İYİ Parti Eğitim Politikaları Başkanı ve Ankara Milletvekili Şenol Sunat, yazılı bir basın açıklamasında bulundu.
Korona virüs ile birlikte eğitim sistemindeki mevcut eşitsizliklerin daha da derinleştiğini dile getiren Sunat, TÜİK’in açıkladığı 2020 yılında ülke nüfusumuzun yüzde 79'unun internet kullandığını ve hanelerin yüzde 91'inde internet erişiminin var olduğuna ilişkin verilerin ise gerçeği yansıtmadığını savundu.
Şenol Sunat, "Türkiye'de 2019 rakamlarına göre toplam 24,3 milyon hane vardır. TÜİK’in iddiaları doğruysa eğer, ülkemizde yaklaşık 22 milyon hanede internet erişimi olması gerekmektedir. BTK'nın en son yayınladığı 2020 yılı ilk çeyrek raporuna bakıldığında toplam sabit abone sayısı 14,3 milyondur." ifadelerini kullandı.
Sunat’ın açıklamaları şu şekilde:
"Ülkemizde 18 milyon K12 öğrencisi ve 5 milyon üniversite öğrencisi bulunmaktadır. Aileler ile birlikte 40-50 milyon arasında vatandaşımız pandemi sürecinden olumsuz etkilenmiştir.
Salgınla birlikte eğitim sistemimizde bulunan mevcut eşitsizlikler daha da derinleşmiş durumdadır. Pandemiden önce imkân ve fırsat eşitliği yönünde var olan adaletsizliklere bu defa da uzaktan eğitime ulaşamayan öğrenciler sorunu eklenmiştir.
Bu süreç devam ederse, sayıları milyonlarla ifade edilen öğrencilerimiz çok büyük bir mağduriyete uğrayacaklardır. Bu nedenle gerekli tedbirler bir an önce alınmalı ve bir neslin göz göre göre harcanmasına göz yumulmamalıdır.
Bu konuda en büyük sıkıntı, milyonlarca öğrencimizin uzaktan eğitime ulaşacak televizyon, bilgisayar, tablet ve internet bağlantısına sahip olmamasıdır. Bazı yerleşim birimlerinde internet bağlantısı dahi bulunmamaktadır.
Ayrıca çoğunluğu sosyoekonomik açıdan dezavantajlı çok çocuklu ailelerin değişik kademe ve sınıfta bulunan çocuklarının tek televizyondan EBA’yı veya tek bilgisayardan uzaktan eğitim dersini izlemeleri mümkün olamamaktadır."
"TÜİK’İN RAKAMLARI DOĞRU DEĞİLDİR"
"Millî Eğitim Bakanlığı evinde internet olmayan öğrenci sayısının 1,5 milyon yani yüzde 10 olduğunu; TÜİK ise 2020 yılında ülke nüfusumuzun yüzde 79'unun internet kullandığını ve hanelerin yüzde 91'inde internet erişiminin var olduğunu açıklamıştır.
Bu rakamlar doğru değildir!
Türkiye'de 2019 rakamlarına göre toplam 24,3 milyon hane vardır. TÜİK’in iddiaları doğruysa eğer, ülkemizde yaklaşık 22 milyon hanede internet erişimi olması gerekmektedir.
BTK'nın en son yayınladığı 2020 yılı ilk çeyrek raporuna bakıldığında toplam sabit abone sayısı 14,3 milyondur. Bu sayının 3 milyonu şirketlere ait olup, hanelere kalan rakam 11,3 milyondur. Bu durumda ise 24,3 milyon hanenin ancak yüzde 47'sinde sabit internet var demektir. TÜİK bu rakamın içine mobil telefonlardan internete erişimi de dâhil etmektedir.
Nereden bakarsak bakalım resmi rakamlar gerçeği yansıtmamaktadır!
Evine sabit internet dahi alamayan ailelerin 8 ay boyunca mobil internet ücreti ödeyebilmeleri de zaten neredeyse imkânsızdır.
Kaldı ki, evinde sabit internet olmayan çocukların, muhtemelen sadece ebeveynlerinin mobil telefonlarında internet bulunmaktadır. Çünkü bu çocuklarımız digital uçurum dediğimiz gelir grubundaki ailelerin evlatlarıdır.
Türkiye’de faaliyet gösteren operatör ve cihaz üreticilerinden aldığımız bilgilere göre, ülkemizde internet trafiği %15 artmıştır. Bu oran Avrupa ülkelerinde %40 civarındadır. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı ise internet trafiğinin %51 arttığını iddia ediyor. Beş ile birin yerini karıştırmış gibi!
