17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarına 5 gün kala atılan bir tweet Türkiye’yi karıştırdı!...
Bu tweet’in yol açtığı korku ve panik, Türkiye’nin nasıl bir “Korku İmparatorluğu” haline geldiğinin somut bir kanıtı oldu...
Sosyal medyada “Fuat Avni” adını kullanan bir şahıs var...
Bu iktidarın yapacağı operasyonları önceden haber alıyor ve twitter’dan halka duyuruyor...
Çoğu da gerçek çıkıyor!..
***
Bu “Fuat Avni” , önceki gün iktidar karşıtı 400 kişiye operasyon yapılacağını, bunlardan 150’sinin gazeteci olduğunu yazdı!..
(...)
Olay öylesine büyüdü ki, Sadrazam muavini Bülent Arınç da konuştu:
“Bu bilgilerin esası yoktur, biz öyle inanıyoruz... Ama 3-4 gün sonra böyle bir operasyon yapılır mı, bunu bilememiz mümkün değildir. Fakat isim verilerek yapıldığına göre ciddidir. Umarım aslı çıkmaz”
***
Bunları söyleyen Sadrazam muavini, çok yetkili bir kişi ama “Burası demokratik bir ülke... Öyle şey olur mu, aslı astarı yok” diyemiyor!..
O da kuşkulu...
(...)
Sevgili okurlar,
Şu ülkenin ne hale geldiğini görüyor musunuz?!.
Doğru veya yanlış, böyle bir operasyon iddiasının yarattığı şu tepkiye bakınız...
Hangi demokratik ülkede böyle bir olay cereyan edebilir?..
Türkiye’de son 12 yılda o kadar yasa dışı operasyonlar yapıldı, kumpaslar kurularak koskoca Türk Ordusu’nun etkisi sıfırlandı, haksız yere insanların hayatları karartıldı ki, artık herkes korkuyor, siniyor!..
Türkiye ileri demokrasiye (!) geçtiğinden beri insanlar hangi gün sabaha karşı kapısının çalınacağını bilmiyor!..
Yaratılan “Korku İmparatorluğu” , herkesi dehşete düşürüyor...
Tayyip 1 katrilyon 370 trilyonluk 1150 odalı sarayında “gölge kabine” kurarken...
Türkiye karanlık günlerin içinde bir altüst oluşu yaşıyor!..
Mehmet Türker Sözcü
Bir saray nelere bedel!
Erdoğan’ın yaptırdığı sarayın maliyetini, Maliye Bakanı 1 milyar 370 milyon lira olarak açıkladı.
(...) bizim paralarımızla yapılan bu saraya harcananlarla, Maliye Bakanı’nınsöylediği en düşük maliyet üzerinden, ülkemizde neler yapılabileceğini görelim.
***
383.538 engellinin 1 yıllık maaşı ödenebilir. (Üç ayda bir verilen ortalama 893 TL’lik engelli maaşından.)
1.027.756 işçi istihdam edilebilir. (Asgari ücretin işverene maliyeti olan 1.333 TL üzerinden.)
1.370.000 emeklinin maaşı ödenebilir. (Ortalama 1.000 TL’den, ki fazlasıyla iyimser.)
391.429 öğretmenin maaşı ödenebilir. (Ortalama 2.148 TL net, devlete maliyeti en çok 3.500 TL ile göreve başlayan.)
4.566.666 öğrenciye kredi/burs verilebilir. (Aylık 300 TL üzerinden.)
137 hastane açılabilir. (Tam teçhizatlı, 10 katlı bir hastane ortalama 10 Milyon TL.)
1.370 okul yapılabilir. (4 katlı, yine tam teçhizatlı, laboratuvar, saha, bahçe, yeşil alan vs.- 1.000.000 TL.)
28 üniversite kurulabilir. (Her türlü bina, fakülte, donanımıyla ortalama 50 milyon TL.)
1.370 öğrenci yurdu kurulabilir. (Tüm donanımı ve her odada en fazla 2 öğrenci olmak üzere 1 Milyon TL.)
2.740 kadın sığınma evi açılabilir. (4-5 katlı, ortalama 20 kişilik bir sığınma evi 500.000 TL.)
456 km demiryolu ağı kurulabilir. (1 km yapımı ortalama 3 milyon TL.)
2.740 engelli ve yaşlı bakım merkezi açılabilir. (Tüm donanımıyla 500.000 TL.)
2.740 adet yaşam odası yapılabilir. (40 maden işçisinin sığınabileceği tam donanımlı yaşam odası 500.000 TL.)
68.500 km köy yolu yapılabilir. 1 köye ortalama 50 km yol gerektiği düşünülürse, bu 1.370 adet köy eder. (1 km maliyeti 20.000 TL olmak üzere.)
418.192 çiftçinin 1 yıllık tarım sigortası yapılabilir. (Aylık 273 TL’den, yıllık 3.276 TL)
27.400 hayvan barınağı açılabilir. (Tam donanımıyla 50.000 TL.)
