Rusya – Ukrayna krizinde korkulan oldu ve Rusya Devlet Başkanı Putin, 24 Şubat tarihinde Ukrayna''nın doğusundaki Donbas''a özel askeri operasyon başlattıklarını duyurmasıyla savaş resmen başladı. Rus güçleri doğuda Donbas, kuzeyde Belarus ve güneyde Kırım''dan Ukrayna''ya girdi.
Yaşanan krizde Türkiye’nin hangi konumda olacağı merak edilirken Ukrayna’nın Ankara Büyükelçisi Vasyl Bodnar, Türkiye’nin Boğazların Rusya’ya kapatılması yönündeki talebi değerlendireceğini söyledi. Dışişleri Bakan Yardımcısı Sedat Önal ile bir araya geldiğini belirten Bodnar, “Bize göre Montrö Anlaşması''nın 19''uncu maddesi uygulanmaya koyulmalı ki o maddeye göre savaşın bir tarafı olan devletin bu bağlamda boğazlardan geçmesine yasak konulmalı” diye konuştu.
Yapılan bu açıklamanın ardından boğazların kapatılması ve Montrö Boğazlar Sözleşmesi tekrar dünya kamuoyunun gündeminde geldi.
Dünden beri en çok konuşulanlar arasına giren Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin 19. maddesi ise şu şekilde:
MONTRÖ BOĞAZLAR SÖZLEŞMESİ MADDE 19
Savaş zamanında, Türkiye savaşan değilse, savaş gemileri 10. maddeden 18. Maddeye kadar olan maddelerde belirtilen koşullarla ayni koşullar içinde, Boğazlar’da tam bir geçiş ve gidiş-geliş (ulaşım) özgürlüğünden yararlanacaklardır. Bununla birlikte, savaşan herhangi bir Devletin savaş gemilerinin Boğazlar''dan geçmesi yasak olacaktır; şu kadar ki, işbu Sözleşmenin 25. maddesinin uygulama alanına giren durumlarla, saldırıya uğramış bir Devlete, Milletler Cemiyeti Misali çerçevesi içinde yapılmış, bu Misak''in 18. maddesi hükümleri uyarınca kütüğe yazılmış (tescil edilmiş) ve yayımlanmış, Türkiye''yi bağlayan bir karşılıklı yardım andlaşması gereğince yapılan yardım durumları bunun dışında kalmaktadır.
Yukarıdaki fıkrada öngörülen kuraldışı durumlarda, 10. maddeden 18. maddeye kadar olan maddelerde belirtilen kısıtlamalar uygulanamayacaktır.
Yukarıdaki 2. fıkrada konulmuş geçiş yasağına karsın, Karadeniz''e kıyıdaş olan ya da olmayan savaş Devletlere ait olup da bağlama limanlarından ayrılmış bulunan savaş gemileri, bu limanlara dönebilirler.
Savaşan Devletlerin savaş gemilerinin Boğazlar''da herhangi bir el koymaya (1) girişmeleri, denetleme (ziyaret) hakkı (2) uygulamaları ve başka herhangi bir düşmanca eylemde bulunmaları yasaktır.
Tüm bu yaşanan gelişmelerin ışığında Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin Türkiye için ne denli önemli olduğu gözler önüne serilmiş oldu.
YA KANAL OLSAYDI?
İktidarın bir inat projesi olarak ifade edilen Kanal İstanbul’u içinde bulunan ekonomik krizi, doğaya vereceği zararı, İstanbul’un anayasasını ayaklar altına almayı ve şehrin kuzeyini yok etmeyi göze alarak yapmak isteyenler bugün Montrö’ye sıkı sıkıya sarıldığını, sarılmak istediğini görüyoruz.
Yaşanan son olayları Montrö’nün sona erdirilmesini tetiklemek bir yana dursun sözleşmeyi esnetmenin bile Türkiye için getireceği sonuçların anlaşılmasına vesile olmuştur.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AKP Sözcüsü Ömer Çelik’in farklı tarihlerde yaptığı açıklamalar şu şekilde;
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yakın geçmişte “Türkiye, Kanal İstanbul sayesinde İstanbul Boğazı’ndaki ağır deniz trafiği yükünü hafifletirken, Montrö’deki sınırlamaların dışında tamamen kendi egemenliğinde bir alternatife de kavuşmuş olacaktır.” ve "Montrö''de bize tanınan bir hak yok. Sizin boğazınızı kullanıyorlar ama hiçbir şey elde edemiyorsunuz" ifadelerini kullanırken dün AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik “Hukuki ve diplomatik hazırlıklar tam olarak yerine getirildi. Türkiye Montrö''nün objektif hükümlerini uygulayacaktır.” dedi.
Akıllara şu soru geliyor: Bu kriz yaşanırken ya Kanal İstanbul olsaydı?