Medya Polemik (16 Nisan 2013)

Medya Polemik (16 Nisan 2013)

Medya Polemik

Komplo teorilerinde tarih gezintisi

Ortadoğu haritasının başında Cumhurbaşkanlığı yaveri, elinde bir cetvel, Cumhurbaşkanı Turgut Özal söyledikçe, orada bulunan birkaç kişinin huzurunda, yaver elindeki cetveli Kuzey Irak’ta dolaştırıyor.
“Bizim asker şuraya girerse, onları kaçırırız, sonra buraya girersek, öbür tarafa yerleşiriz.”
Kerkük, Musul çevresiyle birlikte, karşınızda Milli Misak, yeni Türkiye Cumhuriyeti (T.C.) sınırları. Genişlemiş bir devlet.
Çankaya Köşkü’nde cetvel harita üzerinde dolaşırken, hemen aynı günlerde bizim üst düzey yetkililer Kuzey Irak’a gidiyor ve Talabani ile görüşüyor. Talabani o yıllarda henüz Cumhurbaşkanı değil, ama Barzani ile birlikte, etkin iki Kürt liderinden biri. Talabani aynen şunu söylüyor:
“Biz, Özal’la Türk-Irak federasyonunu tartıştık.”
Irak diktatörü Saddam daha hayatta ve çok güçlü. Türk-Irak federasyonu dediği, Türk-Kürt federasyonu. Aynı tarihlerde Özal o ünü cümlesini söylüyor:
“Federasyonu da tartışmalıyız.”


ABD PLANI


Özal’dan sonra, bir ara Başbakan Tansu Çiller de benzer bir projeden söz ediyor.
Onun söylediği bir Türk-Kürt federasyonu değil ama belki Türkiye’nin Irak sınırını güneye doğru genişletecek bir proje.
Bu işte deneyimli bizim üst düzey bürokratlar olayın farkına varıyor. Amaçların, projelerin arkasında Amerika var.
Önce federasyon, bir adım sonrasında bağımsız Kürt Devleti. Türk-Kürt federasyonundan geçeceği için, Türkiye’de bağımsız Kürt Devletine karşı tepkiyi en aza indirmek hesabı. 90’lı yıllara damgasını vuran bu hesaplar hiçbir zaman tutmuyor. Ama, hem kişisel belleklerde, hem belgelerde yerini alıyor.


'VATANDAŞ’


Geçenlerde Türkiye’ye gelen ABD Dışişleri Bakanı John Kerry kullandığı kavramları değiştiriyor.
Önceleri “Türk Milleti” derken, şimdi “Türk vatandaşı” demeyi tercih ediyor. (...) Tam biz yeni anayasayı yaparken...
Nasıl ki, sınırların değişimi, ondan öte Ortadoğu haritası değiştirme oyunlarında Amerikan parmağı varsa, “vatandaş” tanımında da bir alıştırma mı var?
Yalçın Doğan/Hürrriyet

+++

Hem ulusalcıdır Fazıl.. Hem iktidarı desteklemiyor... Hem iktidarlardakilerin anlamadığı müzik yapıyor...
Hem de bu ülkeye islami düzenin geldiğinin hala farkında değil...
Hepsinin toplamı 10 ay ediyor...
Melih Aşık/Milliyet

+++

Sonunda bu da oldu ve ölümünün üzerinden 972 yıl geçmiş bulunan Ömer Hayyam, 10 ay hapis cezasına çarptırıldı. Kendisi
bulunamayacak durumda olduğu için onun yerine
ceza Fazıl Say’ın hesabına yazılacak. (...)
İleri demokrasi diye diye vardığımız yer, bin yıl öncesinin de gerisinde kalıyor galiba!
Mehmet Y. Yılmaz/Hürriyet

+++

O dizeler yazıldığı günden bu yana her yerde binlerce kez kullanılmış, söylenmiş, yazılmış.. Ama Fazıl Say kullanınca dava açılıyor, mahkumiyet veriliyor. Bunun “güvenilir, kabul edilir bir sonuç” olduğuna hangi aklı başında insan inanır?
Ruhat Mengi/Vatan


