MEDYA POLEMİK (06 Nisan 2014)

MEDYA POLEMİK (06 Nisan 2014)

“Bambaşkan” bir aday...

“Cumhurbaşkanımı buldum”

Hak etmiş birisi...
Pırıl pırıl...
Saygın...
Barış, hoşgörü, merhamet, sevgi dolu...
Şefkatli. Sevecen...
Zarif...
Tertemiz...
*
Anladınız!..
*
Niçin isterim?...
Çünkü böyle bir Cumhurbaşkanımız hiç olmamıştı...
*
Donanımlı...
Dil bilmese bile, bildiği iki kelime İngilizce ile (van minit) dünyayı ayağa kaldıracak kadar üstün yetenek sahibi...
*
Aynı zamanda orduların başkumandanı olacak...
Düşünsene Osman...
“Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir” diyen makama oturacağından... İngilizce söylerse ordumuzun Bulgaristan üzerinden Kuzey Buz Denizi’ne gitme olasılığı varsa bile...
Paltosunu da almamışsa, Necdet Paşa düşünsün...
*
Olursa, yeryüzünün en çok sözü dinlenen Cumhurbaşkanı olacak...
Bu kesindir...
Teknik timler odasından toplaya toplaya altı porsiyon etli nohut olacak kadar “böcek” topladılar... Temizlerdi açıklaması yapıldı... Ertesi gün kriptolu gizli telefondan yaptığı konuşmayı dünya alem dinledi...
Diyelim ki televizyonda konuşuyor, reyting sıfır...
Ama telefonda sesini değiştirip gizli konuştu mu, 75 milyon oturup dinliyor...
Devlete hakim yani...
*
Ben size söyleyeyim; CHP ile MHP de ister onu...
Aşağıya doğru ittirdiler, gitmedi...
Yukarıya doğru ittirirler ki gitsin...
*
Çankaya’ya tek başına gidecek de değil...
Başbakanlığın yetkilerini da yanında götürür...
İki koltuğu olur... İster yan yana koyar biraz ona biraz buna oturur... İster üst üstü koyar, üstekine oturur...
Siz buna ister “Yarı başkanlık sistemi” deyin, ister “Başkan” dersiniz...
Bunca skandaldan, bunca hukuksuzluktan, bunca rezaletten sonra, bambaşka bir şey olacağından, gerçek adı “Bambaşkan” dır... (...)
Bekir Coşkun/Sözcü

Gerekçeli kararı polis mi yazdı?

Hukuk sefaleti
(...) 13. Ağır Ceza Mahkemesi insanları yıllarca hapis yatırdıktan sonra müebbet ve çifte müebbet yağdırdığı davada (...) 16 bin 800 sayfalık bir gerekçeli karar açıkladı. (...) Acaba mahkeme neden gerekçeli kararı avukat ve sanıklardan önce medyaya açıkladı...
Avukat Hüseyin Ersöz’ün görüşü: (...) Önce gazetecilere istedikleri taraflarını açıklayarak kendilerine uygun kamuoyu yarattılar...
Mahkemenin psikolojisini Avukat Serkan Günel şöyle yorumluyor: Mahkemenin derdi daha çok kendini aklamak.... Gerekçeli kararın açıklanması neden çok gecikti... Avukat Hüseyin Ersöz’ün tahmini ilginç:
- Bu kararı anlaşılan büyük ölçüde polisler yazdı... Hükümet geniş çaplı polis tayinleri yaptığı için yerlerı değiştirilen polislerin kararı yazması gecikti... Bir hukuk skandalı olan Ergenekon davası sürprizlere gebedir...
Melih Aşık/Milliyet

“Çoğunluk” sana çalma hakkı vermez
(...) çoğunluk cinayeti, hırsızlığı, yolsuzluğu, rüşveti, zinayı, baskıyı, işkenceyi, yalanı, tezviri, şantajı meşrulaştıramaz. Çoğunluğun böyle bir yetkisi yoktur. Eğer bir ülkede Müslümanlar, bu temel ilkelere bakmadan çoğunluğun desteğine bakıp meşruiyet sahibi olduklarını düşünüyorlarsa o memlekette çok ciddi sorunlar var demektir.
Ali Bulaç/Zaman