Ülkemizde son 10 yıldır internet üzerine yatırım yapılmıyor. İnternet altyapımızın hem fiber hem ADSL olarak çok büyük eksiklikleri var. Ülke olarak 4.5G ve 5G’yi konuşuyoruz ama şu anda Türkiye’de internetin ortalama hızı henüz 3G'ye bile ulaşmış değildir. Maalesef internet altyapımız olması gerekenin 10'da biri durumundadır."
"FATİH PROJESİ BÜYÜK BİR BAŞARISIZLIKLA VE HÜSRANLA SONUÇLANMIŞTIR"
"EBA, 2010’da başlayan ve 2015’te bitirilmesi planlanan Fatih projesi kapsamında başlatılan bir içerik servisidir. Bilindiği üzere Fatih Projesi büyük bir başarısızlıkla ve hüsranla sonuçlanmıştır. EBA uzaktan eğitimden ziyade okullarda yüz yüze eğitimin bir parçası olarak planlanmıştır. Ayrıca hasta olan öğrencilerimizin de bağlanabilmesi için “canlı” 40 bin kapasitesi vardı. Salgın döneminde yapılan çalışmalarla bu kapasitenin Eylül’de bir milyona yükseltildiği dile getirilmiştir.
Dünya bankasından alınan 160 milyon dolarlık proje ile EBA’nın ne kadar geliştirileceği bizler için merak konusudur!
Ne de olsa EBA’nın çökmesini bile, “demek ki ilgi var” diye açıklayan bir Milli Eğitim Bakanımız var!
Türk Kızılay, uzaktan eğitim için gerekli teknolojik ekipmanı (bilgisayar, internet vb) olmayan ihtiyaç sahibi öğrenci ve ailelerine özel yardım kampanyası başlattı. Uzaktan eğitim Kızılay’lık olduysa durum vahim! Beş yüz bin öğrenciye tablet dağıtılacağı açıklandı. İnşallah bu tabletler kısa süre içerisinde hakkaniyetli bir şekilde dağıtılır.
Yeterli mi tabi ki değil! Tablet dağıtımı geciktikçe, tablete ulaşamayan çocuklarımız derslerinden geri kalıyor!
Eğitim konusunda çok acil önlem alınmalı, mağdur durumda olan milyonlarca öğrencimize internetin ücretsiz verilmesi ve bilgisayar temin edilmesi sağlanmalıdır. Aksi durum, eğitimde fırsat eşitsizliği ve eğitim hakkının ihlali anlamına gelecektir. Devlet bunları sağlamak için vardır.
Evrensel Hizmet Fonu haberleşmede dezavantajlı gruplar ya da yerler için oluşturulan bir fondur. Fatih Projesinin para kaynağı da yine bu fondur. Fonda şu ana kadar 12,5 milyar TL toplandığı tahmin edilmektedir. Bunun yarısının harcandığı düşünüldüğünde, paranın gerisi nerededir?
Evrensel Hizmet Fonunda toplanan paraların akıbeti ve bu birikimin mağdur öğrencilerimizin desteklenmesi konusunda vermiş olduğumuz soru önergelerine de diğer konularda olduğu gibi maalesef cevap verilmemiştir. Hükümetin sorunların çözümü noktasında yaptığımız girişimleri görmezden gelme politikası neticesinde mağdur olan yine Türk Milleti olmaktadır!"
"MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ACİLEN EĞİTİM KONSEYİ OLUŞTURMALI"
"MEB altyapı ve sunucularının kapasiteleri eksik, EBA içeriği statik, günümüzün içerik ve eğitim teknolojileri kullanılmamaktadır. Millî Eğitim Bakanlığı acilen Eğitim Konseyi oluşturmalıdır. Bu konseyde eğitimin bütün paydaşları yer almalıdır. Bu konsey, eğitimin yurt genelinde takip edeceği genel politikayı belirlemelidir.
Millî Eğitim Bakanlığı, yüz yüze eğitim konusunda ülke genelinde tek tip çözüm önermek yerine çözümü İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerine bırakmalıdır. Onlar da eğitimin paydaşları ile istişareler yaparak yerel çözümler üretmelidirler. Bu bağlamda öğrenci nüfusu düşük, fiziki mekânı müsait olan okullarda gerekli düzenleme yapılarak eğitimin tamamı yüz yüze yapılabilir.
İnternet bağlantısı bulunmayan yerleşim birimlerine öncelikle internet bağlantısı sağlanmalıdır. Uzaktan eğitim dersleri günde üç-dört saati aşmamalıdır. Pedagoglar velilere, öğrencilerin günde en fazla bir saat civarında bilgisayar kullanmasını tavsiye ettikleri halde, bazen beş-sekiz saat uzaktan eğitim dersi yapılmaktadır. Bu da öğrenci ve öğretmenlerde radyasyon yorgunluğu, baş ağrısı ve mide bulanması yapmaktadır."