274 milyon adet fidan dikilebilir. (En pahalısından bir fidan 5 TL.)
137 milyon adet zeytin ağacı dikilebilir. (En pahalısından tanesi 10 TL.)
***
Bu yazıda KaçAk sarayın maddi bedelini, en düşük maliyet üzerinden yapılanhesaplarla aktarmaya çalıştım...
Elbette sürekli olarak vergilere de zam geliyor...
Demokrasimize manevi bedeli ise parayla ölçülemeyecek kadar yüksek...
Yazık oluyor bize!
Emre Kongar Cumhuriyet
Kurbağa misali
(...) 23 Nisan 1993’te, Afyon’da fotokopiyle çoğaltılmış bir bildiri dağıtılıyordu. Bildirinin başlığında “Ümmet-i Muhammed, ’Hakimiyet kayıtsız şartsız Allah’ındır.’İslamsız toplum çökmeye mahkûmdur. 23 Nisan, Müslümanlar için birer bayram günü değil, birer kara gündür” yazıyordu.
Öğrencilere de dağıtılan 21 maddelik bildirinin son bölümünde “Kalbinde azıcık imanı olan bir Müslüman bu kara günleri nasıl bayram kabul edebilir? Oturup ağlaması ve kurtuluş çarelerini araştırması lazım gelirken, tertip edilen merasimlere, düzenlenen şenliklere nasıl katılabilir? Bu onun dininin de imanının da nikahının da gitmesine sebep olmaz mı? Şayet katıldın ise hemen kelime-i şahadet getir, tövbe ve istiğfar et ve bir daha katılmamaya karar ver ve bu yazıyı başkalarına okut” deniliyordu.
Öğretmen Alim Başaran, aydın sorumluluğuyla bu bildiriyi Öğretmen Dünyası dergisine gönderdi ve sinsice yürütülen çalışmalara dikkat çekti. Ama çoğu kişi o bildiriye gülüp geçti... Bir gün onların gerçekleşebileceğine asla inanmamışlardı.
(...)
Gelinen nokta; sıkça anlatılan kurbağa hikayesi.
Saygı Öztürk Sözcü
“Kürdistan”a doğru
acizliğe mahkumiyet
Diyarbakır Belediyesi Cumhuriyet’e isyan eden Şeyh Said’in adını Dağkapı meydanına verdi.
Cizre Belediyesi sokak ve caddelere Kürtçe isimler koydu... Nusaybin Caddesi’nin ismi Kobanê, İdil Caddesi Arin Mirxan, Eski Hastane Caddesi Mir Bedirxan, Mezbahane Caddesi Seyit Rıza, Meydan Başı Caddesi Botan, Belediye Caddesi Şerafettin Elçi, Yakışan Sokak Feqiyê Teyran oldu...
Bitlis’te Nur caddesinin ismi Bediüzzaman Said-i Kürdi Caddesi,
Kazım Dirik caddesinin ismi Kemal Fevzi Caddesi olarak değiştirildi.
Türkiye ve Laik Cumhuriyet’i çağrıştıran isimler tabelalardan indiriliyor. Cumhuriyet’e isyan etmiş ne kadar isim varsa kahraman ilan edilip sokak ve caddelere adları verilerek onurlandırlıyor.
Bu konuda hükümet ne mi diyor? Siyaset tacirlerinin PKK’yı seçimlere kadar teskin etmek için vermeyeceği taviz yoktur. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç desteği birkaç gün önce Manisa’da verdi:
“Hakkari benim adım Çölemerik olsun diyorsa... Öbür taraftan Diyarbakır, ’bakır da neymiş, Diyarbekir olsa daha güzel olur’diyen varsa düşüneceğiz kardeşim...”
Dersimli Kemal de fırsatı kaçırmadı Tunceli’nin adını kendince Dersim koydu geçenlerde.
Coğrafi adlar, kurulmakta olan Kürdistan’a uygun hale getirilirken... Türkiye’yi yönetenler, ülkeyi getirdikleri noktada kendilerini acizliğe mahkûm etmiş bulunuyor.
Melih Aşık Milliyet
O Mustafa başka
YÜZLERCE gazeteci işinden oluyor, aylar boyu işsiz kalıyor. İşsiz kalanlardan biri de, AKP’nin sevgili kullarından, belli ki araya kara kedi giriyor, tepeden aniden yuvarlanan Mustafa Karaalioğlu. Kısa sürede ama yine aniden Karaalioğlu NTV Yönetim Kurulu Danışmanı oluyor. NTV malum, AKP’ye yakın, haberler vs AKP’yi incitmeyecek türde. Elbette hiçbir gazeteci işsiz kalmasın ama yüzlerce gazeteci aylardır boşta gezerken, Mustafa birkaç haftada Yönetim Kurulu Danışmanı oluveriyor. Yüksek ve değerli görüşleriyle Doğuş Grubu ona “danışacak”, o da gruba yeni ufuklar açacak. Bilirim, değerli çocuktur, her şirkete lazımdır.
Yalçın Doğan Hürriyet