CHP'nin 12 maddelik seçim bildirgesi Ankara Kapalı Spor Salonu’nda yapılan aday tanıtım toplantısında açıklandı.
Aday tanıtımı öncesi kürsüye Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu geldi. Partisinin seçim bildirgesini açıklayan ve gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Kurşun kaç TL" sözleri ile vatandaşları eleştirmesine tepki gösterdi.
Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:
“Bu ülkede herkesin karnının doymaya ihtiyacı var. İşe ihtiyacı var. Bu toplantıdan sonra herkes alana çıkacak. Asla asla kırıcı bir üslup kullanmadan Türkiye sathına yayılacağız. İYİ Partiyle bir işbirliği yaptık. Buradan Sayın Akşener ve bütün İYİ partili kardeşlerimize selamlarımı gönderiyorum. Saadet Partisi’yle dirsek teması yaptık, başta sayın Karamollaoğlu olmak üzere bütün Saadet Partili kardeşlerimize selamlarımızı gönderiyoruz."
"Vergi topladılar yetmedi, fabrikaları sattılar yetmedi. Şimdi kapı kapı dolaşıp borç arıyorlar. Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı’dan sonra ilk kez Londra’da bir grup tefeciye teslim edildi. Borcu ödemek için borçlanan bir iktidar ile karşı karşıyayız. Borç aldılar şimdi emir alma süreci başladı. Tweet atıyor biri, Amerikan Başkanı, Papaz’ı bırakmazsan seni mahvederiz. Talimatla papazı bıraktılar. Merkel istiyor bırakıyorsunuz, Macron istiyorsunuz bırakıyorlar."
"ŞU ANLAYIŞA BAKIN!"
"Bir zat var biliyorsunuz Saray’da oturuyor. Kin üretiyor, nefret üretiyor, sanıyor ki ben milleti kandıracağım. Geçen Sivas’ta bir konuşma yapıyor. “Ne diyorlar domates, ne diyorlar patlıcan, ne diyorlar sivri biber. Yahi düşünün be bir merminin fiyatı nedir’ Allah aşkına şu anlayışa bakın. Biber diyen kim? Vatandaş. Domates diyen kim? Vatandaş. Sivri biber diyen kim? Vatandaş. Soğanı unutmuş ama neden unutmuş çünkü rahmetli Mahsuni diyordu ki “Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana , bilsem söylesem mi söylemesem mi?"
"Mutfakta yangın var haberi yok bu beyefendinin. Bu millet kendisini açlığa mahkum eden bir siyasi anlayışa ders vermek zorundadır. Konkordato günlük hayatın parçası oldu."
"Yandaşa köprü, hastane yaptırıyorsun dolarla. Yandaşın tünelinden geçiyorsun dolarla tartışıyorsun. Efendim bunların bunlar suçlu değil suçlu kim Türk lirası ile karnını doyuranlar. Manav kasap..."
"PEKİ BİZ NE YAPACAĞIZ..."
Açıklamalarının ardından "Peki biz ne yapacağız, ne istiyoruz?" diyen Kılıçdaroğlu, seçim bildirgesini şöyle sıraladı:
"Birincisi, beldede yaşayan herkese eşit davranacağız. Belediye başkanlarımız toplumun bütün değerlerine saygılı olacaklar. Bir mahallede farklı bir anlayış varsa, ve bu anlayış tarihsel değerlerden geliyorsa, saygı duyacak.
İkincisi,halkça belediyecilik. Rant tüm belediyelerde vardır. Rantın halkça paylaşılmasını istiyoruz. Pendik Çınarca mahallesine sesleniyorum, senin sorununa biz sahip çıktık, şimdi sen CHP'yi seçeceksin. Rantı sana vereceğiz kardeşim.