Bütün yollar PKK’ya çıkıyor!
Cumhurbaşkanı Gül Kuveyt’te gazetecilere konuşmuş. “Çözüm süreci veya Kürt sorununun önümüzdeki dönemde nasıl seyredeceğini düşünüyorsunuz?” sorusuna şu cevabı vermiş:
“(...). Bazen bu konuda bazı söylemler ve yanlış söylemler duyuyoruz. Özerklik söylemleri falan. Bunların Türkiye gerçeği ile bağdaşmadığını söylüyorum. Avrupa Yerel Yönetim Şartı’na şerh koymuştuk, fiilen uygulamıyoruz. Yerel yönetimlere daha çok çeşitli yetkiler verme açısından bunların ötesine gitmenin doğru olmadığını söylüyorum. Bu seçim döneminde de gördüm, bu söylemler doğru değil.(...)”
Güya “özerklik, mözerklik yok” diyor, ama kazın ayağı öyle değil. Daha önce de yazmıştım; Gül’ün bahsettiği o Şart’ın tam adı “Yerel Yönetimlere Özerklik Şartı”.
“Özerklik yanlış” derken, özerkliği müjdeliyor!..
Tam Gül’ce!..
Ne tesadüf Erdoğan’ı destekleyen Sabah Gazetesi de AKP’nin yol haritasını yazmış. Yol haritasında Yerel Yönetimlere Özerklik Şartı’na koyduğumuz çekincelerin kaldırılması da varmış.
Biri, “çekinceleri fiilen uygulamıyoruz” diyor, diğeri çekinceleri kaldırma müjdesi veriyor.
Hasılı tüm yollar PKK’ya çıkıyor!..
Müyesser Yıldız/facebook.com

Odatv davası yüzünden cemaat medyasının linç ettiği genç gazeteciden, “muhtemel cemaat operasyonu” öncesi “ahlak” dersi:

Düşmanıma da hukuk istiyorum
Başbakan Erdoğan seçim öncesi Ali Fuat Yılmazer, Önder Aytaç ve Emrullah (Emre) Uslu hakkında suç duyurusunda
bulundu.
Kim bu üç isim?
Ali Fuat Yılmazer: Eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü.
Önder Aytaç: Eski Polis Akademisi Öğretim Üyesi.
Emrullah Uslu: Eski komiser.
Yani üçü de polis kökenli.
Üçü de Ergenekon’dan KCK’ya kadar birçok siyasi davada hem operasyonel hem de psikolojik harpçi olarak görev yaptı.
(...)
Cemaat medyasında çalışanlar tutuklanırsa adalet yerini bulacak mı?
Onlar ki; bana ve arkadaşlarıma komplo kuran isimler...
Onlar ki; “Gazetecilikten tutuklanmadılar” manşetleri atıp, adımızı “terörist” diye listeleyenler...
Onlar ki; tecrit hücresindeyken bile üzerimize yalan mayalı beton dökenler...
Onlar ki; daha mahkeme karar vermeden
“tahliye çıkmayacak” diye yazıp, doğru bilen
“kahinler”...
Onlar ki; yıllarımızı hapiste geçirmemize neden olan çetenin üyeleri...
Onlar ki; hala onlarca yılla yargılanmamıza neden olan Gladyo...
Ve onlar ki; Ali Tatar’ı, Kuddisi Okkır’ı, Kaşif Kozinoğlu’nu mezara koyan; Türkan Saylan’ı ve İlhan Selçuk’u ölüme götüren; yüzlerce suçsuzun hala özgürlüklerinden mahrum kalmasına neden olanlar... Yani hala yangın yeriyse yüreğimiz...
Sırf operasyon yapılacak diye vicdanımız rahatlamalı mı?
Hayır.
(...)
“Düşman hukuku” değil, “düşmanıma da hukuk” istiyorum.
Yani gerçek suçlarından, adilce yargılanmaları gerekiyor.
Sahte delillerin emir vereni, oluşturanı, dağıtanı, yükleyeni, bunun polis-savcı-hakim ayağı ve aldığı talimatla bunun psikolojik harbini yapan kimlerdi; işte onlar yargılanmalı.
Yoksa, eğer siz sırf “şöyle düşünüyordu”, “şu intibaı bırakmıştı”, “yazısında destek vermişti” diye operasyon yaparsanız; ben bu oyunda yokum.
Yokum; çünkü siz bir katili hırsızlıktan yargılarsanız o cinayetin üzerini örtersiniz. Ve o katili aklarsınız.
(...)
Yokum; çünkü bu Gladyo’yla mücadele değil, yeni Gladyo’nun yeşermesi anlamına gelir.
Barış Pehlivan/Karşı