37. CHP Olağan Kurultayı’nda yeniden genel başkan seçilen Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu.
Kılıçdaroğlu, Ayasofya'daki cuma hutbesinde isim vermeden Atatürk'e lanet okuyan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'a sert tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu, "Mustafa Kemal Atatürk olmasaydı o camilerin hiçbirisinde ezan okunmazdı. Tarihi bilmeden, kin ve öfke ile belli koltuklara oturursanız, o koltuklara layık değilsiniz demektir."
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları şöyle:
Yerel yönetimdeki arkadaşlarım, pandemi sürecinde bütün engelleri aşan belediye başkanları arkadaşlarıma bir tarih yazdıkları için teşekkür ettim. Milletvekili arkadaşlarım günün 24 saati sürekli çalıştılar. Niye çalıştık? Halkımız için. Ayrıştıran iktidara karşı Türkiye’yi birlikte birleştirelim dedik.
Bütün arkadaşlarıma yürekten teşekkür ederim. Milletvekili arkadaşlarımın yasa teklifleri sırasında tutanaklara geçen konuşmalar gerçekten tarihe geçecek konuşmalardır. Bütün arkadaşlarıma yürekten teşekkür ediyorum.
"SANDIĞI KOYARLARSA KİM BOYNUNUN ÖLÇÜSÜNÜ ALACAK GÖRECEĞİZ"
Vatandaşlarımız, işsiz iseler bir an önce iş bulmalarını diliyorum. Tatildelerse iyi tatiller diliyorum. Bütün sorunları ikinci yüz yıla geçiş belgesiyle nasıl çözeceğimizi anlattım. Sandığı koyarlar mı bilmiyorum ama eğer sandığı koyarlarsa kim boyunun ölçüsünü alacak göreceğiz.
Zaman zaman grup toplantılarında annelerimizden bahsederim. Bize sevgiyi hoşgörüyü öğreten annelerimiz. Hasta olduğumuzda hasta olan annelerimiz. Her anne evladının üzerine titrer. Evladını el bebek gül bebek büyütür. 800 haftadır bir grup anne evlatlarını arıyor. Evlatları kaybolduğu zaman bazıları 12, 13, 26 yaşındaydı. Evlatları nerede kayboldu? Asıl soru bu.
"ANNELER ARASINDA HİÇBİR AYRIM YAPMIYORUZ"
800. Haftada Galatasaray önünde bir karanfil bırakmak istediler. Anneler evlatlarının mezarının nerede olduğunu bilmek istiyor. Bir karanfil bırakıp evladım nerede diye soran annenin sesini duymayana ben insan demem. Evladım nerede diyorlar. Dönemin Başbakanı Erdoğan bunları davet etti, dinledi. Hani faili meçhuller olmayacaktı? Bir insanın hayatı bu kadar ucuz olamaz.
Bu olayı bir siyasi gözlükle analiz etmek kadar yanlış bir şey yoktur. Devletin itibarını korumak istiyorsak, devlet her vatandaşa eşit muamele edilir demek istiyorsak cumartesi annelerinin sesini duymalıyız. Diyarbakır anneleri de kıymetlidir. Anneler arasında hiçbir ayrım yapmıyoruz.
Devleti yönetenlerin annelerin sesini dinlememesi kadar acı bir şey yoktur. Devleti yönetenlerin oturup bir daha düşünmesi lazım. Bir karanfil bırakmayı engelliyorsan, ülkede demokrasi olmadığını herkes görüyor. Bizi üzen bu tablo.
Müyesser Yıldız neden hapiste? Doğruları söyledi diye. Yeniçağ gazetesinin yazarı Murat Ağırel ne yaptı? Yolsuzlukları yazdı. Barış Pehlivan neden tutuklu doğruları yazdı diye. CHP olarak haksız şekilde cezaevinde olanlara selam gönderiyoruz.
37. kurultayımızı yaptık. Belki de şu ana kadar yaptığımız en düzenli kurultayımızı yaptık. Herkesin yeri belliydi, kimseyi üzmeden yaptık. Emeği geçen arkadaşlarıma teşekkür ederim.
Bu kurultayda ikinci yüz yıla çağrı beyannamemizi ilan ettik. Bugün içinde bulunduğumuz TBMM’nin 100. Yılını tamamladık. 29 Ekim 2023’te ise cumhuriyetin 100. yılı olacak. Yeni yüzyıla girerken neler yapmalıyız neleri değiştirmeliyiz?
"ORTAYA KOYDUĞUMUZ 13 MADDEYE EVET DİYEN HERKES BİZİM DOSTUMUZDUR"
Önerilerimiz toplumun çoğunluğunun sorunlarını çözmeliydi. Neydi sorunlarımız? İşsizlik vardı, kayırmacılık, yolsuzlukla mücadele vardı. Bunları kimlerle yapacağız? Bunları dostlarımızla yapacağız dedik.
