Kutsal Topraklar’da büyük coşku!
Her hac döneminde, Kutsal Topraklar ve özlemi, insanın gönlünde kıpır kıpır kıpırdıyor.
Geçmiş de olsa, yaşanan kutsal günler hatta anlar bir bir hissediliyor.
Ya Rabbi, bu ne muhteşem manzara...
Bu ne muhteşem eşitlik.
İşte bugünlerde, yine böylesine bir derin özlem içinde kavruluyoruz.
51 yıllık gazetecilik geçmişimizi zenginleştiren, renklendiren ve manalandıran hac seferleri, hûşu içinde gözlerimizin önünden bir bir geçiyor, gönlümüzde hareleniyor.
Zaten, unutmak hiç mümkün mü?
Yüce ova, Arafat’ta olmak vardı.
“Lebbeyk Allahümme Lebbeyk” telbiyesinin, Cebel-i Rahme’den yankılanışına tanıklık etmek, “vakfe”de durmak vardı.
Anlatmak mümkün mü?
Nur sütunlarının çerçevelediği mübarek belde “Mekke-i Mükerreme”,
Allah’ın evi “Kâbe-i Muazzama...”
Makam-ı İbrahim, “Safa ile Merve.”
Zemzem Kuyusu....
Ovaların en ulvisinde, en yüce dağ “Cebel-i Rahme.”
Şeytanların taşlandığı şehir, “Mina.” Kesilen binlerce kurban...
Allah’ın sevgili kulu, son ilahi rahmet, Hazreti Muhammed’in kabirlerinin bulunduğu tarihi kent “Medine-i Münevvere.”
Milyonlarca yürekten inanmışın, gönülden âşık olmuşun tek düşünce, tek gaye için toplanışı, kaynaşması...
Burada insanın renginden ötürü hor görülmesi yok, burada kölelik, efendilik, zenginlik, fakirlik diye bir ayrım yok.
Burada insanlık var.
Sevgi var.
Burada ulvi bir heyecan var ve burada her şey, Yüce Allah içindir...
Bu arada, müminlerin iki gün sonra ibadet edecekleri Kutsal Ova Arafat’tan ve Haccın son anlarından da, bahsetmek gerekiyor.
Hazreti Muhammed’in, “Her kim, Arafat’a vakfede durur, tövbe istiğfar ederse yeni doğmuş gibi, varsa bütün günahlarından arınmış, paklanmış olur” buyurdukları vakfede durmak, genellikle ikindi namazından sonra başlar ve güneşin batışına kadar sürer.
Vakfe bir binek üzerinde veya ayakta yapılır.
Arafat ovasında güneş batınca çadırlar sökülür.
Sonra da Müzdelife’ye doğru yola çıkılır.
Akşam namazı Müzdelife’de yatsı namazı ile birleştirilerek kılınır. Meş’ar-ı Haram’a yakın bir yerde kılının namazdan sonra, mercimek tanesinden küçük, nohut tanesinden büyük olmamak şartıyla 70 taş toplanır.
Gece yarısından sonra, toplanan 70 taştan 7’si “Büyük şeytan”a atılacak.
Büyük, orta ve küçük şeytanlara en az 49 taş atılmakta ve şeytanı sembolize eden dikdörtgen prizma şeklindeki büyük taşların etrafı, bayramın son günü küçük taşlarla doluyor.
Bayramın ilk günü gün ağarınca, artık Mina’da kurban bayramının ilk günü.
Müminler bir yandan kurbanlarını keserlerken veya vekaleten kestirirlerken bir yandan da büyük şeytanı taşlamak için faaliyette.
10 Zilhicce’de, mümkünse sabah ve bayram namazı “Kâbe-i Muazzama”da kılındıktan sonra veya önce Müzdelife’de toplanan taşlardan 7’si alınarak “Akabe Cemresi” ne gidilerek taşlar atılır, telbiyeye son verilir. Bayramın ilk gününde, yani büyük şeytana atılan 7 taştan sonra, saçtan bir parça kesilir.
Bu arada kurbanlar kesilir ve hac tavafı da yerine getirilir ve ihram’dan çıkılır.
Artık hacı adayları, mertebelerin en büyüğüne ererek “Hacı” olur.
Kutsal Topraklar’a özlemimizi, satırlarla da olsa hafifletmenin coşkusu içindeyiz...