MEDYA POLEMİK (23 Ocak 2014)

MEDYA POLEMİK (23 Ocak 2014)

Çorba kaçtı ama “çorbacı”nın kurtuluşu yok

Çorba kaçtı ama “çorbacı”nın kurtuluşu yok
TIR Kızılay’ın...
MİT çorba dağıtıyor demek ki...

*

Ama çorba gizli...
Polis “İnsani yardım” TIR’ındaki çorbaya bakamadı...
Başbakan “Benim iznim olmadan nasıl bakarsın çorbaya, sen kimsin?” dedi...
Savcı geldi “Madem çorba, göreyim” dedi...
Göstermediler...
O sırada polis haber getirdi:
“Amirim çorba kaçtı...”

*

İlk kez oluyor böyle bir şey...
Çorba önde, polis arkada, kovalamaca başladı...

*

Suriye’de çocuklar öldü...
Çorba patlamasından...

*

İki sene önce, gidişinden şüphelenince polis, Genelkurmay’ın kamyonunu şakadanak durdurmuştu...
Savcı bile yoktu, aramayı bizim muhabir arkadaşlar yaptı...
İçinde 900 adet numarası silinmiş el bombası olduğunu, bunların Ergenekon eylemlerinde kullanılacağını (Ergenekoncular hapiste o sıra) canlı canlı yayımladılar...
Türkiye dudağını ısırdı...
Devlet, kendi ordusunun mühimmatını yakalamıştı aslında...
(.........)
Ama bu sefer Suriye’ye giden TIR’daki çorbaya savcı yaklaşamadı bile...

*

Eli kanlı...
Esad’ı indireceğim diye gönderilen bombalarla, roketlerle, mermilerle kadınları, çocukları öldürdüklerini tüm dünya biliyor...
Bir tek Türk kamuoyu “çorba” sanıyor...

*

Bu nedenle; Türkiye şu zamanda AB’ye girecekti... Ama “terör ihraç eden ülkeler” listesine giriyor...
Gözünüz aydın...
Bunun anlamı; içerideki suçları yüzünden sadece Yüce Divan’da değil... Sınır ötesi suçlarından dolayı da uluslararası savaş suçları mahkemelerinde de yargılanacak çorbacı...
Kurtuluşu yok...

*

Çorba?...
Savcı “Çorbaysa niye bakamıyormuşum?” dedi...
“Başbakan’ın izni olmadan bakamazsın” dediler...
Savcıyı görevden aldılar...

*

Kulağınız Suriye’de olsun...
O patlamalar...
Bizim çorbadır...
Bekir Coşkun/Cumhuriyet

+++

Sandık korkusu sistem değiştirtiyor

Cumhurbaşkanını TBMM seçebilir

Bir başka gelişmeye de hazır olun. O da cumhurbaşkanını yeniden Meclis’in seçeceği anayasa değişikliği. Zihin egzersizleri çoktan başladı. Muhalefet dünden razı. AK Parti bugüne kadar hep ‘hayır’ dedi. Şimdi ‘acaba’ noktasında. Yarın ‘acaba’nın ‘evet’e dönüşmesi mümkün. Düşük ihtimal de değil...
Mustafa Ünal/Zaman

+++

Allah kimseyi ‘akil’ yapmasın

Başbakan Ankara’da toplanan büyükelçilere talimat vermişti..
‘17 Aralık darbe girişimidir. Yolsuzluk iftirası ambalajı altında demokrasiye, milli iradeye, çözüm sürecine, dış politikaya sabotaj yapıldı. Devlet içindeki paralel yapıyı yurtdışında anlatın’ demişti..
Başbakan Yardımcısı Atalay da ‘Akil İnsanları’ toplamış..
Benzer şeyler söylemiş, gidin bu durumu halka anlatın demiş..
Akil İnsanlar yeniden sahalara dönüyormuş!..

*

Kaçı bu görevi kabul eder kaçı sahalara geri döner bilmiyorum.. Kabul ederlerse ‘iktidarın paralel propaganda heyetine’ dönüşecekleri muhakkak..
Neyse bu ayrı mesele.. Sahaya çıkacak akillerin işi çok zor..
İki açıdan zor.. Paralel devleti kabaca anlatmak kolay.. Yargı-emniyet-bürokrasisinde kilit görevde olan insanlar cemaat örgütlenmesi içinde hareket etmişler diyebilirler..
Örnek olarak; Ergenekon, Balyoz, Suikast, Casusluk, Şike gibi davaları gösterebilirler.. Yasa dışı dinlenen telefonları, üretilen belgeleri gösterebilirler.. Haksız yere hapse atılan, mağdur edilen insanların bu otonom yapının kurbanı olduğunu söyleyebilirler..
Söyleyebilirler de biri çıkıp da sorarsa:
Bu iddialar yıllardır dillendiriliyor yeni mi duydunuz?
Cemaat-iktidar kavgası çıktıktan sonra mı farkına vardınız?
Dün başka şeyler söylüyordunuz?
Akiller ne cevap verir?