Dostlarımızla yapacağız deyince havuz medyasında bir titreme geldi. Kimlerde dostlarımız? Bu 13 maddeye onay veren kimse bizim dostumuz onlardır. Kimlerle bir araya geleceğiz. İşsizle, konteynerden çöp toplayanlarla, taşeron işçiler ile, şoförlerimizle yani halkımızla bir araya geleceğiz.
Demokratik yolla bir dikta yönetimine son vereceğiz. Nasıl yapacaktık? Yeni bir anayasa yapacağız. Bugüne yapılan büyün anayasalar tonu değişmekle birlikte vesayetle oldu.
Hiçbir zaman toplumun bütün kesimleri bir araya gelip bir anayasa değişikliği olmadı. Son anayasa değişikliği baskı döneminde yapıldı. Anayasa kitapçığını eline alan her vatandaş bu benim anayasamdır diyecek.
"PARLAMENTO VE YARGI SARAY'IN VESAYETİ ALTINDADIR"
Bu anayasanın özünde demokratik parlamenter sistem olacak. Cumhurbaşkanı partili olmayacak, tarafsız olacak. Herkese eşit mesafede olduğu için anayasa ona hakim tayin etme yetkisi veriyor. Bir partinin genel başkanı hakim tayin edemez.
TBMM’de gece yarısı kanunları olmayacak. Milletin çıkarları neyi gerektiriyorsa o yasa konuşulacak. Komisyonlarda görüşmelerde bütün taraflar zorunlu olarak çağrılacak. Ben bir konuda bir kanun çıkarıyorum ama o konunun uzmanlarını ve o konunun içinde olanları da dinliyorum demektir.
O kanun ortak görüşle çıkıyor diyecekler. Adalet, güven vermesi lazım. Bugünkü parlamento ve yargı sarayın vesayeti altındadır.
Yargı üzerindeki vesayeti kaldırmamız gerekiyor. Hükümetin geçmişte olduğu gibi meclisten güven oyu alması ve meclise hesap vermesi yeniden sağlanacak.
"NEDEN BİR SİYASİ PARTİ LİDERİ YERALTI DÜNYASININ LİDERİYLE GÖRÜŞÜR?"
40 yıldır Kürt sorunu tartışılıyor. 40 yıldır bir sorunun çözülmesinin sebebi kimdir? Siyasi otoritedir. Şimdi batının egemen güçleri bu sorunu Türkiye’nin çıkarına aykırı bir araç olarak görüyorlar. Bu sorunu Türkiye’nin bağımsızlığı çerçevesinde çözeceğime söz veriyorum.
Her insanın hayatı önemlidir. Bayrağımız, vatanımız, bağımsızlığımız çerçevesinde çözeceğiz.
Kadına yönelik fırsat eşitliğini çözeceğiz. Tüm terör örgütleriyle ve yer altı terör örgütleriyle mücadele etmek bizim görevimiz olacaktır. Herkes terör örgütleriyle mücadele edeceğiz der ama yeraltı dünyasını ağızlarına almazlar. Neden bir siyasi parti lideri yeraltı dünyasının lideriyle görüşür?
İşi ehline vermek bir inanç, insanlık, yönetim meselesi midir? Evet. İşi ehline vermediğinde kul hakkına fırsat açıyorsun. İşi ehline vermezsen yolsuzluğa, haksızlığa çanak tutuyorsun demektir. Bir kişinin liyakatli olması sonradan olmuyor.
Önce eğitim, tecrübe, deneyim bunların olması lazım. İşi ehline teslim etmek aynı zamanda ehil insanın devleti yönetirken tarafsız olmasını sağlar.
Liyakat sahibi kişi vatandaşlarına eşit davranır. Oturduğu makamı vatandaşa işkence etme yeri olarak göremez. Eğer bunu yapmazsanız sorunları çözemezsiniz.
"ATATÜRK OLMASAYDI CAMİLERDE 5 VAKİT EZAN OKUNMAZDI"
Bizim en büyük ortak değerlerimiz Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarıdır. Bu ülkenin bağımsızlığı için şehit olan yüz binlerce kişi var. Onların bayraktarı ise Gazi Mustafa Kemal’dir. Liyakat sahibi herkes bilir bunu.
İstanbul işgaldeyken İngiliz Muhipleri cemiyeti kuruluyor. Mustafa Kemal için idam fermanı çıkarıldı. Niye bağımsızlık için mücadele ediyorsun dediler. Rıfat Börekçi de Milli mücadelenin kahramanlarından biriydi O da tam tersi fetva verdi.
Kin ve öfkeyle o koltuğa oturursanız, siz erdemli bir kişi değilsiniz ve o koltuğa layık değlisiniz. Çıkacaksınız öyle bir konuşma yapacaksınız ki sonra haddinizi aştığınızı fark edip ne söyleceğini şaşırıyorsun.
Demek ki sen liyakatli değilsin. Atatürk’ün 1923’te TBMM’nin açılışında yaptığı konuşmasına Mondros Mütarekesi’nden başladı. Türk adındaki her şeyi yakıp yıktılar. Ayasofya’ya sürekli haç asıp gözdağı vermeleriyle duygularımız incindi dedi Mustafa Kemal.
