Kılıçdaroğlu grup toplantısında konuştu (16 Haziran 2020)

Kılıçdaroğlu grup toplantısında konuştu (16 Haziran 2020)

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu, AKP'li Emre Cemil Ayvalı'nın yaptığı FETÖ itirafı için, "AK Partili bir kardeşimiz çıktı ve televizyonda, biz Kemalistleri devirmek için FETÖ ile işbirliği yaptık dedi.

Dolayısıyla kendisine bir teşekkür borcumuz var. Biz bunu söylüyorduk ama vatandaş, bunlar muhalif tersini söyler diyordu. Şimdi içerinden ve medyadan sorumlu birisi bunu açıkladı." dedi.

Kılıçdaroğlu, kamuoyunda tartışmalara neden olan Hamza Yerlikaya'nın Vakıfbank yönetimine atanmasına yönelik ise, "Devleti, devlet olarak değil, intikam alacak organ olarak görüyorlar. Devleti nasıl soyarım diye düşünüyorlar.

Geçenlerde bankalara atamalar yapıldı. Eski güreşçi arkadaşımız da bir bankanın yönetim kuruluna atandı. Hepimizin gurur duyduğu bir kişi, bir sporcu ama banka yönetiminde ne işi var?" şeklinde kobnuştu.

Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satır başları şöyle:

Kardeş olalım, kavga etmeyelim, çocuklar yatağa aç girmesin diye yürüdük. Biz, haksız yere hapislerde çürüyen kardeşlerimiz için yürüdük. Kalemini satmayan, özgürce yazı yazan gazeteciler için yürüdük. Biz bu yürüyüşü hiçbir beklenti içinde olmayan adalet kalemi için yürüdük.

Hala aynı nokta mıyız, hayır. Ve biz bu mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz. Bizim böyle tarihsel bir sorumluluğumuz var. Geleceği yürüdük, yürüyemeyenler bize destek oldu.

Altan Bey ile Adalet Yürüyüşü’nde konuşurken, ona sordum. Neden bu güzel ülkede birlikte yaşayamıyoruz? Neden birilerine baskı yapacaksınız?

İnsanlık tarihi, adalet mücadelesi tarihidir. İnsanlık tarihi adaletin mücadelesidir. Gelen bütün peygamberler adalet için gelmişlerdir. Güzel ahlak, liyakat için gelmişlerdir. Eğer insansan, insanlığının hakkını vereceksin.

Yürüyüşe kimseyi davet etmedik ancak adalet talebi o kadar yüksek ki milyonlar bize eşlik etti. Her dönemin bir firavunu olmuştur. Dünyanın bütün nehirleri, adalete susamış bir insanın susuzluğunu gidermez. Bizim mücadelemiz, milyonların umutlanması içindir.

20200616-2-42988928-55970397-web.jpg

"AKP'NİN YÖNETİM ANLAYIŞINI ANLAMAKTA ZORLANIYORUZ"

Sözlerime aslında Bingöl depremi ile başlayacaktım, 5,6 şiddetindeki deprem bir vatandaşımız hayatını kaybetti. Ona Allah’tan rahmet, ailesin sabır diliyorum.

İstanbul deprem için çok büyük riski yaşıyor. Sormayacak mıyız, 18 yıldır neden önlem almadınız?

Hala çöken binalar var. Nasıl bir devlet yönetimi anlayışları var, inanın anlamakta zorlanıyoruz. AK Parti’ye en çok oy çıkan yerler, depremin riskinin en fazla olduğu yerler.

Önlem alınmıyor, bir rant kavgası var. Doğarken eşit doğduk, ölürken de eşit öleceğiz. Nedir bu rant ve para hırsı? Neyi götüreceksiniz, vatandaş ekmek derdinde. Nedir bu hırs?

"BELEDİYE BAŞKANLARIMIZ TARİH YAZDILAR"

Sorun varsa, çözüm vardır. Türkiye’deki bütün sorunları biliyoruz, nasıl çözüleceğini de biliyoruz. Türkiye zengin bir ülke, yeter ki parayı zamanında kullanın. Geçen hafta CHP’li belediyelere bir şey söylemedim ama şu anda her bir belediye başkanımıza teşekkür ediyoruz, tarih yazdılar.

