Medya Polemik (20 Aralık 2013)

Medya Polemik (20 Aralık 2013)

Medya Polemik

Everest kadar yolsuzluğu başörtüsüyle kapatamazsınız...

İçişleri Bakanı Muammer Güler’in danışmanlarının adının karıştığı bir yolsuzluk konusu kulağıma geldi. (...)Konuyu araştırdıkça çok ilginç bulgulara ulaşıyordum. Bu konuyla ilgili olarak “İçişleri Bakanı’nın adının geçtiği bir yolsuzluk konusu üzerinde çalışıyorum. Tamamlayınca yazarım” şeklinde bir tweet yazmıştım. Bu tweete hiç beklemediğim tepkiler aldım. Önce İçişleri Bakanı tweet atarak cevap verdi. (...) Bakan Güler’in yakınları, değişik kişiler beni arayıp o tweetimi silmemi istedi. Bu isimler arasında Güler’in danışmanları da saygın işadamları da vardı.
(...) Konuştuğum onlarca kişi bana, bakan çocukları ile ilgili değişik iddialar anlattılar. Bu iddiaların birçoğu Tophane’de, Fatih’te, Çamlıca’da nargile kefelerinde dilden dile konuşulan konulardı zaten.
(...)
Boşa uğraşmayın. Yolsuzluklar Everest kadar büyümüşse, başörtüsüyle kapatamazsınız...
Emre Uslu/Taraf

+++

Allah’ın adaleti...

Banka müdürleri, bakan oğulları... Siyah gözlüklerin arkasına saklanmaya çalışan insanlar.
İki kollarında polis, başları önlerine eğilmiş.
Gözümün önüne rahmetli Türkan Saylan geldi.
Bir sabah vakti, evinden alınıp götürülürken gözlerine çöken o büyük kırgınlığı, yıllarca uğruna medeniyet mücadeleleri verdiği ülkesinin onda yarattığı derin hayal kırıklığını yeniden gördüm.
İlhan Abi’nin alınıp götürülüşü geldi gözümün önüne.
(...) Arkadaşım Murat Yalçıntaş’ın bir seher vakti katiller gibi evinden alınıp götürülüşü de geldi gözümün önüne. Teşhir edilip de sonra hiçbir şey yokmuş diye salıverilişini...
Aziz Yıldırım’ı o sabah evinin önünde yine gördüm.
Yıllarca devletin terörist diye tescillediği örgütle savaşıp da bir sabah terörist diye alınıp götürülen koskoca Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un hücresindeki yüzüne bakamadım.
Babasının, yeni doğmuş çocuk kadar küçülmüş cansız bedenini, belediyenin açtığı bir mezara indiren, Kuddusi Okkır’ın oğlunun yüzündeki ifade bir kere daha yaktı içimi.
Sonra Yarbay Ali Tatar geldi aklıma...
(...)
Sabah o görüntülerle uyandım... İçimden ”Allah var ve onun adaleti var“ cümlesi geldi...
Ertuğrul Özkök/Hürriyet

+++

GÜNÜN KOMİĞİ

2007 yılından bu yana Türkiye’nin rejimini ve “ekseni”ni etkileyen bütün “hukuki” süreçlere müdahil olan, manşetleri, haber ve yorumlarıyla “kara propaganda”da ön alan, sayısız insanı hedef tahtasına oturtan Zaman kendi ayağına basılınca bildiri yayınlayarak “ülkenin selametini” hatırlattı: İlgisi olmayan insanları zan altında bırakarak hedef şaşırtmaya gayret gösterenler, sadece kendilerine değil Türkiye’mize de zarar vermektedir.

+++

Nazlı Ilıcak kovuldu

Yandaş kalemşorlar ayrışmasında “cemaat” safında yer alan Nazlı Ilıcak, Erdoğan’a yakın olduğu bilinen Sabah’tan kovuldu. Odatv’ye yaptığı açıklamada
“Gazete son dönemde manşetlerinde benim yazdıklarımdan, görüşlerimden farklı bir tavır alıyor. Görevime son verilmesinde bunun etkili olduğunu sanıyorum” derken twitter hesabından yayınladığı mesajda da “Şahsiyetimi kaybedeceğime işimi kaybettim” dedi.

+++

Yağmurdan kaçarken doluya mı tutuluyoruz yoksa

Geniş meşrepli açılım

Soru yeni koalisyonların nerede aranacağı, kimler arasında olacağı... Acaba CHP, hükümetin karşısında oluşacak muhtemel bir yeni koalisyonun katalizörü olabilir mi? Bir tarafta Sarıgül’le siyasi oportünizme saha açarken, diğer yanda sağdan gelecek adaylar sayesinde ‘öteki’ tarafa da nüfuz edebilir mi? Böyle bir geniş meşrepli ‘açılım’sayesinde örneğin Hizmet Hareketi’ni yanına çekebilir mi?
Etyen Mahçupyan/Zaman

