"Mezhep Kavgası" tehlikesi!
Su meşhur ve meşum “Genişletilmiş Büyük Orta Doğu Projesi” (GBOP) kafaları ve hedef aldığı ülkeleri karıştırmaya devam ediyor.
Her ne kadar, GBOP’un sürecinde, ABD orijinli diğer projelerin kaderi yani başarısızlık yatıyorsa da, ne yazık ki, bazı ülkelerde hükmünü icra ediyor.
...Ve ne yazık ki, gezegenimizdeki bu trajik süreç, gözlerin önünden acı acı geçerken, belleklerde burukluk ve ürkeklik yaratıyor.
“Medeniyet dediğin canavar”, özellikle Müslüman ülkelerin üzerinde tahribatını yaparken, yüzlerce masum insanın canının ve malının yok oluşu belleklerden silinmiyor.
Aslında, birkaç yıl önce Afganistan’da “çekilen pim”in tahribatı, ülke ülke, günümüze kadar yayılıyor. Irak’ın Kuveyt’i işgali, Körfez Savaşı, ABD’nin müdahalesi, Saddam’ın ortadan kaldırılışı, zincirin halkalarını oluşturuyor.
Bu arada, İsrail’i kollamak için Filistin’i tanımama hatta onu paramparça etme gayretleri gözler önünden geçiyor. Böylece, “Genişletilmiş Büyük Orta Doğu Projesi” denilen “derin” planın şifrelerinin kendiliğinden çözülme dönemleri ister istemez yaşanıyor.
Ancak, “bahar” diye anılan günleri kapkara tanımlamak gerekiyor.
Sözde “demokrasi” teraneleri, kan ve gözyaşından başka bir şey getirmiyor.
Madalyonun bir tarafına, “bahar” paftası ışınlanırken arka tarafına ekonomik krizler yapışıyor.
Öte yandan, ABD’nin içine düştüğü ilk krizin nedenini, Afganistan ve Irak’taki askeri harcamalara bağlayanlar hâlâ ortada bulunuyor. Belki de, fatura bu yüzden Müslüman ülkelere kesiliyor.
Yani, zaten temelinde Orta Doğu’daki zengin enerji kaynaklarını ve yollarını güven altına almak görüşü yatan (GBOP) bir başka işlevde kendini gösteriyor.
Kısacası, madalyonun yüzündeki parıltılar arkasına pek yansımıyor.
Özellikle, dış politikadaki tutarsızlıklar ülkeyi âdeta sarsıyor.
“Arap Baharı”nın kayıtsız şartsız taraftarı olan Türkiye’nin aslında, beklenmedik ve hatta tehlikeli sayılabilecek girişimlerinin başını çok ağrıtacağının sinyalleri alınıyor. En azından, artık herkes; ABD’nin İslam Alemi için, Türkiye’ye “Ilımlı İslam” rejimini model olarak dayattığını farkına varıyor.
Hatta, Türkiye’nin bu proje için sosyal, politik, ekonomik ve askeri alanları oluşturması isteniyor ve ısrarla bekleniyor. Oysa, geçen yazımızda da belirttiğimiz üzere, İslam’da her şeyden önce aslında “Ilımlı İslam” gibi, bir ayrım, yanılgılara neden oluyor.
Aslında, çeşitli alanlarda, İslam ülkeleri birbirine zıt özellikler sergiliyor.
Sonuç olarak, zaten “Arap Baharı” nı Tunus, Libya, Mısır ve Suriye gibi ülkelere, “demokratik rejim” getirme bahanesiyle ve gerekçesiyle ortaya atanların, kesinlikle başarılı bir netice alamadıkları açıkça görülüyor.
Ayrıca, çok tehlikeli bir “mezhep kavgası”
rüzgârlarının da estirilme gayretleri bölgeyi tedirgin ediyor.