Yasak getirdiler, paralarına el koydular. Ne yaparlarsa yapsınlar, asla sitem etmeyin dedim. Onlar engel çıkaracak, siz yardım edeceksiniz. Vatandaş para gönderdi, banka hesaplarına el koydular.

Dolayısıyla bizim belediye başkanlarımız çok iyi çalıştılar. 5 milyon aileye ayni yardım yapıldı. Asla bunun reklamı yapılmadı.

Bizi üzen neydi biliyor musunuz, esnafın bile yardım paketine muhtaç hale gelmeseydi. 2 milyon aileye nakdi yardım yapıldı. 254 bin hanenin suyu açıldı. 21 bin işletmenin kirası ertelendi.

43 milyon 384 bin litre dezenfektan dağıtımı yapıldı. Okullar, duraklar, yerler, berber dükkanları, nerede isteniyorsa orada temizlik yapıldı.

Sağlık çalışanlarına otellerde yer ayrıldı. 2 milyon 988 bin bina ve iş yerine binada dezenfekte işlemi yapıldı. Dolayısıyla belediye başkanlarımız elinden gelen her türlü çabayı gösterdiler, göstermeye de devam ediyorlar. Bazen bir araya gelip ortak bir polika oluşturuyorlar ve harekete geçiyorlar.

Adaletten söz ettik, adaletin peşinde koşan gruplardan biri de gazetecileri. Bir yerde haksızlık varsa, onu haber yaparlar. Gazetecilerin geleneksel bir sözü vardı. Köpeğin insanı ısırması haber değildir ancak insanın köpeği ısırması haberdir.

Gazetecilerin önünde engel olmaması için yasalar yapılmıştır. Bizim anayasamızda da var. Basın hürdür, sansür edilemez.

"ORALARDA BESLEME GAZETECİLER VAR"

Devlet, basın ve haber alma özgürlüğünü sağlayacak tedbirleri alır. Devlet, taban taban zıt uygulamalar yürütülüyor. Geçen hafta iki gazeteci arkadaşımız, Saray’ın isteği üzerine 4 gün tutuldu.

Libya’ya asker gönderilmesi, ÖSO’nun bir kanadının Libya’ya gönderilmesi herkesin bildiği bir şey. Ama Türkiye’de vatandaş bilmesin, biz bilmeyelim. Niye, Saray rahatsız olurmuş. Olsunlar efendim.

Öyle bir ortam hazırladılar ki, medyanın yüzde 90’ını havuz medya haline getirdi. Oralarda besleme gazeteciler var. Ortak bir yerden başlık atılıyor, hepsi aynısını veriyor. E doğal olarak vatandaşlar bunları almadı. Onlar da izlenen kanalları sabote etmek istiyorlar.

"MURAT AĞIREL YOLSUZLUKLARI ORTAYA DÖKMEDE UZMANLAŞMIŞ BİR GAZETECİ"

Bizim yanlışımız varsa, yazsınlar tabii ki. Ancak birilerinin talebi ile yazıyorsan, sen gazeteci değilsin kardeşim. O gazete, gazete değil. Bütün bunlar olmayınca baktılar, sosyal medyayı nasıl ele geçiririz diye.

7 bin troll ile kamuoyu oluşturulmaya çalışılmış. Şu zavallılığa bakar mısınız, bütün medya elinizde ancak ağırlığınız yok. Dolayısıyla Müyesser Yıldız hapiste, Barış Terkoğlu hapiste, Barış Pehlivan hapiste,

Murat Ağırel hapiste. Murat Ağırel, yolsuzlukları ortaya dökmesi ile bilinen bir gazeteci. Bu konuda uzmanlaştı artık. Hülya Kılınç hapiste, Osman Kavala, Selahattin Demirtaş.

"HAYVAN BİLE BUNU YAPMAZ"

Selahattin beyin eşine yönelik saldırıda bulunanı önce gözaltına aldılar sonra serbest bıraktılar. Eğer bir sorun varsa oturur konuşursun, sende de akıl var, onda da ancak birileri akıllarını kiraya veriyor. Bu sayede de insan olmaktan çıkıyor.