+++

Ayrılıkları değil birliktelikleri garipti

Özetle soru şu: Ne oldu da Cemaat’le Ak Parti arasına bu denli derin husumet girdi? Şaşılacak bir şey varsa o da Ak Parti ile Cemaat’in birlikte siyasi bir ortaklık yapmalarıydı. (...) Nurculuğun içindeki dönüşüm ve ayrışmalar ne yönde şekillenirse şekillensin ana çizgi olarak İslamcılık denilen hareketlerle aralarındaki mesafeyi koruyacaklardır.
Akif Emre/Yeni Şafak

+++

Dış mihrakları en iyi sen bilirsin

Kavga kelimesinin bile hafif kaldığı savaşta ABD+Cemaat bir yana düşüyorlar, AKP diğer yana! AKP istediği kadar emniyet müdürü değiştirsin; sonun sonuna iyice yaklaşıldığını en iyi RTE biliyor. Tekrar ‘dış mihraklar’dan dem vuruyor. (...) İtiraz etmiyorum.
‘Dış mihrakları’ en iyi o tanır, zira 2002’de iktidara gelirken kendisine ‘dış mihraklar’ omuz vermişti.
Cüneyt Ülsever/Yurt

+++

Manşetlerin dili...

Taraf eski alışkanlığını devam ettirdi ve “İşte rüşvetin konuşmaları” diyerek iddianameye girdiği iddia edilen belgeleri yayınladı. Cumhuriyet “Rezalet diz boyu” manşetini tercih etti. Türkiye’nin manşeti yine Erdoğan’ın ağzındandı: Devlet içinde örgüt var. Akşam AKP’ye desteğini sürdürdü: Kumpasta sınır yok. BirGün ayakkabı kutusunu posterleştirdi: Pandora’nın kutusu. Bugün “Şok iddialar” derken, Erdoğan’ın ağzından başlık atan diğer gazete de Star’dı: İllegal örgütlenme ortaya çıkacak. Milli Görüş geleneğinin temsilcisi Milli Gazete’nin hedefinde iktidar vardı: Çivi çıkmış! Yeni Şafak Bülent Arınç’ın açıklamasını öne çıkardı: Psikolojik harp. Aydınlık “Üç bakanın rüşvet belgesi”yle dosyanın içeriğine dikkat çekerken, Sol görevden almaları öne çıkarıp “Panik operasyonu” başlığını kullandı. Sözcü “Bakan’ın başını ağrıtacak görüntüler” yayınlarken günün en çarpıcı manşetlerinden biri Yurt’tan geldi. Gazete dört bakanın fotoğraflarını yayınlayıp üzerine “Yüzsüzler” yazdı.

+++

007’den “savaş taktiği”

İttifaklar kurmadan ve aynı amaç için yardıma koşmaya hazır olanların desteğini almadan bu gâileden kurtulunamaz. (...) Geçmişte benzer girişimlere muhatap olmuş ve başarısız kalmış iktidarların en ciddi zaafı, yol boyunca kırdıkları gönüller ile gönüllerini kazanmaya çabaladıkları arasında ezilip kalmalarıdır. (...) ‘Operasyon’ denilen girişimlerde bulunanların yaptıkları her hamleyi önceden planladıkları ve gelebilecek tepkileri de hesaplarına kattıkları genellikle unutuluyor; beklenen ve hesaba katılabilecek türden karşı-çıkışların önceden öngörülmüş yeni saldırılara vesile olabildiği de bilinmeli.
Fehmi Koru/Star

+++

Kısa... Kısa...

Emniyet müdürlerinin jet hızıyla görevden alınması, yeni savcıların atanması, bir hukuk skandalı. AK Parti hükümeti öyle bir töhmet altına giriyor ki, peşinen kendisini mahkûm ettirmiş oluyor.
Mümtaz’er Türköne/Zaman


***


Bugün yolsuzluk iddialarını fiili ve gerçek bir durumun, hükümet-cemaat kavgasının altına itmek, bunların üzerine bu yolla sünger çekmek yapılabilecek en büyük hata olur. Zira hem ‘iddialar kanıtlanmadan fiili gerçeğe döner’, hem ‘gayri-meşru’ inanılmaz bir güç kazanır, hem ‘varsa kirlilik süregider’.
Ali Bayramoğlu/Yeni Şafak


***


Polis müdürleri bakan oğullarının da içinde yer aldığı “yolsuzluk-rüşvet operasyonunda” görevlerini yaptıkları için değil; operasyon yaptıklarını Vali’ye, Bakan’a, Başbakan’a haber vermedikleri için görevden alındılar iyi mi? Mihenk taşı sayılacak günlerden geçiyoruz.
Necati Doğru/Sözcü


***


Böylesine ağır bir operasyonu, hiçbir savcı, ciddi bulgular olmadan yapamaz.
Taha Akyol/Hürriyet


***


Temiz toplum bu ülkenin yıllardır en büyük özlemidir. Peki hesaplaşma amacına dönük operasyonlarla temiz toplum hedefine yürünür mü? Ona da kimse evet diyemiyor.
Melih Aşık/Milliyet


***


Tayyip Erdoğan iktidarı, 11 yıllık iktidar süresinin ‘en büyük golü’nü yemiş ya da dün sabahki uygulamasıyla ‘kendi kalesine gol atmış’ bir görüntü veriyor.
Cengiz Çandar/Radikal