Yeni duymuş gibi yapın
mesela:
“Telefonları da dinlemişler” dersiniz...
Duyanın ağzı açık kalsın:
“Yok artık Hüseyin...”
***
İktidar 12 sene sonra “Ordu’ya kumpas kurulmuş” dediğinde, o aptal köşe yazarı “Bunu da mı duyacaktık” demedi mi...
Dediğinde, ordunun yarısı içeride...
Genelkurmay Başkanı “silahlı terör örgütü kurmaktan” hapiste...
Ben bile yazdım:
“İşte kumpas...”
Sanki Paşa kendiliğinden gitti oturdu hücreye...
***
Gömülü silahları anımsayın...
Tarlada silahlar bulunduğunda muhabir “Cephanelikleri ortaya çıktı” diye koşmadı mı?.. Millet de baktı televizyonda, evet silah ve gömülü...
Kimse sordu mu:
“Ulan hangi darbeyi yere gömülü altı tüfekle yaptılar?.. Paşanın emrinde 3 bin tank, 700 uçak, 1200 gemi, 750 bin top tüfek var... 6 tüfeği niye götürüp gömsün, darbe yapacağım diye?..”
***
Şimdi...
Bakın gömülü kasetler çıkacak...
“İnsanları dinlemişler” haberleri uçurulacak...
Yeni duymuş gibi “Nasıl yani?” dersiniz...
(...)
Bu kadar çok salak olunca...
İktidarın kendi kendisini yakalamış olmasından memnun bile oluruz...
“Bilal ile kasetiniz çıkana kadar, on bir sene birlikte cumhuriyeti tarumar ettikten sonra mı devletin içine sızdıklarını anladın?” demeyiz...
Salak pazarıdır burası...
Ne satarsa artık...
Yeriz... Bekir Coşkun/Sözcü
Ali Tatar’a değil Reza’ya dokundukları için
Paralel Yapı soruşturmasında göz altına alınan emniyet ekibinin en heybetli, ‘ali kıran baş kesen’ dönemlerinde iktidara çok yakın isimlerin olduğu bir masadaydım. Polisin yanından gelen biri, gözaltına alınan bir emekli paşanın sorguda nasıl süt dökmüş kedi gibi olduğu, sandalyeye oturduğunda göbekli savcının 70’lerindeki adamı “Ben sana otur dedim mi!” diye azarladığı, yaşlı adamın “Özür dilerim efendim” diye ayağa fırladığını kahkahalarla anlatıyordu. O anda midem bulanmıştı. Gel gör ki, yine de sahur operasyonları konusunda heyecanlı değilim. Öncelikle bu operasyon, geçmiş dönemin hukuksuzlukları değil, 17 Aralık yüzünden başlatıldı. Ali Tatar değil, Reza Zarrab’a dokundukları için. 17 Aralık süreci olmasa, olmazdı.
Kim demiş eski dost düşman olmaz diye
Şafak vakti polisler gelecek, ellerinde savcılıktan aldıkları “Gözaltı” yazısıyla mesela, Hanefi Avcı’yı gözaltına alacaklar.
Şafak vakti polisler gelecek, ellerinde savcılıktan aldıkları “Gözaltı” yazısıyla MİT Müsteşarını gözaltına alacaklar.
Şafak vakti polisler gelecek, ellerinde savcılıktan aldıkları “Gözaltı” yazısıyla, Bilal Erdoğan’ı derdest edecekler.
Ve bir şafak vakti polisler gelecek, ellerinde savcılıktan aldıkları “Gözaltı” yazısıyla, dünün namlı polis müdürlerini kelepçeleyip, gözaltına alacaklar. Her şey tıpkısının aynısı, ama tepkiler farklı. (...) Niye “Zalim ve zulüm edebiyatı”na soyunuyorsunuz?
(...) Emniyet’te ve Yargı’da bir Camia’nın bu kadar derin örgütlenmiş olması normal midir? Emniyet’te ve Yargı’daki bu örgütlenme iş başında iken neleri yapmaya kadirdi diye sorulmaz mı?..
Ahmet Taşgetiren/Star