Atatürk olmasaydı o camilerin hiç birinde 5 vakit ezan olunmazdı bunu biliyor musun sen? Kurtluş Savaşı’nın hangi koşullarda yapıldığını bileceksiniz.
"LİYAKAT SİSTEMİ OLDUĞUNDA GÜREŞÇİDEN BANKA YÖNETİCİSİ OLMAZ"
Bir kişi sevgi ve hoşgörü varken lanet sözcüğünü kullanır mı? Belki Erdoğan için kullanmıştır onu da söylesin. Hele bir din görevlisinin kullanması asla doğru değil. O koltuğun kendisine paye vereceğini sanıyorlar.
Sen o koltuğu sadece kirletiyorsun. Kitabımız insanlara güzel sözler söyleyin der. Bunu söyleyecek olanlar da din adamlarıdır. Liyakat sistemi olduğunda güreşçiden banka yöneticisi olmaz.
Rüşvet alan bir kişinin büyükelçilikte ne işi vardır?
Seçim yasası değişecek dedik. Bütün vatandaşlarımız milletvekillerini mi seçiyorlar, yoksa önüne konan listeye mi mühür basıyorlar? Bunu 12 Eylül darbecileri yaptı. Darbecinin getirdiği kanunu niye uyguluyorsunuz? Söz veriyorum bunu yapacağım.
Bütün dostlarıma söz veriyorum. Milletin vekilini millet seçecek. Seçim barajını kaldıracağız. Makul bir baraj konabilir. Kadınlar her seferinde siyasette yer almak istiyorlar erkekler izin vermiyor. Meclise cinsiyet kotası verilmeli.
Siyasi ahlak yasasını çıkaracağız. Biz siyasi ahlak yasasını çıkararak Meclis’in itibarını yükselteceğiz. Cebini düşünen değil, milleti düşünen milletvekili olacak. Uzun süredir bu olmadı, ama inşallah biz bunu yapacağız.
Kamu ihale kanununu değiştireceğiz. Kul hakkı yemek en büyük günahsa kul hakkı yiyenlere nasıl oy veriliyor? O zaman sen de kul hakkına ortak oluyorsun.
Kütahya havalimanının maliyeti 50 milyon euro. Yolcu garantisi vermiş hükümet. 29 yıl 11 ay çalıştıracak burayı. 205 milyon 281 bin 118 euro vereceğiz. Kimin parasını veriyoruz? Bunu da değiştireceğiz.
Sayıştay’ı bütünüyle işler hale getireceğiz. Ulusal vergi konseyini kuracağız. Ülkeyi yönetenler her kuruşun hesabını vermek zorunda. Asgari ücretli verginin dışında tutulmalı.
Siyaset 21. Yüzyıl Türkiyesi’ne yakışır olacak. Güçlü bir stratejik planlama teşkilatı kuracağız. Gerçek anlamda bir planlama yaparsanız bütün kaynaklar verimli kullanılır.
"KENDİ ÇOCUKLARINI KOBAY OLARAK KULLANAN TEK ÜLKEYİZ"
Eğitim sistemini tepeden tırnağa yeniden yapılandıracağız. 4+4+4 sistemi geldiğinde tek itiraz eden parti bizdik. Bakanlar kurulunda görüşülmedi. Kalkınma planlarında yoktu.
Milli Eğitim şuralarında, Milli Eğitim Bakanlığı’nda görüşülmedi. 5 milletvekili kanun teklifini verdi, hiç biri eğitimci değildi. Sonuçta milyonlarca çocuk kobay olarak kullanılıyor. Dünyada kendi çocuklarını kobay olarak kullanan tek ülkeyiz. Üniversiteler tamamen çöktü. İran, Suudi Arabistan ve Malezya üniversitelerinde üretilen bilgi sayısı bizim üniversitelerimizi geride bıraktı.
Güçlü bir sosyal devlet olarak aile destekleri sigortasını kuracağız. Günlük 39 lira ücret desteği veriyorlar. 1 milyon kişi ücretsiz izne çıkarıldı. Bunların sosyal güvenlik primleri yatmayacak. Pekiş bu bir milyon kişinin çocuğu ya da kendisi hasta olursa parayla tedavi olacak.
Güçlü bir sosyal devlet kurmak bizim görevimiz. Hizaya getiren devlet baba olmalı, şevkat gösteren devlet ana olmalı. Yereli güçlendirip, kayyuma son vereceğiz. Seçimle gelen seçimle giedece. Orta Doğu’yu kan değil, barış alanına çevireceğiz.
İkinci yüzyıla geçiş beyannamemizin ana ekseni budur. İç kavgaları bitirip her mahallede huzurun olmasını sağlayacağız. Allah’ın izniyle biz bunu yapacağız. Sandığı koysunlar biz bunu gerçekleştireceğiz.