Bu kişiler, insan ve hayvan sınıfına girmez. Hayvan bile bunu yapmaz. Bütün bu gelişmeler, kadına yönelik şiddeti artırdı. Korona sürecinde de yaşanan şiddetin arttığını görüyoruz.

5 bin 114 kadın için koruma kararı verilmiş. Neden bu şiddet, yaratılan, herkesi etkileyen yoksulluk, sefalet bu şiddetin nedeni olabilir mi? Çöpten ekmek kırıntısı arayan kadının sefaletini bunlar düşünüyor mu acaba. Özellikle Ak Parti’ye oy veren kardeşlerime sesleniyorum.

Senin de burada bir sorumluluğun yok mu? Sen de bu sefalete dur demeyecek misin kardeşim. Peygamber efendimiz kadınları koruyun derken, siz nasıl bıçakla saldırırsınız kadınlarımıza.

"TENCERENİZ KAYNAMIYORSA SEBEBİ SARAY SOSYETESİDİR"

Bütün kadınlarımıza sesleniyorum, evinizde huzur yoksa sebebi Saray sosyetesidir. Tenceriniz kaynamıyorsa, çocuğunuz yatağa aç giriyorsa, sebebi Saray sosyetesidir. Baba işsiz, çocuk işsiz, anne işsiz, aynı evde birbirlerinin yüzüne bile bakamıyorlar.

18 yıldır bu memleketi kim yönetiyor. Haber yaptı alın içeri, baskı rejimi. 20 Temmuz sivil darbesinin sebebi. Değerli arkadaşlar, devlet yönetiminde liyakat denilen bir kavram var. Burada işini ehline vermek önemlidir.

Bir devlet, adalet ve liyakat ile yönetilir. İkisi birbiri ile bağlantılıdır. Dolayısıyla devleti adalet ile yöneteceksiniz. Liyakat sıradan bir kavram değildir.

Liyakat için bir eğitim gerekiyor. Ameliyathaneye girmek için tıp fakültesini bitirmek gerekiyor.

Hemen mezun oldun, ameliyata gir, hayır bu da olmaz. Uzman olacak, daha sonra ameliyata girecek. Akademide ekonomi eğitimi almış birini matematik profesörü yapamazsınız.

Bilginiz ve birikiminiz olacak ve bu işi yapar diyeceksiniz. Berber çırağını düşünün. Hemen gelip de şunu traş et demezsiniz. Ustasına bakar bir süre.

Bir süre çırak, ustasını izler. İğneyi nasıl kesiyor diye. Liyakatın olmadığı yerde devlet mi olur. Liyakatı yok ederseniz, devleti çökertirsiniz. Geldim, devleti istediğim gibi yönetirim, hayır böyle olmaz. İstediğin gibi yönetirsen orası devlet olmaz.

Çikolata kutusunda rüşvet alan adamı büyükelçi olarak tayin ederseniz, oradaki halk şunu düşünür, bunu gönderenler de aynı zihniyettendir. Ayakkabı kutusunda rüşvet almış biri, arabasında Türk bayrağı taşıyor ve o rüşvetçi.

Çete niye oluşur, yasa dışı bir iş yapmak için bir araya geliyorlar. Dolayısıyla devleti, zenginleşme aracı liyakat sisteminde olmaz. Liyakat, bütün bunlara engel olan sistemdir.

"AYAKKABI KUTUSUNDA RÜŞVET ALMIŞ BİRİ ARABASINDA TÜRK BAYRAĞI TAŞIYOR"

Berber çırağını düşünün. Hemen gelip de şunu traş et demezsiniz. Ustasına bakar bir süre. Bir süre çırak, ustasını izler. İğneyi nasıl kesiyor diye. Liyakatın olmadığı yerde devlet mi olur. Liyakatı yok ederseniz, devleti çökertirsiniz.

Geldim, devleti istediğim gibi yönetirim, hayır böyle olmaz. İstediğin gibi yönetirsen orası devlet olmaz. Çikolata kutusunda rüşvet alan adamı büyükelçi olarak tayin ederseniz, oradaki halk şunu düşünür, bunu gönderenler de aynı zihniyettendir.