+++


Üzülmemiz gereken Türkiye’de ifade hürriyetinin seviyesi. Yargı yoluyla Türkiye’de demokrasinin düşürüldüğü durum!
Eyüp Can/Radikal

+++

GÜNÜN SORUSU

Ergenekon mahkemesi, yüzlerce sayfalık iddianameyle suçlanan sanıklara, avukatlarıyla birlikte sadece iki saatlik savunma hakkı tanıdı... Yani bir “hayat” için iki saat süre! Sorum mahkeme heyetine:
Siz insan hayatını film mi sanıyorsunuz beyler!
Mustafa Mutlu/Vatan

+++

Sırf kendi cüzdanını düşündüğü için AKP politikalarını “müjde” diye manşet yapan yalaka basınımız... Ve, aman düşürme sakın diye tembihleyen o bakan... Cüzdanlarda sadece para taşınıyor zannediyor.
Yılmaz Özdil/Hürriyet

+++

Hortumcuları bıraktı; MHP Lideri’ni suçladı

...Elbette bu iş için de özel bir savcı da ayarlanmıştır. O da CIA taktiğiyle üretilen telefon konuşmalarını birbirlerine ekliyor; iddianame yazıyordur.
Operasyon polisi bir yerlerde bilgisayar belleklerine bilgiler yükleniyordur. Buralardan CD’lere kopyalar alınıyordur. Bu bilgilerde MHP Lideri birileri ile konuşturuluyordur. Belki de emir veriyordur: Bilmem ne bankasından bilmem kime kredi verin; diyerek...
Operasyon başlatıldığında bu bilgisayar bellekleri ve CD’ler; bazı MHP’lilerin evlerinde ve iş yerlerinde bulunacaktır.

NEREDEN ÇIKTI?

Başbakan durdu durdu neden Devlet Bahçeli için “Soruşturun!” emri verdi?
Neden 2 yıl önceki bir konuşması şimdi gündeme getirildi? Neden o savcı şimdi dosya düzenleyip de “Bahçeli’nin dokunulmazlığını kaldırın!” dedi.
Sebep çok açık: Sayın Bahçeli “Çözüm süreci” denilen yıkım sürecine yiğitçe karşı çıkıyor.
Evirip çevirmeden, Türk milletinin sesini TBMM’den de meydanlardan da yükseltiyor. Bursa Mitingi hem hükümeti, hem PKK’yı hem Amerika’yı çok rahatsız etti. Bu cumartesi de İzmir’den seslenecek; milletin itirazını dile getirecek. AKP’ye oy vermiş olan namuslu, yurtsever, cumhuriyetçi vatandaşlarımız MHP’ye yönelecek... Bu yüzden de: Bir sebep imal etmeli... Bu Bahçeli’yi şu meşhur Silivri yargıçlarının huzuruna çıkarmalı.
(...)

CUMHURİYET’İN ÜLKÜCÜ TAKINTISI

Belki şaşıracaksınız ama Cumhuriyet Gazetesi ile Başbakan Erdoğan işin içine MHP girince; işin içine Ülkücüler girince; ağız birliği yapıyor.
Üniversitelerde öğrenci kavgalarının nasıl yorumlandığına bakın; ne demek istediğimi anlayacaksınız.
Bu olaylar için Başbakan Erdoğan; MHP’yi suçladı. Üniversitelerdeki kavgaları; çözüm sürecini baltalamak için Ülkücülerin başlattığını ileri sürdü.
Pazar Günü; Cumhuriyet Gazetesi’nden Başbakan’a destek geldi. Habere bakın: “Solcu öğrencilere tehdit: Ankara’da Ülkücü Terörü”
Cumhuriyet Gazetesi’ni yöneten zihniyete göre üniversitelerde PKK terörü yokmuş da Ülkücü terörü varmış... PKK’lılar da solcu imiş...
Ey Cumhuriyet’tekiler; bu soğuk savaş dönemi zihniyetiniz ve halktan uzak tavrınız yüzünden gazeteyi okunmaz hale getirdiniz...
Ankara’daki çatışmaları; MHP’yi sıkıştırmak için yeni derin devlet yönlendiriyor...
Rıza Zelyut/Güneş