Bu nasıl bir ilişki ağıdır
AKP-cemaat kavgasının artçı etkisi: Kimin eli kimin cebinde belli değil...
En az üç saygın ve çok bilinen köşe yazarı birbirinden bağımsız olarak Rasim Ozan Kütahyalı’nın kendilerini aradığını Cemaat aleyhine yazı yazmaları konusunda teşvik edildiklerini söylediler.(...) Tanıdığım birkaç internet sitesi yöneticisi de Rasim Ozan Kütahyalı tarafından arandıklarını “Cemaat ile AK Parti arasında bir kavganın olduğunu bu kavgada taraflarını seçmelerinin” söylendiğini ifade ediyorlar.
(...) Bu fitnenin arkasından kim var? Bu fitneden, Kütahyalı’nın patronları Serhat Albayrak ve Osman Gökçek’in haberi var mı yoksa gerçekten de Kütahyalı’nın muhataplarına hissettirdiği gibi Başbakan mı var arkasında?
(...) Cemaat’e çok yakın olduğunu söyleyen Osman Gökçek Cemaat’e savaş açan Rasim Ozan Kütahyalı ile iş tutuyor, ama bunu deşifre edince ben fitneci oluyorum onlar pirüpak.
Bir de tartışmanın Hüseyin Gülerce cephesi var. (...) Gülerce’ye de sorayım. İş tuttuğunuz ve savunduğunuz Rasim Ozan Kütahyalı’nın anlattığım faaliyetlerinden haberiniz var mı? Herkes sizi Cemaat sözcüsü bilir.(...) Tartışma ile uzaktan yakından ilginiz yokken hangi dürtüyle tartışmanın ortasına daldınız ve dostunuz Rasim Ozan Kütahyalı’nın Cemaat aleyhine yaptığı fitneleri savundunuz? Bu nasıl bir ilişki ağıdır, nasıl karanlık ve karmaşık bir durumdur. Cemaatiniz aleyhine yürütülen bir fitne yaratıp itiraf edene destek veriyor, bu fitnecileri benim de adımı kullandıkları için deşifre eden beni fitneci diye suçluyorsunuz. Bu duygudaşlığın asıl motivasyonu nedir?
Emre Uslu/Taraf
+++
Medya yahut yalancılığın mümbit örtüsü
(...) Manyaklık seviyesine varmış siyasi kutuplaşmanın iç soğutma teçhizatı olmayı görev edindiğinde bir gazete yahut gazeteci bataklıktan tapusunu almış demektir. Marifetleri sadece pespaye bir dille, nanay başlıklarla sınırlı kalmaz. Çarpıtırsınız. Bakarsınız ses eden yok. Bu sefer yalan söylemeye başlarsınız. (...) Bir kulüp başkanına söylemediği lafı söyletmenin, genç insanların emniyette verdiği ifadenin tam tersini haber diye yazmanın hiçbir müeyyidesi olmadığı için yalancılık elini arttırarak devam eder. Dünyaca ünlü linguist Noam Chomsky’nin Yeni Şafak’ta yayımlanan röportajı son örnek. (...) Göz göre göre yapılmamış bir röportajı yapılmış diye yayımlamak, Chomsky gibi birini dahi kullanışlı bir malzemeye dönüştüreceğini sanmak, her şey ortaya çıkınca özür dilemek yerine dünya üstündeki herkesi aptal varsayarak yalanı sürdürmek, bunlar sadece pespayelikle, müdanasızlıkla yahut ’görev bilinciyle’açıklanamaz. Ya ne? Ülkenin portresi olan medyanın gezindiği pislik kokan bu yer, gazeteciliği öleyazdırırken yalancılık otları için mümbit bir örtü sunar. Bakalım bu örtünün mahsulü daha ne güzel haberler ne süper röportajlar okuyacağız. Çok yakında bayinizde.
Ezgi Başaran/Radikal
+++
Zaman yazarlarından “Erdoğan’ın korkuları”na tam saha pres
“Asker Halid bin Velid olsa da, Halife Ömer gibisiyasetçilerin emrinde olmalı”
Ekrem Dumanlı ve Ali Bulaç’tan Tayyip Erdoğan’a eşzamanlı “sandığın kadar güvende olmayabilirsin” mesajı.
Dünkü köşesinde Muhammed el-Baradey’in “Derin devlet Mursi’ye tuzak kurdu.” sözlerine atıfta bulunan Dumanlı, “Devrilmesinin üzerinden 2 yıl geçmesine rağmen Mübarek rejiminin hâlâ ayakta olduğu” nu hatırlattı ve “tuzaklar” a karşı akıllı davranamayan Mursi üzerinden lafı Türkiye’ye getirdi:
“ Türkiye dahil dünyanın pek çok ülkesinde ’global tuzaklar’dan ve onun yerli işbirlikçilerinden bahsediliyor. Gezi olaylarından sonra bin çeşit senaryo konuşuldu mesela. Olabilir mi? Tecrübeler gösteriyor ki ’komplo teorileri’nin hayata geçirilebilmesi tek bir şarta bağlı: Ülke içinde ve dışında şartlar müsait hale getirilmeden kimsenin bir adım atabilmesi mümkün değil. (...) Madem tuzak var ve o tuzağın maksadı bellidir; o zaman o amacı anlamsız hale getirecek akıl dolu hamleler yapmak şarttır.”