Ayakkabı kutusunda rüşvet almış biri, arabasında Türk bayrağı taşıyor ve o rüşvetçi.

Çete niye oluşur, yasa dışı bir iş yapmak için bir araya geliyorlar. Dolayısıyla devleti, zenginleşme aracı liyakat sisteminde olmaz. Liyakat, bütün bunlara engel olan sistemdir.

Yılmaz Özbalcı ustanın yanında bir ustanın yanında iş öğreniyoruz. Bize rapor yazmayı öğretiyorlar o zaman, Karaköy’de bir şirkete gittik ve o şirkette beyan edilmemiş bir meblağ bulduk ve üstada götürdük, raporu beğendi ama bu mükellef kaç lira beyan etti baktınız mı, hayır dedik.

Daha sonra baktık ve yüksek bir gelir beyan etmiş. Yani bu adam, bu kadar kazanıyorsa, küçük bir meblağ kaçırmaz. Liyakat budur, altın yumurtlayan kazı kesmemek lazım.

AKP'Lİ AYVALI'NIN FETÖ İTİRAFINA TEŞEKKÜR

AK Partili bir kardeşimiz çıktı ve televizyonda, biz Kemalistleri devirmek için FETÖ ile işbirliği yaptık dedi. Dolayısıyla kendisine bir teşekkür borcumuz var. Biz bunu söylüyorduk ama vatandaş, bunlar muhalif tersini söyler diyordu. Şimdi içerinden ve medyadan sorumlu birisi bunu açıkladı.

Bunun gibi olanların bilmesi gereken bir şey var. KPSS’yi kazandıktan sonra aday memur oluyorsunuz, eğer iyiyseniz diyor ki asaletini onaylıyoruz. Hemen şef olabilir mi? Hayır bir süre çalışacak.

Sonra şube müdürü olarak, daire başkanı, genel müdür. Hemen yakalıyor birini yakasından, sen şef olacaksın diyor. Eğer FETÖ ile işbirliği yaptığınızı kabul ediyorsanız, Harp Okulu öğrencilerinin ne suçu var. Hiçbir savcı harekete geçti mi? Hayır, neden… Saray’ın korkusundan.

"BU ADAMIN BANKA İLE NE İLGİSİ VAR"

Devleti, devlet olarak değil, intikam alacak organ olarak görüyorlar. Devleti nasıl soyarım diye düşünüyorlar. Geçenlerde bankalara atamalar yapıldı. Eski güreşçi arkadaşımız da bir bankanın yönetim kuruluna atandı. Hepimizin gurur duyduğu bir kişi, bir sporcu ama banka yönetiminde ne işi var.

Hatırlarsınız değil mi burada bir adamdan söz etmiştik, bir kişi hastaneye görevli olarak atanıyor ve ilk yaptığı iş, hastaneyi soymak oluyor. Siz alıyorsunuz birini, bankaya atıyorsunuz ama bankanın b’sini bilmiyor. Ama kardeşim, bu adamın banka ile ne ilgisi var.

Bu kardeşimden bir istirhamım var, elde ettiğin başarıları gölgelemek istemiyorsan, o koltuğa oturmayacaksınız kardeşim. Ancak devlet dediğimiz kurumun bu kadar yıpranması ahlaki değil. Binlerce öğretmen atanmıyor, niye para gider diye…

"SİZ KUL HAKKI YİYORSUNUZ KARDEŞİM"

Ama bu beylere 2-3 yerden maaş alıyor. Bankalara öyle adam atadılar ki, adamlar ATM’den para çekmeyi bilmez. Devleti, arpalık olarak kullanmayacaksınız arkadaş. Rabbimiz diyor ki, her şey ile karşıma gel ama kul hakkı ile gelme. Siz kul hakkı yiyorsunuz kardeşim.

Kılıçdaroğlu konuşuyor diyorlar, ben konuşmazsam kim konuşacak kardeşim. Yetimin hakkını kim savunacak. Üniversite mezunu, bu konularda o kadar çok insan var ki. Yahu sizde din iman var mı?

