eden Lakkotripis, geçtiğimiz günlerde Rum siyasi parti liderlerine durumu açıkladı.”
Önceki gün ise yine Rum basınında, Türkiye’nin Barbaros Hayreddin Paşa sismik araştırma gemisinin Güney Kıbrıs’ın sözde Münhasır Ekonomik Bölgesi’nde (MEB) sismik araştırma yapması amacıyla yayımladığı ve 31 Aralık’ta süresi dolacak olan Navtex’i yenilemeyeceği iddia edildi. Alithia gazetesi; “Barbaros Kastelorizo’ya (Meis)” başlığı altında verdiği haberinde, Güney Kıbrıs’ın sözde MEB’inde faaliyetlerini sürdüren Barbaros gemisinin 31 Aralık tarihinde bölgeden ayrılacağını ve Ege’ye gideceğini savundu.
“Barbaros geri çekilip, Navtex kaldırılıyor mu?” başlıkla yazımda gerilimi düşürmesi beklenen bu formülün, yani Anavatan Türkiye hükümetinin Navtex’i uzatmayarak gemilerini bölgeden çekmesinin, başka bir deyişle bu geri adımın sonuçlarının oldukça kötü olacağını, bunun Türk dış siyasetinin son dönemdeki en büyük hatası olarak tarihteki yerini alacağını vurgulamıştım. Söz konusu yazımda Anavatan Türkiye’nin Kıbrıs Türkünün hakları konusunda MGK kararlarına, en üst düzeyde yapılan açıklama ve taahhütlere istinaden, geri adım atıp vahim bir hata yapacağına da ihtimal vermediğime vurgu yapmıştım.
Nitekim yanılmadığım Anavatan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, 10 Aralık’ta, Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen Uluslararası Petrol ve Doğalgaz Stratejileri Sempozyumu Galası ve Türkiye Petrolleri 60. Yıl Resepsiyonu’da yaptığı önemli konuşmada ortaya çıkmıştı.
Enerji sektörünün ülkenin dış politikasında önemli yere sahip olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuşmuş ve bizi rahatlatmıştı: “Türkiye artık sadece kendi topraklarında değil. Azerbaycan’dan tutun Irak’a, Afganistan’dan Kazakistan’a, Rusya’dan Kırgızistan’a, Libya’ya, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne Kolombiya’ya varıncaya kadar dünyanın her yerinde petrol arıyor. Özellikle Kıbrıs’ın güneyinde son dönemdeki gelişmeler bilesiniz ki hiçbir zaman dışında kalacağımız bir gelişme değildir. Şu anda Barbaros Hayrettin Paşa orada da dolaşıyor ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Yunanistan eğer burada kendilerine yaptığımız uyarıyı kale almadıkları sürece biz de oradaki çalışmalarımızı aynı şekilde devam ettireceğiz. Zira münhasır ekonomik bölgedeki tüm çalışmalarda Kıbrıs’ta yaşayan Türklerin hakkı vardır, eşit miktarda hakkı vardır ve bu hak hukuka dayalıdır. Sonuna kadar bu hakkın da her zaman savunucusu olacağımızı bu akşam bu vesileyle de ifade etmek istiyorum.” Atina’da Anavatan Türkiye Başbakanı Davutoğlu ve Samaras’ın üzerinde mutabık kaldıkları Rum basınınca iddia edilen senaryonun gerçek olup olmadığı birkaç gün içersinde belli olacaktır. Umarım Rum-Yunan basınının yazdıkları doğru değildir. Yoksa Anavatan Türkiye hem “inanılırlılığından ve dik duruşundan” yara alacak, hem de “Milli Kıbrıs Davamız” zarar görecektir.(*)Yazılı Seyir Uyarı Sistemi

Yazarın Diğer Yazıları