Kalaşnikoflu aktivist arkadaşlar, gazetecilere “muz” ikram etmiş
E, ister istemez insanın aklına “muz cumhuriyeti” geliyor tabii.
*
Hikâye değil...
Yaşanmış olaydır.
Amerikalı bilimadamları, muz cumhuriyeti’ni düzene sokmaya karar vermiş... Rasgele üç maymun seçmişler, kafese koymuşlar, kafesin tavanına da muz asmışlar... Muzu gören maymunlar tellere tırmanıp uzandığında, vermişler tazyikli suyu... Nerden geldiğini şaşırmış zavallılar, paldır küldür yere yuvarlanmışlar, kafa göz haşat... Uslu uslu oturmaya başlamışlar. Hepsi sırılsıklam.
*
Bakmışlar ki, bunlar öğrendi... Islak maymunlardan birini çıkarıp, yerine kuru bi maymun koymuşlar. Kuru maymun tellere hamle yaptığında, tazyikli suya gerek kalmamış, ıslak maymunlar yapışmış kuru maymunun ayağına, çekmişler aşağı, vermişler yumruğu, başımızı belaya mı sokacaksın diye... Böylece, o da öğrenmiş. Oturmuşlar uslu uslu...
(...)
“Sebepsiz kader” deniyor buna.
Öğrenilmiş çaresizlik de deniyor.
Tek tek öğreniliyor.
*
Korkaklıkla...
Ahmaklık birbirine karışınca...
İlla kuru’nun yanında yaş’ın yanmadığını, yaş’ın yanında kuru’nun da yanabildiğini kanıtlıyor.
*
Posterlerinden tanırsınız onları.
Hani şu, mevzu ne olursa olsun, görmedim duymadım konuşmadım’cılar var ya... İşte onlar.
*
Neyse...
Sordurdum aktivist arkadaşlara, bizimkiler muzları yedi mi diye?
Pilav üstü tavuğu afiyetle yemişler.
Muz’a elini uzatan bile olmamış.
Yılmaz Özdil/Hürriyet
+++
Anladınız mı şimdi!
Terör örgütü şefi, gazetecileri Kandil’de toplayıp “savaşan iki ülkeden birinin devlet başkanı” edasıyla “barış koşulları”nı ve bunların yerine getirilmesi durumunda çekilme planını anlattı; AKP’li Milletvekili Ayşenur Bahçekapılı Meclis’te takla attı:
“Bu ülkede artık bayram var, bayram.”
Sonra da CHP’li ve MHP’li vekillere kapıyı gösterdi:
“Bu ülkede size artık yer yok.”
Anladınız mı şimdi 23 Nisan’ı, 19 Mayıs’ı, 30 Ağustos’u ve 29 Ekim’i önemsizleştirmelerinin nedeni?
Onların hiçbiri “bayram” değil, bayram bundan sonra 25 Nisan!
Mustafa Mutlu/Vatan
+++
Anayasa talebini rehin almak
...herkesin canını yakan Kürt sorunundan kurtulmak istiyorsanız “ya dediğimi kabul edersiniz ya da siz bilirsiniz” demek anayasa talebini rehin almak olur, bu da güveni sarsar. Üstelik bu modelin bölgeye İngilizlerin monarşileri, Fransızların cumhuriyetleri dayatması gibi şimdi Amerikalıların federasyonları dayatmakta olduğu duygusunu kuvvetlendirme gibi bir potansiyeli de vardır..
Ali Bulaç/Zaman
+++
Bi çekilip geleceğiz...
2010 referandumunda yine silahlar susmuştu. Şimdi önümüzde üç seçim var; çekilme bu kez “PKK terör örgütü değil aktivist bir girişimdir, terörist TSK’nın Genelkurmay eski başkanı İlker Başbuğ’dur” diyen terör örgütünü ve kurucusunu yıkayıp, temizleyen bir atmosferde yapılıyor.
Çekilir, geri de geliriz demekteler.
Necati Doğru/Sözcü
+++
‘Silahlara veda’ yok
Etraftaki iyimserlik havası, “Akan kanlar durdu, artık analar ağlamıyor” söylemleri, çok garibime gidiyor, içimi bayıltıyor ve kendi kendime hep şu soruyu soruyorum:
- PKK’nin “eli kanlı terör örgütü” olduğu, adını telaffuzun dahi neredeyse aptes bozduğu günlerden bu yana amacında herhangi bir değişiklik meydana geldi mi?
Sorunun yanıtı açıktır:
- Ne münasebet!
O zaman hemen şu soru giriyor gündeme:
- Yani her şey aynı mı?
Bunun da cevabı açık:
- Tabii ki değil, amaçlar değişmemiştir, ama yöntem değişmiş, talepler siyasetle ileri sürülmeye başlanmıştır.
(...)
Bu dönemde herkes uyanık olmalı, konuşurken ne söylendiğini, ne ima edildiğini açıkça kavrayabilmeli ki gerçekten kalıcı ve adil çözüme
ulaşılabilsin.
Ali Sirmen/Cumhuriyet
+++
Adamın biri silahı çeker size senet imzalatırsa bu suç olur. Anayasa yaptırırsa
bu barış oluyor...
Melih Aşık/Milliyet
+++
Çalışlar’ın hedefi AKP milletvekilliği miydi
Patronu Başar Arslan’ın sansür ve adam çıkarmalarını “barış karşıtı operasyon” olarak tanımlayarak Taraf Genel Yayın Yönetmenliğinden istifa eden “akil” Oral Çalışlar’a gazetenin yazarı Mehmet Baransu twitter’dan bakın nasıl cevap verdi:
“- Taraf’ın Ak Parti’nin 4. dönem milletvekili olmak isteyen arkadaşlara ihtiyacı yok. Gazeteciye ihtiyacı var.”