"Marmara Denizi'ndeki diri faylar 'ben buradayım' diyor"

"Marmara Denizi'ndeki diri faylar 'ben buradayım' diyor"

Marmara Denizi'nde bugün meydana gelen 4.6 büyüklüğündeki depremden 1 hafta önce, bölgedeki riske dikkat çeken Doç. Dr. Bülent Özmen, bu depremi 'uyarı' olarak yorumladı.

Deprem ve afet yönetimi konusunda çalışmalar yapan Gazi Üniversitesi Deprem Mühendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezi'nden Doç. Dr. Bülent Özmen, Marmara Denizi'nde bugün saat 11.00'de meydana gelen 4.6 büyüklüğündeki depremle ilgili açıklamalarda bulundu.

Geçtiğimiz hafta bölgedeki deprem riskine dikkat çeken açıklamalarda bulunan Doç. Dr. Özmen, bugünkü depremi uyarı olarak değerlendirdi. İstanbul ve Tekirdağ'da hissedilen depremin, Marmara Denizi'ndeki deprem tehlikesini ve diri fayların varlığını bir kez daha gösterdiğine dikkat çeken Doç. Dr. Özmen, Marmara Denizi'nde deprem üretme potansiyeli olan diri faylarla ilgili hem Türkiye'deki bilim insanları hem de dünyadaki bilim insanlarınca ciddi çalışmalar yapıldığını belirtti.

'7.4- 7.5 BÜYÜKLÜĞÜNDE BİR DEPREM OLMA OLASILIĞI ÇOK YÜKSEK'

Bugün meydana gelen 4.6 büyüklüğündeki depremin yarım saat öncesinde 3 büyüklüğünde bir de öncü deprem meydana geldiğini hatırlatan Özmen, "Bu deprem aslında bizim Kumburgaz segmenti diye isimlendirilen Silivri ve Marmara Ereğlisi'nden aşağı yukarı 15- 20 kilometre uzaklıkta olan doğu-batı yönünde uzanan Kuzey Anadolu fayzonunun hem dünyadaki hem Türkiye'deki en aktif aylardan biri olan uzantısında meydana geliyor. Burada en son 1766 yılında, yani bundan yaklaşık 250 yıl önce bir deprem meydana gelmiş. Tüm bilim insanları bu segmentte olası bir depremin yani yedinin üzerinde, 7.4- 7.5 büyüklüğe varacak bir depremin olma ihtimalin oldukça yüksek olduğunu zaten dile getiriyorlardı. Bu depremle de bize Marmara Denizi içindeki diri faylar, 'Ben buradayım, uyarıyorum' diyor. Yani artık deprem ne zaman olacak gibi sorularla gündem işgal etmeyelim. Biz deprem öncesinde risklerin azaltılması konusunda neler yapılması gerekiyorsa ciddi önlemler alarak çalışmamızı yapmalıyız. Bugünkü deprem de bize bunu vurguluyor" dedi.

'MARMARA DENİZİ'NE KIYISI OLAN TÜM İLÇELERDE RİSK ARTTI'

Geçtiğimiz hafta İstanbul'da ve Marmara Denizi'nde deprem tehlikesi konusunda açıklamalarda bulunduğunu, özellikle de Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı'nca 1 Ocak 2019 tarihinde yürürlüğe giren yeni deprem tehlikesi haritasından bahsettiğini anlatan Özmen, şöyle konuştu:

"Bu haritanın çok radikal değişiklikler getirdiğinden bahsetmiştim. Silivri'den, Tuzla'ya kadar yani İstanbul'un Marmara Denizi'ne kıyısı olan ilçelerin hemen tamamında deprem tehlikesinin yükseldiği yönünde görüşler belirtmiştim. Aslında burada bizim yaptığımız sadece Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı'nca yayınlanmış olan, resmi olarak yürürlüğe giren deprem tehlike haritasını daha görünür kılmaktı. Eskiden biz depremleri, 1 derece- 2 derece- 3 derece deprem bölgesi diye sınıflandırıyorduk. Şimdi yeni deprem tehlike haritasının yürürlüğe girmesiyle beraber artık biz mahalle bazında, bina bazında deprem tehlikesini bu haritaya bakarak öğrenebiliyoruz. Ben de bir çalışma yaparak, 'İstanbul ili ve ilçelerindeki mahallelerinde deprem tehlikesi nasıl artmıştır' diye baktığımız anda özellikle Marmara Denizi'ne kıyısı olan Silivri'den, Büyükçekmece'den, Tuzla'ya kadar hepsinde artışlar olduğunu gözlemledik. Marmara Denizi kıyısından içeriye doğru yani Kuzeye doğru uzaklaştıkça da olası bir depremden beklenen tehlike parametrelerinde düşüşler olduğunu görüyoruz. Biz artık kentsel dönüşüm kapsamına girecek riskli binaları yeni deprem tehlike haritasından elde ettiğimiz, deprem tehlike parametrelerine bakarak yapacağız. Dolayısıyla örneğin İstanbul ilinden konuşursak, Marmara Denizi'ne kıyısı olan bütün ilçelerde tehlike arttı, dolayısıyla da riskli binaların artma ihtimali de yükseliyor böyle olunca. Yine biz geçmiş tarihteki deprem haritalarına baktığımız anda en büyük değişimin Büyükçekmece ilçesinde olduğunu gördük. Bunu işte Adalar gibi ilçelerde izliyor. Silivri'de de keza eski deprem haritasında 2'nci derece deprem bölgesindeymiş. Yani buradaki binalar 300 gallik yer ivmesine dayanılacak şekilde dizayn ediliyormuş. Şimdi yaklaşık yüzde 30'a yakın bir artış oldu. Bundan sonra yeni yapılacak yapılar, Silivri ilçesinde 400 gallik yer ivmesine dayanılacak şekilde yapılacak. Bu açılardan da önemli. Türkiye'nin deprem gerçeği malumunuz. Bu her olası her depremden sonra tekrar gündeme geliyor. Ülke olarak artık biz bu konularda bir seferberlik ilan edip, deprem zararlarını, deprem risklerini en az düzeye indirmek için bütün çalışmalarımızı başta yerel yönetimler, hükümetimiz ve vatandaşlarımız olarak el birliği ile tavizsiz bir şekilde yapmamız gerekmekte."

'DÜNKÜ TEHLİKE İLE BUGÜNKÜ TEHLİKE AYNI'

Doç. Dr. Bülent Özmen, Marmara Denizi’nde meydana gelen 4.6 büyüklüğündeki depremin başka faylara olası etkisi konusunda ise, "Bu 4.6 büyüklüğündeki bir deprem. Yani burada beklenen 7-7.3 büyüklüğündeki depreme göre çok çok küçük kalan bir deprem. Dolayısıyla da bu büyüklükteki bir depremin başka fayları tetikleme olasılığından bahsetmek çok güç. Ama biz biliyorsunuz depremleri ana deprem, artçı deprem, öncü deprem diyebilmemiz için bir kere büyük bir deprem olması lazım. Onun ardından gelenlere artçı deprem, önünden gelenleri öncü deprem diyoruz. Şimdilik Marmara Denizi içinde meydana gelen en büyük deprem bu 4.6 büyüklüğündeki deprem. Dolayısıyla bunun ardından daha büyüğü gelir mi veya bu başka bir fayı tetikleyip daha büyük bir deprem yaratabilir mi sorularına yanıt vermek mümkün değil. Ama dün Marmara Denizi'nin deprem tehlikesi neyse, bugün de olasılık olarak aynı olduğunu söyleyebiliriz" dedi.