Üç, hesap veren kentler. Biz belediye başkanları olarak halktan vergi topluyoruz. Dolayısıyla harcadığımız her kuruşun hesabını belde halkına vermek biizm namus borcudur. Biz kul hakkı yemeyiz, yaptığımız her harcamayı beldeye hesap veririz. Belediyelerimiz şeffaf yönetilecek.
Dördüncü kuralımız;yoksulluğu yenen kentler. Hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği kentler. Asgeri ücret alan kardeşlerimize sesleniyorum. 1 Ocak'tan itibaren CHP'li belediyelerde asgari ücret 2 bin 200 liradır. İster büyükşehir ister belde. 2 bin 20 lira değil de 2 bin 200 lira almak istiyorsan oyunu CHP'ye vereceksin. Yetmiyor, 1 Ocak'tan itibaren Nisan ayına kadar bütün farkları sana ödeyeceğiz.
Beşinci kuralımız, üreten ve istihdam yaratan kentler. Her alanda üretmeli. Büyükşehirler kırsalla iş birliği yapmalı. Bunu özellikle CHP'li olmayan belediyedeki insanlarıma sesleniyorum. Senin ektiğin çiçek ithal ediliyorsa, ona oy verme kardeşim. Onları sen üreteceksin. Belediye satın alacak, sen de kazanacaksın, belediye de kazanacak. Kırsalı da zenginleştireceğiz, kenti de mutlu edeceğiz.
Altıncı kuralımız,teknolojinin insana hizmet ettiği kentler. Bugün soruyorlar İstanbullulara nerede yaşamak istersiniz diye. Kadıköy'de, Beşiktaş'ta, Kadıköy'de, Sarıyer'de isterim diyor. Ama sözümüz söz bütün İstanbul'u böyle yapacağız.
Yedinci kuralımız, ulaşım ve alt yapı sorunlarını çözeceğiz. İstanbululara soruyorlar; "En temel sorununuz ne? Yüzde 50'ye yakını ulaşım ve trafik diyor.
Sekizinci kuralımız, nefes alan kentler. Gökdelenler, binalar, çimenler görünmüyor. Kuşlar yok oluyor. Bağcılar!da kişi başına düşen yeşil alan, 30 santimetre. Bu insan Kadıköy'de, Sarıyer'de yaşamak istiyor. Esenler'de 1 santimetre kare.
Dokuzuncu kuralımız, sosyal adaleti sağlayan kentler, yoksullara, yaşlılara pozitif ayrımcılık yapacağız. Engeliler için yaşanabilir kent, yoksullar için karnı doyan bir kent. Bütün çocuklara kreş yapacağız.
Onuncu kuralımız, kültür ve sanatı geliştiren kentler. Özelliği nedir kentte yaşamanın? Kentin bir kültürü, sanatı, sporu vardır, bunları yaşayacaksınız. Biz bunu sağlayacağız. İstanbul'da ev hanımlarının yüzde 50'si boğazı görmemiş. Yazık günah değil mi bu insanlara? Neden evlere hapsediliyorlar? Bütün bunların üstesinden geleceğiz.
11'inci kuralımız, doğa dostu kentler.
Son olarak 12'ncisi, biz işçisi, memuru, emeklisi, sanayicisi, çiftçisi, öğrencisi velhasıl tüm yurttaşlarımızla beraber mutlu yaşamak istiyoruz.
Bu sözün arkasında duracağız. Son, başaracağız, başarmak zorundayız, bizim mücadelemiz başarı üzerine kurulan bir mücadeledir. Bayrağımız, cumhuriyet, çocuklarımız, vatanımız, mutlu yaşamak için, düşüncelerimizi özgürce yaşamak için başarmak zorundayız. Kimlik ayrımının, inanç ayrımının yapılmaması için başarmak zorundayız. Ve biz bahara özlem duyuyoruz, baharı bu ülkeye getirmek zorundayız. Baharda bütün canlılar canlanır. O nedenle baharda başarmak zorundayız. Kavgasız, bilgiye dayalı bir mücadele vereceğiz ve başaracağız."