“9 Mart Dünya Böbrek Günü” vesilesiyle, böbrek sağlığı ve kronik böbrek hastalığı hakkında bilgiler verdi.
Türkiye’de yaygın bir halk sağlığı problemi olan bu hastalığın, her 6-7 kişiden birini etkilediğini belirten Çakmak, hastalığın erken evrelerinde genellikle belirti göstermediğini ifade etti.
Dr. Çakmak, böbreklerin zamanla fonksiyonlarını kaybetmesi durumunda, eğer önlem alınmazsa, kademeli olarak işlevsiz hale gelebileceğini vurguladı ve düzenli sağlık kontrollerinin önemine dikkat çekti.
Böbreklerin su-tuz dengesi, tansiyon düzenlemesi, zararlı atıkların idrarla atılması gibi hayati görevleri olduğunu, ayrıca kırmızı kan hücrelerinin üretiminde rol oynayan hormonların yapımına katkıda bulunduğunu ve D vitamininin aktif formuna dönüşümünü sağladığını anlattı.
Böbreklerin en küçük yapısal birimi olan nefronların, çeşitli nedenlerle üç aydan uzun süre zarar görmesi sonucu kronik böbrek hastalığının ortaya çıkabileceğini söyledi.
Kronik böbrek hastalığının, şeker hastalığı, yüksek tansiyon, polikistik böbrek hastalığı, glomerülonefrit, ürolojik rahatsızlıklar ve kronik interstisiyel nefrit gibi nedenlerle gelişebileceğini belirten Çakmak, hastalığın ileri evrelerine kadar belirti vermeyebileceğini, ancak belirti verdiğinde bulantı, kusma, iştahsızlık, uykuya meyil, kaşıntılar, ödem, tansiyon yüksekliği, nefes darlığı, anemi ve kemik zayıflığı gibi ciddi sorunlara yol açabileceğini ifade etti.
Hastalığın ilerlemesini önlemek için diyabet, yüksek tansiyon, ileri yaş, kalp rahatsızlıkları, obezite, ailede böbrek hastalığı öyküsü olanlar, kanser hastaları, sigara içenler ve böbreklere zarar verebilecek ilaçları sık kullananların risk altında olduğunu vurgulayan Çakmak, alınacak önlemlerle hastalığın ilerlemesinin yavaşlatılabileceğini ve son dönem böbrek yetmezliğine geçişin önlenebileceğini ya da geciktirilebileceğini belirtti.
Bu önlemler arasında kan basıncının düzenlenmesi, kan şekerinin kontrol altında tutulması, tuz ve protein alımının kısıtlanması, idrarda protein kaçağının azaltılması, kilo kontrolü, sigaranın bırakılması, gereksiz ilaç ve tetkik kullanımından kaçınmak, ve düzenli doktor kontrolünde kan ve idrar tahlillerinin yaptırılması yer alıyor.