Medya, insan unsuru ve seçim!
Seçim dönemini, liderlerin ve politikacıların yanı sıra, belki de en “sancılı, en “kritik” ve en “stresli” gazeteciler geçiriyor.
Seçime giden bir Türkiye’de, uzmanlaşmış ve “özgür” insan gücüne ne kadar ihtiyaç duyulduğu kendiliğinden ortaya çıkmış bulunuyor.
Medya için “Acaba yanlışlık nerede?” sorusuna cevap aranırken de çoğu zaman, “lüks teknoloji”, “haberden uzaklaşma”, “insana yatırım yapmama” ve “dağıtım sisteminin yetersizliği” sıralanıyor.
Oysa, medyanın ve mensuplarının fikir özgürlükleri başta geliyor.
Yaşanan olayların odak noktası, bu sorunlar yumağının belki de en dramatiğini, insan ve ona ne yazık ki, yapılmayan yatırım ile çoğu vakit “yasaklar” oluşturuyor.
Unutmamalıdır ki, başarılı gazetecilik, yılların verdiği tecrübe birikimi, cesur kararlar, gündüzü geceye katan bir mesai, her şeyden önce kişisel fedakârlıkla gerçekleşiyor.
Gazetelerimizin her sütunu, her köşesi ve nihayet her yanı, uzman ve kendilerine maddi manevi güvenen kişilerin imzaları taşımalı.
Uzman gazetecilerin yetişmesi ise hem yıllara, hem de büyük paralara mal oluyor.
Bu durum, medya yöneticilerini ürkütüyor.
Ne kadar uzman gazeteci yetişirse, medya o kadar sıkıntılar zincirini kırabiliyor.
Profesyonellik sınırları içinde, sadece “baskı” ve yasakların dışında her şeyi normal karşılamak icap ediyor.
Tirajı yükseltmek mecburiyetinde olan gazetelerin, insana yatırım yapmanın mecburiyetini duyması kaçınılmaz oluyor.
Er veya geç, uzman gazetecilerin her sahada yetişmesi için, kasaların ardına kadar açılması döneminin yeniden yaşanacağı sanılıyor.
Medya alanında, harcanan bunca para ve reklam pastasının 4 milyar doları aşmaya hazırlandığı bir dönemde, “insana yatırım”, daha doğrusu “uzman gazetecilik” ister istemez gündeme geliyor.
Özellikle, seçimlerden sonra medyanın profilinde değişiklikler beklenirken, uzman gazeteciye yatırımın önemi şimdiden hissediliyor.
“Hava Kurşun Gibi Ağır”
Belki de bazı okurlarımız “Hava Kurşun Gibi Ağır” başlığını, yaşanan seçim atmosferini anlatmaya yönelik olduğunu sanıyor.
Aslında, seçimin atmosferi gerçekten de gün geçtikçe ağırlaşıyor.
Ne var ki, “Hava Kurşun Gibi Ağır”, değerli ağabeyimiz ve meslektaşımız üstat Hıfzı Topuz’un son eserinin adı ve üstelik “Nazım Hikmet’in Romanı”.
Nazım Hikmet’i yakından tanıdığı bilinen Hıfzı Topuz’un romanında, uzun yıllar tartışma konusu olan ünlü şairin aşkları, acıları ve tutkuları birbirini tamamlıyor.
Özellikle, Nazım Hikmet’in Moskova’da geçen coşkulu ve fırtınalı günlerinin buruk heyecanı romanı adeta sarmalıyor.
Geçen çarşamba akşamı, Hıfzı Topuz’un son eserini dostlarına imzalama töreninin başlamasına dakikalar kala iki meslektaşımızla beraber Çengelköy’de şık bir mekânda, üstadın sohbetine nail olduğumuzu belirtmemiz gerekiyor.
Çok uzun yılların eskitemediği bir gazeteci ustanın bitip tükenmeyen heyecanını ve adeta büyülü kaleminin son mahsulü “Hava Kurşun Gibi Ağır” gerçekten de, Nazım Hikmet’i derinliğine işliyor.