AKP’nin zayıflama alametleri
AKP’nin dış politikasını özetle derseniz, dört sözcük yeter:
Zikzaklar, virajlar, dönüşler...
Güvenilmezlik!
İç politikada durum daha kolay; tek sözcük yetiyor:
Baskı!
Bir de mali ve ekonomik politikası var, ona da iki sözcük yeter:
Vergi...
Yağma!
***
Son günlerde gerek dış, gerek iç, gerekse mali ve ekonomik politikada ciddi bir vites değişikliği, gözle görünür bir hız artışı var.
Örneğin Libya olayındaki dönüş günler almıştı: (...)
Oysa şimdi Kobani konusundaki dönüş saatlerle ölçüldü...
(...)
İç politikadaki baskı da hızla arttırılıyor:
Anayasal hakları bile ihlal eden MİT yasasının mürekkebi daha kurumamışken, şimdi polisin ve savcıların yetkilerini arttıran, “makul şüphe” adı altında herkesin mal ve can güvenliğini, özel hayatını tehdit eden önlemleri getiren bir yasa hazırlandı...
Sosyal medya suçlu ilan edildi, bir gazeteci gözaltına alındı...
Bizzat Başbakan’ın emriyle operasyon yaptıklarını ilan eden polis şefleri tutuklandı.
***
Mali ve ekonomik politika açısından vergi artışları ve yağma da hızlandı:
Kupon arsaların tahsisi, yeşil alanların yağması ve özelleştirmeler ivme kazandı...
Yapılan zamlar, Etiler Polis Okulu, Validebağ Korusu, elektrik santrallarının, otoyolların, köprülerin, limanların satış haberi bunun örnekleri.
***
AKP de zayıfladığını hissetti, hamlelerini hızlandırdı mı acaba?
Emre Kongar / Cumhuriyet
Bu ülkeyi kim savunacak!
CHP lideri Kılıçdaroğlu, İstanbul Üniversitesi öğrencileriyle sohbet ederken bir öğrencinin sorusuna şöyle yanıt verdi:
“Bizim için YPG terör örgütü değildir. Şimdi bir kere terör örgütü olarak sivilleri genç, yaşlı, kadın, erkek demeden öldüren örgütlenmelere biz ’terör örgütü’ diyoruz. PKK bu bağlamda terör örgütüydü. Ancak YPG’nin şu ana kadar Türkiye’ye veya kendi halkına yönelik böyle bir uygulaması olmadı. YPG kendi vatanını kurtarmak için örgütlenmiş bir oluşumdur.”
PKK, PYD’yi Suriye’deki kendi uzantısı görüyor, PYD bunu reddetmiyor... Tayyip Erdoğan bile PYD’yi terör örgütü görüyor ama ana muhalefet lideri nedense YPG’yi ’vatanseverler’olarak tanımlıyor. Bu açıklamalar ABD’li yetkililerin görüşleriyle uyuşuyor. Kılıçdaroğlu bir başka soruya yanıt verirken bu defa ’PYD’ye giden silahların PKK’nin eline geçeceğini ve bizi vurabileceğini’söylüyor. Madem PYD kendi toprakları için mücadele ediyor neden bu maksatla aldığı silahları PKK’ye versin? CHP lideri sanılır ki Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu’nun etkisi altındadır... O yüzden çelişkiler içine düşüyor. AKP çözüm süreci adı altında ülkenin bölünmesini halkın gözünden saklamaya çalışırken CHP de elinden geldiğince bu gidişe çanak tutuyor... Bu ülkeyi kim savunacak?
Melih Aşık / Milliyet
CHP kendini ABD’nin savaşına kurban ediyor
Türkiye’de muhalif olmak iktidarın söylediğinin tam karşıtını dillendirmek ya?.. Bizim ana muhalefet lideri de hemen mikrofonu almış eline ve PKK’nın Suriye’deki konumuyla ilgili iktidarın tutumuna keskin biçimde karşı çıkmış...
(...) İstanbul Üniversitesi’nde bir öğrencinin, PKK’nın Suriye kolu YPG’nin konumuyla ilgili sorusuna şu karşılığı vermiş;
“Bizim için YPG terör örgütü değildir...”
Kılıçdaroğlu, tıpkı PYD’lileri “kahraman” olarak niteleyen ABD Dışişleri Bakanı John Kerry gibi konuşmuş!.. Bu yaklaşımda, Kılıçdaroğlu’na sürekli hata yaptıran Sezgin Tanrıkulu’nun geçen hafta BDP’lilerle birlikte ABD’ye gitmesinin de bir etkisi olsa gerek!..
(...) Türk siyasetçiler, ABD’nin hem kışkırttığı hem de bitmesi (!) konusunda umutsuz olduğu bir savaşta kendilerini niçin harcıyorlar acaba?..