*

Tabii konu 17 Aralık’tan açılınca söz dönüp dolaşıp rüşvet ve yolsuzluk iddialarına da gelecektir..
Akillere, ayakkabı kutusundan çıkan dolarlar sorulacaktır..
Evde bulunan kasalar, yatağa saçılan liralar..
Ne diyecekler?
Düzmece diyemezler.. İmam hatip parası diye geçiştiremezler.. Çocuğun kasa merakı diye de geçiştiremezler..
Ya bakana hediye edilen 700 bin liralık saat..
İzahı zor.. Akil bile olsan anlatamazsın!..

*

Bir de fezlekeler meselesi var.. Medyaya sızan bilgilere göre içi yenilir yutulur gibi değil.. Bakanların defalarca rüşvet aldığı iddia ediliyor..
Fezleke hazırlandığına göre belgesi vardır herhalde.. Varsa ilk kez rüşvetin belgesini de göreceğiz..
Akiller, içeriğini tam bilmiyoruz, ortaya çıksın konuşuruz diye geçiştirmeye kalksa..
O zaman da Adalet Bakanlığı niye tutuyor, niye Meclis’e göndermiyor diye sormazlar mı?

*

İşleri zor.. Bu aralar Allah kimseyi akil yapmasın..
Mehmet Tezkan/Milliyet

+++

Deniz hâlâ hapiste

Birkaç yıl önce yasa dışı dinlemeler ortaya çıkınca adeta yer yerinden oynuyordu... Bugün Başbakan’ın, oğlunun veya Fethullah Gülen’in konuşmaları medyaya servis yapılıyor... Kimse oralı olmuyor... Neden? Çünkü yasalar öylesine çiğnendi... Yasa dışı dinlemelere karşı iktidar ve yargı o kadar duyarsız kaldı ki... Yol oldu... Kimsenin etikten falan söz edecek hali kalmadı. Ancak... Deniz Yıldırım hâlâ hapiste... Kimdi Deniz Yıldırım... Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni... Başbakan Erdoğan ile KKTC Cumhurbaşkanı Talat arasında, tüm gazetelere servis edilen konuşmayı Aydınlık’ta yayımlamıştı Deniz. 4 yıldır hapiste... Bu nasıl adalet?
Melih Aşık/Milliyet

+++

MİT Anayasadan muaf mı?

Yürürlükte olan ve herkesi bağladığı varsayılan anayasaya göre, yurtdışına silahlı operasyon yapma yetkisi sadece TBMM’ye ait.
Yetkiyi ise yine anayasaya göre, yalnızca TSK kullanıp uygulayabiliyor.
Bununla birlikte, AKP hükümetinin MİT’e yurtdışı operasyonel yetki vermek istediği sır değil...
(...)
Bu tabloda, -eğer doğruysa- kim bilir kaç hayatı söndüren o silahların nerede üretildiği, nereden yüklendiği, kaydının tutulup tutulmadığının hepsi, cevap bekleyen meşru sorulardır.
Çok basit bir nedenle: Hiçbir kişi ve kurum anayasadan muaf değil.
Çiğdem Toker/Cumhuriyet

+++

TIR’ların son durağı Lahey

Lahey Uluslararası Adalet Divanı bir ülkenin diğerinin içişlerine karışması, silah göndermesi, sınır anlaşmazlıkları gibi karışık durumlara bakıyor.
(...)
Hollanda’da bir parti “Suriye’nin içişlerine karıştığı”iddiasıyla, Tayyip Erdoğan’ı Lahey’e şikâyet ediyor. O şikâyette TIR yok.
Şimdi TIR’lar da şikâyet konusu. “Suriye’ye silah gönderiyor” iddiaları Batı’da ayyuka çıkıyor. Uluslararası hukuk ihlal edildiği gerekçesiyle Türkiye’nin yargılanması isteniyor.
Yalçın Doğan/Hürriyet

+++

Acaba neye!

Kamuoyu, yazılıp çizilen şeyler hakkında bir hüküm vermiş olmalı ki, ocağın ikinci haftasında bütün gazeteler toplamda 211 bin tiraj kaybına uğradı. Oysa ki, habercilik bakımından iklim münbit; gazeteler ve ekranlar, sair zamanlarda izleyicilerin çok itibar ettiği köşeli lâflar, açık ithamlar, vahim iddialar ve sert eleştirilerden geçilmiyor. Yeni tiraj yerine okuyucunun gazete almaktan vazgeçmesini neye yormalı?
A. Turan Alkan/Zaman