"BÖYLE BİR MÜSLÜMANLIĞI KABUL ETMİYORUM"

Paraya doymuyorlar kardeşim. Kefende para koyacak yer yok kardeşim. En lüks arabalara biniyorlar, Amerika’da evleri var. Sonra Müslümanız diyorlar. Bırakın kardeşim bu işleri, siz Müslüman değilsiniz. Ben böyle bir Müslümanlığı kabul etmiyorum.

Dünyada böyle bir rezalet yok. Yandaşa her türlü parayı veriyorlar. Her taraftan para yağıyor.

TÜİK var, devamlı adam değiştiriyorlar. Türkiye’de yıllık geliri 7 bin liranın altında olan 11 milyon kişi var. Aylık geliri, 583 lira lira olan 11 milyon kişi var.

Saray’da oturanlar bu rakamı gördüklerinde yüzleri kızarıyor mu acaba. 18 yıldır devleti yönetiyorlar. 11 milyon kişinin aylık geliri 583 lira olacak. Bunlarda vicdan var mı Allah aşkına. Bunlar, fakir ve fukarayı düşünüyor mu acaba.

Emin olun, İmam bıraksa bunlar kefenlerine cep de yaparlar. Aylık geliri 760 liranın altında olan 16 milyon insan var. Biz hesaplasak, bu CHP zihniyeti yalan söylüyor diyecekler. Bir maskeyi bile insanlara parasız veremediler. Onu bile para ile satıyorlar. Yahu bunlarda vicdan var mı? Yahu vatandaş ölecek ya…

Bizim bütün belediyemize bedava dağıtıyor, onu da engelliyorlar. Maskeyi dağıtırken, bizim partili diye sormuyorlar. Ancak bunlar, maske bile dağıtamıyor. Milyonlarca lirayı kullanıyorlar, istedikleri gibi. Hiç kimseye de hesap vermiyorlar. Çünkü kibirleri hesap vermeye engel. Vatandaşı sinek gibi görüyorlar. Ben parayı alırım, istediğim gibi harcarım diyorlar.

"MİLLETİN ALIN TERİ LONDRA'DAKİ TEFECİLERE KİRALANDI"

Türkiye, bu noktada. Kendisini dindar olarak gören kardeşlerim de bunu dinlesin. Vatandaştan alınan her kuruşun hesabını vatandaşa vermiyorsan, sen hırsızsın demektir. Siyasette vatandaşa hesap vermek, en onurlu durumdur.

"SARAY'DA OTURAN ADAM NİYE IBAN NUMARASI VERİR"

Bu siyaset kurumunu onurlu kılan en temel ögedir, hesap vermek. Ben hesap vermem diyorsa, orada kibir ve hırsızlık var. Tefecilere çalışan bir vatandaş var. 5 ayda tefecilere 68 milyar ödenmiştir. Diyorlar ki, İslami esaslara göre ekonomiyi yönetmemiz gerekiyor. Londra’ya bu milletin alın teri kiralandı. Benim alın terimi, Londra’daki tefeciye niye kiraya veriyorsun. Ben niye devlete vergi veriyorum, okul yapsın yol yapsın diye.

Saray’da yaşayan, kirada oturan adamdan niye para ister. Niye iban numarası verir. Sen zaten halktan kopmuşsun. Dolayısıyla Saray’da oturan kişi para istiyor. Sülük gibi emdiniz insanın kanını. Biraz ar damarları ve akılları varsa milletin halini görürler.

"İTHAL HAYVAN GETİRİYORUZ, İTHAL SAMAN İLE BESLİYORUZ"

Tarımda ciddi bir afet yaşanmıştı. Milletvekili arkadaşlarımızı gönderdik. 2018’de gülün kilosu 8 lira, 2019’da 7 liraya, 2020’de de 5 liraya kadar düşüyor. Şimdi, Isparta’ya soruyorum. Gülünüz tüm dünyada marka, peki bu gülün kilosu nasıl bu kadar düştü.

Neden tavan fiyat açıklanmıyor. Neyin fiyatı düştü kardeşim. Dışarıdan çay ithal ediyorlar, Bulgaristan’dan da gül getiriyorlar. Senin çay üreticilerin haber bekliyor, sen İran’dan çay getiriyorlar. Rizeliler hak ediyor mu?

