Lozan Mübadilleri ve Prof. Dr. İskender Öksüz
Sevgili okuyucum, Yunanistan'daki Müslüman Türklerin Türkiye'ye, Türkiye'deki Ortodoks Hıristiyanların Yunanistan'a göçü -yani mübadelesi- 30 Ocak 1923 tarihinde Lozan'da kabul edildi... Edildi ama Müslüman Türklerin Türkiye'ye göçü çok büyük sıkıntılarla gerçekleşti... Devletimiz yeni kurulmuştu; yokluklar içinde kıvranıyordu. O kardeşlerimizi anavatana rahat bir ortamda getirme olanağından yoksunda. O nedenle, yolculukları çok büyük zorluklar içinde gerçekleşti. O Birinci Nesil Mübadiller; günlerce, haftalarca süren deniz yolculuklarında perişan oldular; çoğu zaman aç kaldılar. Yolculukta ölen aile fertlerini toprağa değil; denizin 'bağrına' gömdüler!
O zor yolculukla Türkiye'ye ulaşan bu kardeşlerimiz, yine büyük sıkıntılarla çeşitli illere dağıldılar. Gerçek şu ki; o Birinci Nesil Mübadiller çok büyük acılar çektiler. Ama onların çocukları, geçen süreç içerisinde, anavatanları Türkiye'de büyük başarılar elde ettiler; etmeye de devam ediyorlar... Büyük iş adamları olmanın yanında; milletvekili, general ve daha pek çok seçkin mesleklerle ailelerini ve Türkiye'yi yüceltmeyi sürdürüyorlar. Ve müthiş bir dayanışma örneği gösteriyorlar. Nitekim 02 Şubat 2016 tarihinde Ankara'da, "Birinci Nesil Mübadiller Fotoğraf Sergisi"ni açtılar. Bu sergiyi hasta olmama rağmen izledim. Yunanistan'dan ilk gelenlerin fotoğraflarına bakmak insanı hüzünlendiriyor. Mübadil olmadığım halde, inanın o fotoğraflara bakarken içim sızladı... Fotoğraflar çok güzel bir düzenle sunulmuştu. Her mübadil fotoğrafının yanında, Yunanistan'ın neresinden geldiği, Türkiye'de hangi ile yerleştirildiği belirtilmişti. Sergiye çok yoğun bir ilgi vardı. O ilk gelen mübadillerin çocukları, torunları kadın-erkek, sergi salonunu tıka-basa doldurmuşlardı. Her birinin yüz ifadelerinden bilgelik yansıyordu. Pek çoğuyla konuştum. Özellikle -bir genç olan- Sertaç Cihan Hanımefendi'nin heyecanına ve birikimine hayran kaldım... Ankara Lozan Mübadilleri Derneği yöneticilerini bu başarılarından dolayı kutluyorum.
Ve Prof. Dr. İskender Öksüz!
Efendim, şimdi ben size Sayın İskender Öksüz'ün "Millet ve Milliyetçilik" adlı kitabını anlatacağım. Fakat kitabı değil de, sadece yazarın o eşsiz üslubunu anlatmak geçiyor içimden. Öyle ki, mantığı dışlayan, aklı öteleyen, işine gelenleri sunan sözde fikir adamlarının bölümlerine, öylesine okkalı birer 'duvar yazısı' gönderiyor ki; hayran kalırsınız. Nitekim 44. sayfada "Tek yol benim dediğim, geri kalanlar hain!" sözü gibi... Sevgili okuyucum, İnanın; bilgi dağarcığımı besleyen, bilgi eksiğimi tamamlayan kitaplar arasında Sayın Öksüz'ün "Millet ve Milliyetçilik" eseri baş sıralarda yer alır. Sayın yazar, anlı şanlı yabancı teorisyen ve yazarların sunduğu bilgileri, bir başka yazarın aynı konudaki bilgileriyle ölçüyor. Ve 'bilimsel' bir bölümü bizlere, rahat okunan bir öykü gibi sunuyor. Özellikle 149. sayfadaki "Siyasî Ümmetçilik" bölümü, "AKP sayesinde Türk olmaktan kurtulduk" diyen o zavallıların sözlerinin yer aldığı bölümleri, bu ülkede yaşayan herkes okumalı. 243. sayfadan başlayan, Türk milletinin anlatıldığı bölümler ve 335. sayfadaki sonuç bölümü bir kültür dersi değerinde... Değerli okuyucum; Prof. Dr. İskender Öksüz'ün 376 sayfalık bu muhteşem eseri evlerinize girmeli. Bu görkemli eseri Panama Yayıncılık sunuyor. Esere, 312 432 14 89 numaralı telefonundan ulaşabilirsiniz.
Ve dergiler...
Değerli okuyucum; Sevgi Dergisi Yesevî yine dopdolu... Vakıf Başkanı sevgili Erdoğan Aslıyüce'nin "Çiçek Toplama mı, Dersim İsyanı mı?" yazısıyla, Esat Atalay'ın "Millî Mücadele Yıllarındaki iş birlikçiler" yazısı özellikle okunmalı. Yine, Oğuz Çetinoğlu'nun "Aral gölü", Dr. Yusuf Gedikli'nin "Türk kültüründe Kurt ve Bozkurt", Nazan Sezgin'in "Karamanoğulları ve Anamur Kalesi" yazıları da harika. Ayrıca 23 yıldır Türk kültürünün hizmetkârı olan YESEVÎ Dergisi'nin 21 yıllık sayıları, 22 cilt halinde okurların beğenisine sunuldu.
Esen kalın efendim.