Mehmet Faraç / Aydınlık
Stratejik çark
Ahmet Davutoğlu’nun kitabı tam hazine, “Stratejik Derinlik” çeşitli bölümlerinde aynı fikri işliyor:
“Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran siyasi elit içeride milletin geleneğini, dinini bir kenara bırakmış, dışarıda milletin çıkarlarına aykırı olarak Türk dış politikasını bir büyük gücün emrine vermiş, Türkiye’nin gücünü göstermesini engellemiştir”.
Kitaptaki fikirlerden biri bu. Büyük laf etmeyeceksin, hem orada öyle yaz, hem de bir gecede söylediklerinin, yazdıklarının tersine, “büyük güçten” gelen emirle, PYD’ye silah verilmesine boyun eğ, “Açılmayacak” dediğin koridoru aç. Dünya dalga geçiyor.
Davutoğlu tam “Türkiye’nin gücünü gösterecek” , yine “büyük bir güç” engelliyor. “Stratejik Derinlik” oluyor sana “stratejik çark” , olsun, gelecek sefere. Büyük laflara devam. Çark dönüyor nasılsa.
Yalçın Doğan / Hürriyet
Yeni Şafak’ın liberal yazarından “cemaat partisi”ne oy sözü
Uzun süre analizleri Zaman’da da yayınlanan, Atatürk karşıtlığıyla nam salan Yeni Şafak’ın liberal yazarı Prof. Dr. Atilla Yayla parti kurmaları halinde cemaate oy sözü verdi:
“GC tarzını değiştirmeli ve açık ve kayıtlı bir siyasal güç hâline gelmelidir. Daha açık söylemek gerekirse, bir siyasî partiye dönüşmelidir. Diğer partilerin yaptığı gibi teşkilâtlanmalı, onlarla aynı şartlarda seçimlere girmelidir. Başkanı, yöneticileri, üyeleri, malî kaynakları, faaliyetleri açık, şeffaf ve denetlenebilir olmalıdır. Programı halka ilan edilmeli ve periyodik olarak seçimlerle halk denetimine tabi tutulmalıdır. (...) GC bunu yaparsa, sözüm söz, meşruiyete destek adına, ilk seçimde, bu partiye oy vereceğim.”
Türk bayrağını indirip konser duyurusu astılar...
Bu ne saygısızlık?!.
Geçenlerde Kadıköy Belediyesi’nin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı hazırlıklarında bütün caddeleri büyük boy Türk Bayrakları ve Atatürk posterleriyle donattığını, muhteşem bir görüntü yarattığını iftiharla anlatmıştık...
Türk Bayrakları yakılırken, Atatürk heykelleri ateşe verilir, Atatürk büstleri tahrip edilirken bu görüntü içimizi ferahlatmıştı!..
Fakat o da ne?..
Dün sabah baktım, Kalamış’taki Wyndham Grand Otel’in önündeki elektrik direkleri arasında bulunan Türk Bayrakları ve Atatürk posteri kaldırılmış, yerine otelde konser verecek Sertap Erener’in bez pankartı asılmış...
Üstelik konser 29 Ekim’den çok sonra, 14 Kasım’da!..
Bu nasıl bir umursamazlık, bu ne pervasızlıktır?..
Bu saygısızlığı, bu hakareti Wyndham otel kimseye sormadan mı yaptı, yoksa Kadıköy Belediyesi’nden izin mi aldı?..
Kadıköy Belediyesi’nin haberi yoksa vahim, belediye izin verdiyse daha da vahim!..
Türk Bayrakları ve Atatürk posteri otelin ticari ihtirasına kurban edilmiş, ne yazık!..
PKK kuyrukları Diyarbakır’da, Batman’da Bingöl’de, Hakkari’de bayrak indiriyor, Kadıköy’ün göbeğinde bir otel, konsere müşteri bulmak için Türk Bayraklarını ve Atatürk posterini kaldırıyor, arada ne fark var?!.
Türker Alkan / Sözcü
Sehven korsan TRT
TRT, Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi’nde oynadığı ve yayın hakkının D-Smart Spor’da olduğu Borussia Dortmund maçını TRT Spor sitesinden canlı yayında.
TRT’nin ekranda “PTT 1. Lig Elazığspor-Manisaspor” yazdığı halde yaptığı bu korsan yayından sonra TRT Haber ve Spor Yayın Dairesi Başkanı Nasuhi Güngör twitter hesabından özür diledi:
“Dün gece D Smart yayın platformunda yayınlanan Galatasaray-Dortmund maçı sehven http://trtspor.com.tr üzerinden bir süre yayına verilmiştir
Görevli personelin ihmali ve sorumsuzluğu nedeniyle gerçekleşen bu olay nedeniyle D-Smart ailesinden ve tüm sporseverlerden özür dileriz.
TRT Haber ve Spor Yay. Dairesi olarak bu üzücü olayla ilgili tüm sorumlular hakkında bu gece itibarıyla soruşturma başlatılmıştır...”