Ama oy veriyorlar. Gel biraz daha sırtıma bin diyor. Karadeniz kadının nasıl çalıştığını bilmiyor muyuz? Onun da adalet duygusu yok mu? İthal hayvan getiriyoruz, ithal saman ile besliyoruz.

"AK PARTİ DÖNEMİNDE 682 BİN 285 KİŞİ TAMAMEN ÇEKİLDİ"

Çiftçinin de oturup düşünmesi lazım artık. Sarayı artık çiftçinin beslememesi lazım. Çoluk çocuğunun rızkına baksın.

Bakınız, AK Parti döneminde 682 bin 285 kişi tarımdan çekildi. Bu rakamı nereden buldun diyorsa, sigortadan buldum. Tarımdan çıkan iller, Ak Parti’ye oy veren iller. Manisa, Kahramanmaraş, Kütahya, Erzurum ve Sivas’ta insanlar geçinemediği için tarımdan çıktı.

Bir dönem Ortadoğu’yu besleyen Türkiye net ithalatçı konumda. Değerli arkadaşlarım, çiftinin devletten 175 milyar Türk lirası alacağı var.

"TIKSIRINCAYA KADAR YİYİN DİYORLAR"

20 bin öğretmenin ataması yapılmıyor. Sizde vicdan var mı kardeşim? 2 ay öğretmenlerin maaşı ödenmedi, bu adamlar nasıl geçinecek. Ancak 32 bin 600 çalışana sesleniyorum, devletin bütün onurlu memuru gibi sizi de hak ettiğiniz yere getireceğiz. Söz veriyorum.

Bu FETÖ ile iş birliğini itiraf eden zat, kitap yazmış. Kitabın adı da ‘Yönünü şaşıran ok’ diye. Şimdi, Kılıçdaroğlu FETÖ ile iş birliği yaptılar diyorlar ya, rahmetli babam derdi ki, ‘oğlum sen doğru dur, eğri belasını bulur’ öyle de oluyor.

Tevfik Fikret’in şiiri var ya, yiyin efendiler, tıksırıncaya kadar yiyin diyorlar. EYT’liler diyorlar ki bizi unutmayın. Onları hiç unutmuyoruz. Sonuna kadar onların haklarını savunacağız. İşçilere kumpas kurdular.

"DÜNYADA BÖYLE BİR GARABET YOK"

Ne kadar çok çalışır, ne kadar çok prim ödersen, o kadar az maaş alacaksın diyorlar. Patrona diyor ki, bana iş ver ama sigortalı yapma. Dünyada böyle bir garabet yok. Sadece bizde var. EYT’liler için de adalet diyoruz. Onları da kurtaracağız.

Temmuz’daki sınavı erkene aldılar. Bilim kurulu üyelerinin görüşünü değil, otel sahiplerinin görüşünü aldılar. Gençlerimizle telefonda görüştüm, siz daha iyi çalışın, başarılı olun. Nasıl olsa seçimlerde size bir mühür verilecek. Siz gerekli cevabı o zaman vereceksiniz. Onlara değil, sizin hakkınızı ve hukukunuzu savunan partiye, yani Cumhuriyet Halk Partisi’ne oy vereceksiniz.

"VATANDAŞA KİRASINI ÖDEMESİ İÇİN BANKADAN KREDİ ÇEK DENDİ"

Bütün belediye başkanlarımıza çağrımdır, maske dağıtın, sessiz ortamı sağlayın, dezenfektan, su ve kalem bulunduracaksınız. Tabii bunu yaparken de hükümete sormak lazım. Diyelim ki bu çocuklarımızdan birisi virüse yakalanmış, bu çocuğun nasıl hakkını koruyacaksınız. Bunları bilmiyoruz ancak önümüzdeki süreçte bunları göreceğiz.

Bütün arkadaşlarımız ve bizi dinleyen bütün vatandaşlarımın bunu bilmesi gerekiyor. İşçiye, çiftçiye dediler ki, evlerinize çekilin ve rahat olun. Türkiye ne dedi, evinize çekilin, dışarı çıkarsan ceza keserim dedi. Vatandaşlar, bankadan borç çekmek zorunda kaldı.

