Vahdettin dirilmiş sanki...
93 yıl önce de manzara böyleydi. Kürtçüler, padişahçı/hilafetçiler ve dönemin İngiliz işbirlikçisi liberalleri el ele vermişlerdi.
Yunan ordusu; İngilizlerin gözetiminde İzmir’e çıkıyor; Anadolu; son Türk yurdu Batılı emperyalistler tarafından parça parça kopartılıyordu.
İstanbul’daki Osmanlı padişahı Vahdettin; kukla bir padişah halindeydi.
Yunan ordusunun işgalini; masa başında kabul etmişti. Tahtında oturmak; onun en büyük amacıydı.
Padişahçılar; Yunanlılara direnenleri yola getirmek için “Akil Adamlar” halinde Anadolu’da dolaşıyorlar; düşmanı dost diye gösteriyorlardı.
Bunlardan birisi olan ve AKP tarafından adı şimdi bir hastaneye de verilen İskilipli Atıf, “Yunan ordusu, Padişah efendimizin dostudur!” diyerek bildiri hazırlıyor; milleti Yunanlılara baş eğmeye çağırıyordu.
Bunu da din adına, İslam adına yapıyordu.
Yetmiyordu...
Padişah Vahdettin, 23 Nisan’ın ardından hemen İstanbul’da; Silivri mahkemesi benzeri bir mahkeme kurduruyor. Bu mahkemenin başkanlığına “Kürt Mustafa” diye ünlenmiş birisini atıyor. Kürt Mustafa da Anadolu’da düşmana karşı direniş başlatan önderleri idama mahkum ediyordu.
Mustafa Kemal, İsmet İnönü, Kazım Karabekir, Halide Edip, Adnan Adıvar ve başka yurtseverler hakkında ölüm kararı çıkartılıyordu.
İstanbul’daki liberal gazeteciler; Ankara’da kurulan TBMM’yi alaya alıyorlar; hakaretler yağdırıyorlardı.
Bu bile yetmiyor.
Dönemin kendi gitmiş adı kalmış Osmanlı Devleti’nin şeyhülislamı Dürrizade Abdullah; Padişah Vahdettin’in isteğine uygun olarak bir fetva yayımlıyor.
Fetvada bu hoca diyor ki: Anadolu’da Kuva-yı Milliye adı altında ordu kuran kişiler ile bunlara uyanlar; padişah efendimize de İslam dinine de aykırı iş yapmaktadırlar. Bunların önderlerinin ve yandaşlarının öldürülmeleri dinimizin emridir.
Bu hacı-hoca takımının kışkırtması sonucu; Anadolu’da cahil takımı silahlanıp düşmanla savaşan ordumuzu arkadan vuruyor. Ayaklanmalar; düşmana kolayca ilerleme imkanı yaratıyor.
Bu da yetmiyor. Padişah Vahdettin; Ankara’da kurulan hükümeti yok etmek için bir de Hilafet Ordusu kuruyor. Yani; Anadolu’yu işgal eden Yunanlılar ile Padişah Vahdettin aynı safta buluşuyorlar.
Buna padişaha, Meclis’in gizli oturumunda; Mustafa Kemal; “Hain padişah!” diyor. Sonra bu suçlamayı aleni yapıyor.
Haksız mı?
Bunca olumsuzluğa karşın bir de bu topraklarda yaşayan yoksul, çaresiz ama haysiyetli Türk milleti var. Bu milletin içinde; Ankara Müftüsü Rıfat Börekçi gibi; Hacıbektaş’ta Cemaletin Celebi gibi gerçekten Müslüman din adamlarımız var. Milletin büyük bölümünün inancı da onlarınki gibi...
Ve kadınlarımız var... Erkekler gibi düşmana karşı sefere katılan...
İşte öyle kurtarılıyor bu ülke... İşte böyle kuruluyor cumhuriyet.
Şimdi o cumhuriyetin yetiştirdiği bir siyasi kadro bu tarihi kötülemekle hatta silmekle uğraşıyor.
Siz AKP’lilerin 88 yıl takıntısının ne olduğunu sanıyorsunuz?
Vahdettin dirilmiş, konuşuyor sanki...
Peki bu partiye oy veren gerçekten cumhuriyete; vatanına, milletine bağlı milyonlar neredeler?
Rıza Zelyut/Güneş
+++
Türk ulusu çapulculara teslimiyeti kabullenir mi
Kurtuluş Savaşı, Millet Meclisi yönetiminde yapıldı, Cumhuriyet’i bu Meclis kurdu.
Meclis, önce emperyalist işgale sonra da hilafet ve saltanata son verdi.
Duvarına “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir” yazıldı.