Dumanlı’nın “kendi sonunu hazırlayanlardan olma” imasından sonra AKP iktidarına bir gönderme de Ali Bulaç’tan geldi:
“Hiçbir asker Sisi’den daha ” dindar ve muhafazakar “ değildir, ama Sisi, bir sistemin yerleşik zihniyeti içinde darbe yapıp meydanlarda Müslüman katledebilmektedir. Sorun şudur: Asker Halid bin Velid olsa da, Halife Ömer gibi sivil siyasetçinin emrinde olmalıdır...”
+++
Bugün yazarı “sürece sadakat”in ne anlama geldiğini yazdı:
PKK ne halt ederse etsin susacaksın
...Laleş yaylasında ellerinde meşale bulunan teröristler eşliğinde, meşale merasimiyle dağa götürülen gençlerden bu yana...
Yani temmuzun ilk haftasından bu yana örgütün dağa çıkardığı kişi sayısı 1000 civarında.
(...) Bölgedeki TSK unsurları, PKK’nın tarihinin en güçlü seviyesine ulaştığını, bu seviyenin ekonomik, siyasal ve askeri olarak örgüte altın çağını yaşattığını ittifakla belirtiyorlar.
(...) Bülent Arınç’ın çekilme oranıyla ilgili olarak “...Yüzde 20 demişse Başbakanımız öpsünler başına koysunlar...” cümlesi önemlidir.
Gerçekten de öpsünler, başlarına koysunlar, hatta 40 gün 40 gece kutlama yapsınlar.
(...) Çözüm sürecinin birinci aşaması “PKK’nın sınır dışına çekilmesi” ise, bu aşamanın hiçbir zaman tamamlanmayacağını söylemeliyim.
(...) Bizim medyada çözüm sürecine pembe nazarlarla bakarak, PKK’nın devam eden terör eylemlerini ve teşkilatlanmasını görmemeye yemin edenler, gerçeklere olmasa da, PKK’nın tüm söylemlerine inanmaya zaten hazır.
Kapalı havada koyu güneş gözlükleriyle gezip doğa tasviri yapan kalemler bunlar.
Onlara göre gerçekleri söylemek, ’PKK sürece uymuyor’demek, süreci sabote etmek, savaş çığırtkanlığı yapmak demek.
PKK ne halt ederse etsin, görsen de, bilsen de, kurşun yesen de susacaksın, sürece sadakat bu.
Gültekin Avcı/Bugün
+++
Güney sınırında kimyasal tehdit
... AKP hükümetinin Suriye politikası Türkiye’yi, Baas rejimine karşı ABD öncülüğünde düzenlenecek bir operasyona muhtemel misillemelerin doğal hedefi yapmaktadır. Ve 11 Mayıs’ta Reyhanlı’da görüldüğü gibi Türkiye’nin bulanıklaşmış güney sınırı “teröre açık” tır, güvenlik ve istihbarat teşkilatı da bu tehdidi bertaraf etmekte yetersizdir. Türkiye’nin birçok şehri, Suriye ordusunun envanterindeki kimyasal başlıklı füzelerin menzilindedir ve buna karşılık NATO’nun ülkede konuşlu Patriot bataryalarının koruduğu alan, cim karnında bir nokta kadardır. “Türkiye’nin ordusu kimyasal tehdide karşı yeterince donanımlı ve eğitimlidir” diyen doğruyu söylememiş olur.
Kadri Gürsel/Milliyet
+++
Devletin zirvesinde Suriye çatlağı
(...) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Suriye’ye karşı gündeme gelen askeri operasyon konusunda temkinli. (...) Başbakan Erdoğan ise (...) Dışişleri Bakanı ile birlikte hayalini kurduğu bir “gönüllüler koalisyonunun” Suriye’deki içsavaşa, taraf olarak girmesini istiyor. “Meclis’in kapalı olduğu dönemde yetki Cumhurbaşkanımızda” diyor... (...) Acaba Başbakan’ın bu tutumundaki ısrarının nedeni, TBMM’den askeri harekât aleyhine bir karar çıkma ihtimalini görmüş olması mı? Cumhurbaşkanı’nın “temkinlilik” tavrının, AKP grubunu kontrol etmeyi güçleştireceğini mi düşünüyor?
Mehmet Y. Yılmaz/Hürriyet
+++
“Zavallı Obama” -2
ABD Başkanı Obama ’kararımı verdim, emir vermeye hazırım ama önce Amerikan halkının temsilcisi olan Kongre’den yetki almalıyım’dedi..
İhtiyacı var mı?
Yok.. Yetkisi var..
(...) Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu ’zavallı Obama’demişti, ’kendi başkanımızı o hale getirmeyeceğiz’.. (...) Kuzu, yetkisini kullanmayıp Kongre’ye başvuran Obama’nın bu son hali için ne der bilmiyorum.. Zavallı lafı az kalır.. Enayi falan mı der acaba!..
Mehmet Tezkan Milliyet