En gelişmiş ve az gelişmiş ülkeler bile böyle yaptı. AKP ise bir aile devleti değil, hanedan devleti gibi davranıyor. En büyük fedakarlığı bütün ülkelerde devlet yaptı, hiç meraklanmayın dediler. Dolayısıyla siz sosyal devletin güvencesi altındasınız dediler. Biz de ise devlet hiçbir fedakarlık yapmadı.

En büyük fedakarlığı bütün ülkelerde devlet yaptı, hiç meraklanmayın dediler. Dolayısıyla siz sosyal devletin güvencesi altındasınız dediler.

Biz de ise devlet hiçbir fedakarlık yapmadı. Bütün vatandaşlarımızın bu üç kuralı bilmesi gerekiyor. 40 yıldır bu devlete vergi veriyoruz am 40 gün bize bakamadılar. 40 yıldır devleti yönetenleri suçlamak gerekiyor.

15 TEMMUZ İÇİN TOPLANAN PARALAR NEREDE?

Bankada para çek, kredi çek. Onu da herkese vermediler. Dün değerli arkadaşlarım, 15 Temmuz gazilerinin eylemi vardı. Onların hakkını, hukukunu savunan partiyiz. 15 Temmuz gece, 251 şehit verdik 2 bin de gazimiz var.

Vatandaşlara dediler ki para verin yardım yapacağız. Vatandaş yardım yaptı. 309 milyon para toplandı o dönem ancak para nereye gitti bilinmiyor. Nerede bu paralar. Vakıf kurduk dediler ama gittiler o arkadaşlarımız baktı, böyle bir vakıf yok.

"HER BİRİSİNE 2 MİLYON LİRA VEREBİLİRLER AMA VERMİYORLAR"

O paralar, arkadaşlarımızın anasının ak sütü kadar helaldir. Hep şunu söyledim, baskıcı bir yönetimde hak aramanın bir bedeli var. Demokrasilerde hak aramanın bir bedeli yoktur. Ama 20 Temmuz sivil darbesinden sonra hak aramanın bir bedeli var.

Ancak sizlerin hakkınızı aramanız için gerekeni yapacağız. Her birisine 2 milyon lira para verebilirler ama vermiyorlar. Beşiktaş saldırısında ölen 39 polis, bunlar için de kampanya açıldı. Şehit olmuş bir polisin hakkına bile el koydular. Nasıl bir anlayışları var, gerçekten anlamıyorum.

Hakkını arayanlardan birisinin işine son vermişler. Yine Antalya’daki rüşvet olayı var. Şimdi sayın Bahçeli’ye sesleniyorum, önümüzde bir koalisyon var. Ama bne sayın Bahçeli’nin rüşvet konusunda çok hassas olduğunu biliyorum.

Antalya’da bir toplantı yapılıyor, herkes var. AKP’li vekiller, MHP’li vekiller, Bakan Çavuşoğlu ve Nuri Ersoy. Toplantının bir aşamasında 500 bin liradan söz ediliyor. Bakan Nuri Ersoy, Serik belediyesindeki bir işletmeden 500 bin lira alındığı söyleniyor.

Serik belediyesi diyor ki, hayır biz böyle bir para almadık. Bakan Çavuşoğlu devreye giriyor ve diyor ki sizin önceki yönetimden önce alındı. 500 bin liranın rüşvetin olduğunu herkes biliyor. Belediye başkanı da sormuş nerede bu para diye.

Bakanlardan ve milletvekillerinden ses yok. Paranın Ak Parti İl Başkanlığı tarafından alındığı söyleniyor, oradan da ses yok.

500 bin liranın rüşvetin olduğunu herkes biliyor. Belediye başkanı da sormuş nerede bu para diye. Bakanlardan ve milletvekillerinden ses yok.

Paranın AK Parti İl Başkanlığı tarafından alındığı söyleniyor, oradan da ses yok. Bu kadar açık bir rüşvet olayı yok. Belediye başkanı da size yazıklar olsun diyor. Biz yazıklar olsun diyoruz ama hiçbir şeye olmuyor tabi.. Hırsızın yüzüne tükürürseniz, yukarıdan yağmur yağıyor derler.