Ne var ki hilafet yanlıları 93 yıldır emperyalizmin desteğinde Cumhuriyet’e karşı intikam savaşı veriyor. Bugün Türk, Atatürk, Cumhuriyet, Ulusal sözcükleriyle ifade edilen ne varsa iktidar güçlerinin hedefindedir.
Milli bayramlardaki törenler kaldırıldı. Atatürk anıtlarına çelenk koymak mesele oldu.
23 Nisan’da çocukların sembolik olarak büyüklerin koltuğuna oturtulması dahi rahatsız edici bulunmuş olmalı ki... Önce iptal edildi... Tepkiler üzerine bu yıl lütfen uygulanmasına karar verildi. Herhalde bu yıl son olacak...
Gelinen noktada artık bir “Anadolu Federe İslam Devleti” konuşuluyor... Bir yandan şeriata, bir yandan federasyona dolu dizgin gidişin bizi götüreceği nokta orasıdır.
Tabii eğer Cumhuriyet neslini ve ruhunu çiğnemek mümkün olursa...
Eğer Türk ulusu çapulculara teslimiyeti kabullenirse...
Melih Aşık/Milliyet
+++
Bir tek 23 Nisan’ı kaldı
“Milli...”
Bir iki ay önce Başbakan bizzat “ayaklarının altına” aldı kendisini!
(...)
“Egemenlik”
Bizim dışımızda bir kavram zaten, hem de çok uzun zamandır!
Hatırlayın; bugünkü gibi “barış” görüşmeleri falan yapmıyorduk PKK’yla... Askerlerimiz dağ tepe bu çapulcuları kovalıyordu. Başbakan her “sınır ötesi operasyon” öncesinde Washington’a gidip, “büyük ağabey”in onayını alıyordu.
(...)
“Çocuk...”
Bu yıl yine yaparlar mı bilmem; 21 yaşında bıyıklı sakallı bir adama devretmişti Meclis Başkanlığı koltuğunu Bülent Arınç! İmam hatipliydi o genç adam...
Bu arada 4+4+4 Yasası’yla yüz binlerce çocuk okuldan koparıldı! Yarısı “ucuz iş gücü” oldu pinti işverenlere, yarısı da koca bekliyor!
“Bayram” a gelince...
Devlet, halkın bayramları kutlamasını yasakladı birkaç yıldır... Bir elinize Türk bayrağı, diğer elinize de bir demet çiçek alın; yaşadığınız kentteki herhangi bir Atatürk büstüne koymaya kalkın bakalım...
Önce dayak yiyeceksiniz, sonra ıslatılacaksınız, en son da biber gazıyla yola getirileceksiniz!
Sakın yanlış anlamayın; bu ülkede “bayram” kutlanıyor elbette!, Diyarbakır’da, PKK bayraklarıyla kutlanan “Newroz” u unutmayın örneğin!
Mustafa Mutlu/Vatan
+++
“Palyaço” gösterin çocuklarınıza; anlasınlar
29 Ekim, yasak.
Bayrakla yürüyeni polis dövüyor.
19 Mayıs, yasak.
Statta üşürsünüz diyorlar.
9 Eylül, yasak.
Yunan işgali yok diyen bile var.
30 Ağustos, zaten fuzuli.
Hasan Tahsin’i anmak ayıp.
Kubilay’ı hatırlamak günah.
TC kaldırılıyor.
*
Ve, bugün 23 Nisan.
*
Değerli anne-babalar...
Nasıl olsa bi yerde denk gelirsiniz “palyaço” gösterin çocuklarınıza.
*
Mustafa Kemal’in bu
memleket için attığı adımların bu memlekete kaç numara büyük geldiğini...
Onun bize miras bıraktığı ayakkabıların içinde, nasıl göründüğümüzü anlasın çocuklar!
Yılmaz Özdil/Hürriyet
+++
Karşıdevrimin en büyük hedefi
...karşıdevrimin en büyük hedefidir çocuklar...
Eğitimde yapılan düzenlemelere, okullara sokulan imamlara, türbanlı öğretmenlere ve öğrencilere, güya seçmeli derslere, sonuçta imamın “Dindar nesil istiyorum” demesine bakın...
Her birini “kul” istiyorlar...
Şu zor günlerde her yerde izlediğiniz; tartışmalar, kavgalar, kalabalıklar, meydanlar, haykırışlar, çığlıklar ise, en çok çocuklar içindir...
Onların, dünyanın dört bir yanındaki arkadaşları gibi medeni dünyanın başı dik, ülkesi ile gurur duyan, çağdaş dünyanın birer özgür bireyi olmalarını isteriz...
Dünyaları aydınlık olsun...
Onlar; yasaklı, ayıplı, güvensiz, hukuksuz, ilkel, karanlık bir ülkenin çocukları olmasınlar...
Bekir Coşkun/Cumhuriyet