MEDYA POLEMİK (15 Nisan 2014)

MEDYA POLEMİK (15 Nisan 2014)

Paraları evinize Fethullah Hoca mı koydu?

(...) Rüşvet ve yolsuzluk operasyonunu yürüten polis ve savcıların, arama-dinleme kararlarını veren yargıçların hepsi Fethullahçı olabilir.
Bunlar “Vay, sen misin bizim dershaneleri kapatmaya kalkışan” diyerek düğmeye basmış da olabilirler.
(...) Bunları ortaya çıkaranların Fethullahçı olması, eski bakan Muammer Güler’in oğlunun evinden 1 milyon 200 bin lira çıkmış olması gerçeğini yok etmiyor.
(...) Hâkimin, savcının, polisin Fethullahçı olması, eski bakan Zafer Çağlayan’a hediye edilen saati, umre gezilerini, benim dilimin dönmediği kadar çok dolarlar tutarında rüşvet verildiği gerçeğini değiştiriyor mu?
(...) Hâkimin, savcının, polisin “paralelci” olması, havuz kurdurup medya satın alma telefonlarını, evdeki paraların sıfırlanması talimatlarını yok mu ediyor?
Küçük kızın villa peşinde, beceriksiz ortanca oğlun arsa peşinde dolanmasıyla, bu kamu görevlilerinin Fethullahçı olması arasında nasıl bir ilişki var?
Banka müdürünün evinde, ayakkabı kutularına konulmuş dolarları paralelciler mi yerleştirdi ki “O paralar orada bulunsun ve sonra operasyon yapıp, hükümeti devirelim” dediler?
Darbe marbe yok. Olan açık: Muazzam yolsuzluklar yapıldı, Fethullahçılar bunları enseledi, sonra aralarında kavga çıkınca, rezillikleri ortalığa saçıldı.
Gerisi hikâye!
Hortumladıkları paraları unutalım diye anlattıkları, çok ama çok basit bir
hikâye!
Mehmet Y. Yılmaz/Hürriyet

Yerel Yönetimlere Özerklik Şartı’na “tamam” demek Kışanak’ın
“petrol” dahil bütün taleplerini kabul etmek demektir...

Bırakın masal anlatmayı!
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğunda, yol kesen PKK’lılarla kucaklaşan, “O gerillaları gördüğünde büyük bir duygu yoğunluğu yaşadığını” söyleyen ve “Kimse bize onlara terörist muamelesi yapmayı dayatamaz” diyen biri oturuyor. O biri Gültan Kışanak... Al Jazeera Türk’e konuşan Kışanak, (...) şu yeni talebi gündeme getirdi:

“Bölgede çıkan petrolden kesinlikle pay istiyoruz. Yereldeki tüm enerji kaynaklarından, yeraltı, yerüstü zenginliklerinden, ekonomik varlıklardan, yerelin pay alması lazım.”
Kışanak’a cevap Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’dan geldi. Yıldız, “Bu mümkün değil. Böyle bir şey gündemimizde de yok” dedi.
Acaba?
Cumhurbaşkanı Gül kaç zamandır Avrupa Konseyi Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na koyduğumuz çekincelerin fiilen uygulanmadığını açıklamıyor mu?
İktidarı destekleyen Sabah Gazetesi daha geçen hafta AKP’nin yeni dönem yol haritasında, bu Şart’taki çekincelerin kaldırılacağını manşet yapmadı mı?
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da bunu desteklemiyor mu?
Peki Yerel Yönetimlere Özerklik Şartı’nda çekince koyduğumuz maddelerden birisi ne? Şu: “Yerel yönetimlere kaynak sağlanmasında hizmet maliyetlerindeki artışların mümkün olduğunca hesaba katılması, yeniden dağıtılacak mali kaynakların tahsisinin nasıl yapılacağı konusunda yerel yönetimlere önceden danışılması ve yapılacak mali yardımların yerel yönetimlerin kendi politikalarını uygulama konusundaki temel özgürlüklerinin mümkün olduğu ölçüde ortadan kaldırmaması.”
Diyeceğim Enerji Bakanı’nın, sözlerine bakmayın. Mümkün ve bal gibi de gündemde.
Müyesser Yıldız/facebook.com

