Kaf Dağı’nın ötesindeki “Kara Kışlar” !

“Doğu Türkistan’ın büyük lideri rahmetli İsa Yusuf Alptekin’in geçenlerde yitirdiğimiz mücahit oğlu sevgili arkadaşımız Arslan Alptekin’e ithaf olunur.”
Batı bütün “şeytani” hünerlerini ortaya atarak icat ettiği “Arap Baharı” en kanlı günlerini yaşarken, “Kaf Dağı’nın Ötesi” nde bir ulus “özgürlük” için nice “Kara kışlar” geçiriyor.
Gerçekten de, yarım asrı geçkin bir süredir, milyonlarca Türk, “esir” muamelesi görüyor.
Ne yazık ki, ABD gibi kendilerini “süper” devlet sanan ülkeler, “demokrasi” havarisi kesilirken, hâlâ esir milletler “özgürlük” ten yoksun yaşıyor.
1933’te Kâşgar’da kurulan Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti’nin, Rus-Çin güç birliği ile yıkılmasının üzerinden 59 yıl geçmiş olmasına rağmen, esir bir millet “özgürlük” bekliyor.
Doğu Türkistan’ın özgürlüğü nedense bütün dünya tarafından unutulmuş görünüyor.
Ara sıra, ABD’nin Çin’e karşı bir “koz” gibi kullanmasından başka, uluslararası arenada “özgürlük” için hiçbir çaba harcanmıyor.
Hür dünyanın, özellikle BM’nin Doğu Türkistan Cumhuriyeti’ne bakışı birkaç yıl önceki “soykırım” eylemlerinden sonra daha da merak uyandırıyor. Her şeye rağmen, esaret altında geçen koskoca yarım asır, Çin ve Rusya’nın yanı sıra, hür dünyanın maskesini de düşürüyor.
Türk dünyasına gelince, yine ne yazık ki Doğu Türkistan’ın özgürlüğü için atılabilen adımlar daima “cılız” kalıyor.
Oysa, bütün Türk, hatta İslam ülkelerinin, Doğu Türkistan’ın özgürlüğü için, ellerinden gelen azami gayreti, çabayı göstermeleri gerekiyor.
Gerçi Başbakan Erdoğan Uygur Türkleri’ne uygulanan vahşiyane eylemlerin “soykırım’’olduğunu ilk defa terennüm ettiğinde yüreklere su serpmişti ama neyliyelim ki, ” Arap Baharı “ hafızaları bile bulandırıyor.
Doğu Türkistan’ın yıllar yılı esir muamelesi görmesinin vebali, özellikle kendilerini “süper” sayan ve sanan sözde özgür devletlerin omzuna yükleniyor.
Bu tarihi ve ağır vebalin tezahürlerinin, kıyamet kopana kadar, gözünü yumanların, sesini kısanların başına dert olmasını dilemek gerekiyor.
Sadece bildirilerle veya birkaç konferansla, bir büyük soyu özgürlüğüne kavuşturmak yetmiyor.
Gerçekten de, hür dünyanın Doğu Türkistan ayıbı, hâlâ ” kara bir leke “ gibi görünüyor.


Zengin’in malı ve züğürdün çenesi!

Ne demişler ”zenginin malı, züğürdün çenesini yorarmış “
Ne var ki, çoğu kişiye göre, zenginlikten önce” sağlık“ her şeyden önce geliyor.
Ünlü Forbes dergisinde isimleri yayınlanan dolar milyarderlerinin içinde Türklere rastlamak insana gurur veriyor.
Gerçekten de, başkalarını bilmeyiz ama ”onur“ duyacağımız isimler, rakamlar yan yana sıralanmış bulunuyor.
Dolar milyarderlerinin sayısı yıllar geçtikçe yükseliyor.
Dileriz ki, rakam yüzleri, iki yüzleri geçsin ve ”Allah iyi günlerde de harcamalarını nasip etsin“.
Bu arada, bir yandan da refahın geniş halk tabakalarına bir türlü yayılamaması, hem düşündürüyor hem üzüyor.
Her şeyden, önce ülkemizin doğal kaynaklar bakımından ”fakir“ oluşu belimizi büküyor.
Son derece, bozuk olan
.”gelir dağılımı“nın daha da bozulmasından korkuluyor.
Öte yandan, yoksul sayısının ”reel“ olarak yükselmesi de dikkatleri çekiyor.
Yine de böyle ”zengin iş adamları“ haberleri yüreklere su serpiyor.
Bir de daima ”tedirgin“ olmamak, ekonomik geleceğimizi yitirmemek icap ediyor.
Şair ne güzel demiş;
”Fakirin ekmeği umut,
Ye Mehmet’im ye

Yazarın Diğer Yazıları