Tiraja “Karşı” dayanamadı
Karşı yayın hayatının 65. gününde kapandı. İmtiyaz sahibi Turan Ababey, kararı “İlk sayımızda aldığımız tirajdan (42.500) bugünkü tirajımıza (9.500) düşmemizde emeği geçen ve bizleri bu sürece getiren herkesi de Allah’a havale ediyorum” mesajıyla duyurdu.
Genel Yayın Yönetmenliği’nin 3. gününde okura veda mektubu yazmak durumunda kalan Kutlu Esendemir ise Gezi direnişine atıfta bulunarak “elveda değil hoşçakal” dediklerini kaydetti:
“... Kimyasallar nedeniyle gözlerimiz yaşarmasına ve arkadaşlarımızın canından endişe etmemize rağmen, “Biber gazı oley” diye tekrar koşmaya başlarcasına. Öyle bir kalkacağız ki hem de; sen de gururla arkadaşlarına direnişçi, doğrucu gazetecilerin her şeye rağmen ne kadar üretebildiğini anlatıp övünebileceksin.”

AKP İmralı’ya vaat ettiklerini oldubittiyle dayatmak peşinde
Diyarbakır BB Başkanı Gültan Kışanak, El Cezire Türk’e yaptığı açıklamada çözümden ne anladığını imâ ediyor: “...kastedilen, KCK’nin telaffuz ettiği kanton projesidir.”, ayrıca bölgedeki üretilen enerji gelirinin bölgede kalması ilginç ipuçları taşıyor; “Tabii ki [petrolden] kesinlikle pay istiyoruz...”
(...) Çözümün içinde nelerin saklı olduğu konusunda hükûmet pek ağzı sıkı. Ketumluğunu nihai safhaya kadar koruyarak İmralı’ya vaat ettiği şeylerin -günün birinde- bir oldubitti halinde kabul görmesini umuyor. Kamuoyuna bir anlamda ölümü gösterip sıtmaya razı etmek durumu yani. Ülkede yaşayan herkesi yakından ilgilendiren bir önemli mesele hakkında kamuoyunun bu kadar az bilgilendirilmesi başka türlü nasıl yorumlanabilir ki?
(...)Cumhurbaşkanı seçimi bilmecesini “çözüm” çözecek!
A. Turan Alkan/Zaman

Şeytan taşlama yanında hafif kalır
(...) Babacan, taşı aldı.
Başbakan Tayyip’e attı.
Hakkında rüşvet ve yolsuzluktan dava açılmış olan kutucu Bankacı’yı Ziraat’a yerleştirmeyi “siyasi iradenin tercihi” diye açıkladı. Kendisinin Bakan olduğunu unuttu. Washington’daki toplantıda gazetecinin biri de “siz necisiniz, siyasi irade siz demek değil misiniz” diye sorunca Bakan Babacan gülümsedi.
Omurgasızlık!
Gülümsetiyor!
Bir gün sonra (...) iktidar Milletvekili Cuma İçten, elinde dosya var sayıp sıralıyor:
Üniversiteye adam doldurmuş.
Her yeni işe alınanın maaşının yüzde 15- 20’sini F-Tipi denilen Fethullah örgütüne verilmesi kumpası ayarlamış.
İhale yönetmeliğini delmiş.
Ödenekleri peşkeş çekmiş.
200 trilyon yolsuzluk.
(...) AKP Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten, elinde 65 maddelik rezalet dosyası varken başı açık rektör Ayşegül Jale, türbana girinceye kadar niçin bekledi? (...)
Necati Doğru/Sözcü

“Türkiye’yi Kürtlerle büyütmek”
“Türkiye’yi Kürtlerle büyütmek” demek, pratikte önce Irak’ı ve Suriye’yi bölmek ama sonra kurulan Türk-Kürt Konfederasyonu’nun da parçalanıp geride Küçük Türkiye’nin kalması demektir. Bölgede büyümek, bölgeyle birlikte büyümekten geçer. Türkler ve Kürtlerin Arap ve Persleri hedef alarak büyümeye soyunması hem gerçekçi değildir hem de bir tek ABD’ye yarar.
Mehmet Ali Güller/Aydınlık